Cemil KOÇAK
12 Eylül sonrasında ANAP’ın tek başına iktidarı, 1989 yerel seçimleri sonrasında zayıflamaya başladı. 1991 seçimi, bir kez daha koalisyonlara dönüş anlamına geliyordu. Türkiye on yıldan uzun bir süre kendisini bu badirenin içinde buldu.

21 Ekim 1991 seçimi, ANAP’ın, aslında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yenilgisiyle son buldu. Bu seçim, yeniden koalisyon arayışlarına yol açan bir başka seçim oldu. Ancak bu arayışların yüzyılın sonuna kadar süreceği henüz bilinmiyordu; bilinemezdi. Seçim sonucunda Demirel’in Doğru Yol Partisi (DYP) birinci parti olmayı başarmıştı; ama oy oranı, yalnızca % 27 idi. Ardından gelen eski iktidar partisi ANAP sadece üç puan gerideydi. Erdal İnönü’nün genel başkanı olduğu Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP), üçüncü sıradaydı ve oy oranı % 21 kadardı. Erbakan’ın Refah Partisi (RP), % 17 oy oranı ile göz dolduruyordu. Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Partisi (DSP) ise, ancak % 11 kadar oy alabilmişti.
Demirel başbakan oluyor
Sağ kanat partilerin bir koalisyon hükûmeti kurması mümkünken -ama bir o kadar da siyasal açıdan güçken- DYP-SHP hükûmeti kurulduğunda; bu defa, CHP-DP karşıtlığından bu yana ilk kez, iki büyük geleneğin partisinin yan yana gelmesi, büyük ümitler de uyandırdı. Seçmenlerin neredeyse yarısının desteğini alan bu iki parti, kırk yılı aşkın bir süre sonra, tarihsel karşıtlığın yerine işbirliği anlayışını hâkim kılabilirdi; en azından beklenti bu yöndeydi. Hükûmet, 20 Kasım 1991 tarihinde kurulduğunda; hükûmet programı da, Türkiye’nin demokratikleşmesi doğrultusunda temellendirilmişti ki, tek başına bu bile, yeterince dikkat çekiciydi.
Kişisel bir not
Bu koalisyonun diğerlerinden bir farkı vardı; bu da, belirli bir ortak siyasal hedefi olmasıydı. Bu koalisyon hükûmeti, en azından bir ümit ışığı doğurmuştu. Hatta hükûmet programının vaat ettiği demokratik reformların bir listesi gazetede yayınlandığında, onu kesmiş ve o sırada çalıştığım TÜBİTAK’taki duvarıma bile yapıştırmıştım. Hiç unutmam; amacım, her gerçekleşen reformdan sonra, o maddenin üzerini çizmekti. Evet, biliyorum; bu naif düşüncem hiçbir zaman gerçekleşmedi.
Yine tesadüfen bu sırada; DP’nin önde gelen politikacılarından Samet Ağaoğlu’nun günlüğünü (“Demokrat Parti’nin Kuruluşu”; İletişim yayınları) oğlu Tektaş Ağaoğlu aracılığıyla yayına hazırlarken; uzun yıllardan sonra iki parti arasındaki tâbiri câizse ‘kan davası’nın sonuna gelindiğinden dolayı memnundum.
Kitabın sunuşuna şöyle yazmıştım (Ocak 1992): “Türkiye Cumhuriyeti’nin iki büyük ve köklü partisinin, CHP ile DP’nin, aralarında tam 45 yıl süren kavgaya, hattâ son 30 yıldır süren kan davasına artık bir son vererek, Türkiye’nin politik iklimini ve üslûbunu değiştirmeye koyuldukları tam da bu sırada, Samet Ağaoğlu’nun yazdıklarının, düşündüklerinin, yorumlarının ve tahlillerinin dikkatle okunacağını umuyorum.”
Bugünden geriye dönerek baktığımda bu satırlar hayli naif geliyor artık bana… Ama o zamanki ruh hâlimi anlatmak için belgesel nitelikte…
En uzun koalisyon
Demirel-İnönü koalisyonunun ömrü uzun oldu. 1993 yılının Haziran ayının sonlarına kadar devam etti. Etti ama; SHP, bu hükûmette sadece küçük ortak değildi. Etkisiz ortaktı da… DYP’nin gerektiğinde Meclis’teki diğer sağ kanat partilerinden kolayca destek alması karşısında, SHP’nin etkinliği zayıflamıştı. SHP’nin reform önerileri ve girişmelerinin bazıları boşa çıktı. Diğer yandan; “Kürt realitesi’nin tanınması yönündeki girişimler de sonuçsuz kaldı. SHP içindeki huzursuzluklar; 1992 yılında CHP’nin yeniden kurulması ve Deniz Baykal ile birlikte bazı SHP milletvekillerinin bu partiye katılması ile gözle görünür hâle de geldi. Turgut Özal’ın zamansız ölümü; Cumhurbaşkanlığı seçimini gündeme getirdiğinde; SHP, Demirel’in Cumhurbaşkanlığını destekledi. Tansu Çiller de, 1993 yılında DYP genel başkanı seçildi.
Bu kez Çiller’in başbakanlığında DYP-SHP koalisyon hükûmeti yenilendi. Fakat her iki hükûmet döneminde de kendisini dayatan ‘Kürt meselesi’nde ileri bir adım atılamadı. Aksine; askerî yöntemler tercih edildi. Kısa sürede, ekonomik darboğaz, yeni bir krizle sonuçlandığında, koalisyon partilerinin zayıflığı açığa çıktı. 1993 yılının bir önemli gelişmesi de, Erdal İnönü’nün politikadan ayrılmasıydı. Yerine gelen Murat Karayalçın ile hükûmet bir miktar daha yol aldı.

