Cemil KOÇAK
Tunceli kanunu ile Dersim harekâtı bir bütündür; peki, özel bir yönetim anlayışına sahip bölge ve il yaratmak da cumhuriyetin temel değeri midir? İskân kanunu da, Türklük meselesinin anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.
İskan Kanunu 'Türk ırkına' göre hazırlandı
İskân kanunu, tek-parti döneminde geniş yığınların doğudan batıya göçürülmesi sürecinde önemli rol oynamıştı. Yasa 14 Haziran 1934’te kabul edilmişti. Yasayla “Türkiye’de Türk kültürüne bağlılık dolayısıyla nüfus, oturuş ve yayılışının bu kanuna uygun olarak” hükûmetçe “yapılacak bir programa göre düzeltilmesi” içişleri ile sağlık ve sosyal yardım bakanlıklarına bırakılıyordu. İki bakanlıkça birlikte hazırlanacak ve hükûmetçe onaylanacak haritaya göre Türkiye, iskân bakımından üç bölgeye ayrılıyordu. Buna göre; bir sayılı mıntıkalar, Türk kültür ve nüfusunun yoğunlaştırılması istenilen bölgelerdi. İki sayılı mıntıkalar, Türk kültürüne katılması istenilen nüfusun nakil ve iskânına ayrılan bölgelerdi. Üç sayılı mıntıkalar ise, yer, sağlık, ekonomi, kültür, siyaset, askerlik ve asayiş nedenleriyle boşaltılması istenilen ve iskân ve ikâmete yasak edilen yerlerdi. Türkiye tâbiiyetinde bulunan ve Türk kültürüne bağlı olmayan göçebelerin toplu olmamak üzere kasabalara ve serpiştirme suretiyle Türk kültürlü köylere dağıtıp yerleştirilmeleri ve casuslukları sezilenlerin sınır boylarından uzaklaştırılmaları” ise içişleri bakanlığının önerisi ve hükûmet kararıyla yine sağlık ve sosyal yardım bakanlığınca sağlanıyordu. Türk kültürüne bağlı olmayan göçebelerin millî sınırlar dışına çıkarılmasına da içişleri bakanlığı yetkiliydi.
Yasanın yayınından önce aşiretlere reislik, beylik, ağalık, şeyhlik yapmış olanların veya yapmak isteyenlerin ve sınırlar boyunda oturmasında emniyet ve asayiş bakımından sakınca bulunanların aileleri ile birlikte uygun yerlere nakledilmeleri içişleri bakanlığının önerisi üzerine hükûmetin kararıyla sağlık ve sosyal yardım bakanlığınca yapılacaktı. Türk tâbiiyetli ve Türk kültürlü göçebe aşiretler ve fertlerini sağlık ve yaşama koşulları uygun yerlere nakledip yerleştirmeye de yine aynı bakanlık; Türk tebaasından olup da Türk kültürüne bağlı bulunmayan aşiretler ve fertlerini dağınık olarak iki sayılı mıntıkalara nakil ve yerleştirmeye” de içişleri bakanlığının önerisi üzerine yine aynı bakanlık; Türk tebaası olmayan ve Türk kültürüne bağlı bulunmayan göçebe ve aşiretler fertlerini gereğine göre Türkiye sınırları dışarısına çıkarmaya da yine aynı bakanlığa bilgi vermek koşuluyla iç