Yerel seçimlerin genel sonucu
1994 yılının son günlerinde yapılan yerel seçimler, üç sol partinin (CHP, SHP; DSP) başarısızlığı ile sonuçlandı. 1995 yılında SHP, CHP’ye katıldı. Baykal, bir süre sonra genel başkanlığa getirildi. Bu kez sahneye o zamana kadar ‘marjinal’ kalmış, ama hayli eski bir geleneğe dayanan Refah Partisi (RP) çıkıyordu: RP, 1984 yerel seçiminde % 5’i bile bulmayan oy oranını; 1987 genel seçiminde ancak % 7’ye çıkarabilmişti. Aslında on yıl önce MSP, zaten bundan daha yüksek oy oranına sahipti! Üstelik % 10 seçim barajına takıldığından Meclise de katılamamıştı!
1989 yerel seçiminde RP % 10 oranına yaklaşmıştı. 1991 seçiminde ise, küçük partilerle kurduğu seçim ittifakı sonucunda ulaştığı % 16 oy oranı, siyasette deprem etkisi yarattı. İstanbul ve Ankara’da, az farkla da olsa, belediye seçimini kazanması, başkaca bir kalıcı etkiydi. Oysa, SHP % 13; DSP % 9 ve CHP ise % 5 kadar oy alabilmişti. Sol partilerin oy oranı toplamı, % 27’yi bile bulamıyordu.
Koalisyonun âkıbeti
Evet, pek parlak olmamıştı. 1995 yılının son günlerindeki genel seçimin sonucunda; bu kez RP, % 21 ile birinci parti olurken; ANAP, yaklaşık olarak % 20 ile ikinci ve DYP de yine aşağı yukarı o kadar oy oranı ile üçüncü parti olmuşlardı. CHP, % 10’u biraz geçerek, baraj altında kalmamayı başarırken; DSP, % 14’ü geçen bir oy oranına ulaşmıştı. Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), % 4 gibi bir oyla kendisini göstermişti.
Bu kez yeni hükûmet arayışında yeni bir koalisyon ANAP tarafından Mesut Yılmaz’ın başbakanlığında kuruldu. ANAP-DYP koalisyonu kurulması, yine zaman aldı. 1996 yılının Mart ayı geldiğinde ancak kurulabildi. Bu hükûmet, adeta yıldırım hızıyla yıkıldı. Ömrü sadece üç ay olmuştu! Haziran ayına gelindiğinde koalisyon sona ermişti bile!
Refah-Yol denemesi
Haziran 1996’ta başlayan Erbakan-Çiller (RP-DYP) koalisyonu da, yalnızca bir yıl kadar sürebildi. 28 Şubat süreci, işte bu sırada gerçekleşti. Zayıf koalisyonlar, siyasal iktidarın etkisi azaltmış ve siyaset dışındaki müdahale imkânlarını da artırmıştı. Ordu, bir kez daha etkisini gösteriyordu. 28 Şubat darbesi ile hükûmet düştü. DYP, bu çalkantılı devrede hayli fire verdi. Çiller’in partisinden pek çok milletvekili ayrıldı. Bunu üzerine bu defa da Mesut Yılmaz’ın başbakanlığında; ANAP-DSP ile DYP’den ayrılan üyelerin kurdukları Demokratik Türkiye Partisi (DTP) arasında yeni bir koalisyon kuruldu. CHP bile hükûmeti dışarıdan desteklemeye karar vermişti. En büyük destek ise ordudan geliyordu.
Anasol-D formülü
Ordunun da desteğini arkasına alan hükûmetin uzun ömürlü olacağı düşünülüyordu. Hükûmetin öncelikli görevi; 28 Şubat sürecinin öngördüğü kararları almaktı. Bunu yapmakta gecikmedi. Merkez sağ olarak tanımlanan DYP ile ANAP’ın bitmez tükenmez kavgası, hükûmetlerin ömrünü kısaltan önemli bir faktördü. Ekonomik krizlerin ve sıkıntıların örselenmesi altında partiler, bir bakıma iktidarda zaman geçirmekten öteye bir icraatta bulunmuyorlardı bile! 1998 yılının Kasım ayına gelindiğinde; arka arkaya patlak veren skandallar arasında, CHP’nin desteğini çekmesi sonucunda, Yılmaz hükûmeti de düştü.
SALLANTILI HÜKÛMETLER
Önce Yalım Erez’e verilen hükûmet kurma görevinden bir sonuç alınamayınca, Ecevit, bir azınlık hükûmeti kurdu. Dört ay kadar da iktidar oldu. Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin ‘başarısı’ DSP’ye mal edilince; 28 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimden DSP birinci parti olarak çıktı. Oy oranı % 22 idi. MHP, tarihinde ilk kez % 18 oy oranı ile bir rekor kırmıştı. 28 Şubat sürecinde kapatılan RP’nin yerine kurulan Fazilet Partisi (FP), bu kez % 15 oy oranına düşmüştü. ANAP ise, ancak % 13 sınırındaydı. DYP de ancak bu kadardı. CHP ise, baraj altı kalmıştı! Bu kez de aynı yılın Mayıs ayında DSP-MHP ve ANAP koalisyonu kuruldu. 3 Kasım 2002 seçimine kadar da krizler içinde debelenerek işbaşında kaldı bu koalisyon… Ömrü, pek çok benzerinden uzundu; fakat âkıbeti dehşet oldu. Yaşanan derin krizler içinde gidilen 2002 seçimi ise, Türkiye’nin ömrünü tüketen koalisyonların sonunu getirdi. Bugüne kadar…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016