işleri bakanlığı yetkiliydi. Nihayet Türk kültürüne bağlı olmayanlar veya Türk kültürüne bağlı olup da Türkçeden başka dil konuşanlar hakkında kültürel, askerî, siyasî, sosyal ve güvenlik nedenleriyle hükûmet kararıyla içişleri bakanlığı gereken önlemleri almakla yükümlüydü. Toptan olmamak şartıyla başka yerlere nakil ve vatandaşlıktan çıkarılmak da bu önlemler içinde yer alıyordu. Bunlardan başka yere nakledilmesi gerekenleri sağlık ve sosyal yardım bakanlığı nakil ve dağınık olarak uygun yerlere iskân edecekti. Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi kimselerin bir köyü, bir mahalleyi, bir işi veya bir sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri de yasaklanıyordu. Yasa, bir sayılı mıntıkalara yeniden hiçbir aşiretin veya göçebenin sokulmasına, Türk kültürüne bağlı olmayan hiçbir ferdin yeniden yerleşmesine ve bu mıntıkalara eski yerlilerden olsa bile Türk kültürüne bağlı olmayan hiçbir kimsenin geri dönmesine izin vermiyordu. Bu mıntıkalara soyca Türk olup dilini unutmuş veya ihmal etmiş bulunan köyler ve aşiretler efradı, ahalisi Türk kültürüne bağlı köylerle nahiye, kaza, il merkezleri civarına yerleştirilecekti. İki sayılı mıntıkalara ise, bir sayılı mıntıkalarda Türk ırkından olmayanlardan bu mıntıkalara gelip yerleşmek isteyenler de iskân edilebiliyorlardı. Kültürel, siyasî, idarî, sosyal, askerî, ekonomik nedenlerle nakli gerekenler de, ilgili bakanlıkların önerisi ve içişleri bakanlığının görüşü üzerine hükûmetçe ve sağlık ve sosyal yardım bakanlığı tarafından nakil ve iskân ediliyordu. Türk ırkından olmayanların serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya küme teşkil edemeyecek şekilde kasaba ve şehirlere iskânları ise zorunluydu. Hükûmetçe iskâna ve ikâmete yasak edilip boşaltılması istenilen üç sayılı mıntıkalar halkı bir veya iki sayılı mıntıkalara nakil ve iskân edilmekteydi. Üç sayılı mıntıkalara ise hükûmet kararı olmadıkça hiç kimsenin yeniden iskân ve ikâmetine izin verilmiyordu. Bunlar yasak bölge olarak ilân edilmişti.
Yasada, üç sayılı mıntıkalardan zorunlu nakledilenlerin gayri menkullerinin devlete geçmesi öngörülmüştü. Yasa hükümlerine göre, hükûmetçe naklettirilenlerle gönüllü göç edenler, bir yıl içinde eski yerlerindeki menkul ve gayri menkul mallarını tasfiye etmek zorundaydılar. Bu süre içinde tasfiye edilmeyen mallar devletçe tasfiye edilecekti. Hükümetçe bir sayılı mıntıkalara yerleştirilenler, iskâna tâbi tutuldukları yerlerde en az on yıl kalmak zorundaydılar. Bu kimseler, içişleri bakanlığının izni olmadıkça başka bir yere gidemezlerdi. İzinsiz olarak başka yerlere gidenler ise yakalandıkları takdirde yerleştirildikleri yere geri dönmek zorundaydılar. Bir ve üç sayılı mıntıkalardan iki sayılı mıntıkalara naklolunan ve iki sayılı mıntıkalarda bir yerden bir başka yere nakledilenler, aradan on yıl geçse dahi hükûmetin kararı olmadıkça buradan ayrılamazlardı. Danıştay, iskân kanunu’nun hükümlerine göre gerçekleşen uygulamaların idarî davaya neden oluşturmayacağı gerekçesiyle bu yolda açılan davaları reddedecektir.
1930’lu yılların ilk yarısında Dersim bölgesindeki (yeni adı ile Tunceli ili) askerî harekâttan (Dersim harekâtından) çok önce 25 Aralık 1935 tarihinde Tunceli Vilâyeti’nin İdaresi Hakkında Kanun meclis tarafından kabul edilmişti bile.
Yasaya göre; Dersim’in adı değiştiriliyor ve yeni bir il kurularak adına Tunceli deniliyordu; yeni kurulan ile orduyla ilgisi devam etmek üzere ve rütbesiyle ilgili yetkilere sahip bir korgeneral, vali ve kumandan olarak atanıyordu. Atama işlemi, içişleri bakanlığının önerisi, milli savunma bakanlığının onayı ve bakanlar kurulu kararıyla tamamlanıyordu. Ayrıca atanan kişi aynı zamanda Dördüncü Umumî Müfettiş sıfatını da kazanıyordu. Bundan böyle Tunceli için özel bir yönetim anlayışı gündeme gelmişti. Tunceli’de bir korgeneral kumandan ve vali olarak görev yapacaktı. Vali, ilin yönetiminde ve burada görev yapan memurlar üzerinde bakanların yetkilerine sahipti. Nitekim gerekli gördüğünde ili oluşturan kaza ve nahiyelerin sınır ve merkezlerini değiştirebilmekte ve durumdan içişleri bakanlığına yalnızca bilgi vermekteydi. İlde görevli kaymakam ve nahiye müdürleri, valinin önerisi, millî savunma bakanlığının onayı ve içişleri bakanlığının kabulü ile atanmaktaydı. Ayrıca muvazzaf subaylar da, ordu ile ilgileri devam etmek üzere kaymakam ve nahiye müdürü olarak bu görevlere atanabilmekteydiler. Vali, ilde görev yapan askerî memurlar hakkında da askerî yasaların kendisine tanıdığı disiplin yetkilerini kullanabilmekteydi. Sivil memurlar hakkında da ceza vermeye yetkili olan vali, bu görevlileri disiplin komisyonu kararıyla memuriyetten ihraç da edebilmekteydi.
Tunceli’de umumî meclis görevini valinin ya da onun atayacağı bir kişinin başkanlığında vilâyet idare heyeti üyeleri ile kaymakamlardan oluşan bir heyet yürütecek; daimi encümenin işlerini ise, yine valinin ya da onun atayacağı bir kişinin başkanlığında defterdar, milli eğitim müdürü, bayındırlık başmühendisi ya da bunların görevlerini fiilen gören görevlilerden oluşan bir heyet yerine getirecekti. Vali, gerekli gördüğü takdirde belediye başkanlıklarına kaymakamları ve nahiye müdürlerini atayabilmekteydi.
Sürgün ve idamları onay yetkisi
Vali ve kumandan sıfatını taşıyan kişinin yetkileri bir hayli genişti: Güvenlik açısından gerekli görürse il halkından olan kişileri ve aileleri il içinde bir yerden bir diğer yere nakletmeye ve bu kişi ve ailelerin il içinde ikâmet etmelerini engellemeye yetkiliydi. İdam hükümlerinin tecil edilmesi de valinin yetkisindeydi; tecil edilmeyen idam cezaları infaz ediliyordu. Bu madde mecliste görüşülürken yasanın tartışılmaya açılan yegane maddesi olmuştu; bir milletvekili bu yetkinin anayasanın açık hükmüyle çeliştiğinden söz etmiş ve yetkinin yine mecliste kalmasının anayasal hüküm olması dolayısıyla gereğine değinmişti. Ne var ki, komisyon görüşmelerinde de benzer tartışmaların olduğu hatırlatılıyor ve komisyon üyelerinin çoğunun her ne kadar anayasada böyle bir hüküm varsa da, yine de maddenin değiştirilmesine gerek olmadığına karar verdiği belirtiliyordu. Aslında yasanın bu hükmü anayasaya açıkça aykırıydı; çünkü idam hükümlerinin onayı anayasaya göre meclisin yetkisindeydi. Yine de maddenin onaylanması pek de şaşırtıcı sayılamaz; çünkü yasa tasarısının gerekçesinde, en iyi yasanın muhitin özelliklerine ve ihtiyaçlarına uyan yasa olduğundan söz ediliyordu. Zaten bu nedenle bütün Türkiye için çıkarılan daha önceki idari yasaların Tunceli için geçerli olamayacağına gerekçede de değinilmişti. Sosyal hayatları diğer bölgelerde yaşayan vatandaşlara göre düşük olan bu bölgede yaşayanlar nedeniyle aslında diğer bölgelerde çok güzel sonuçlar veren cumhuriyet yasalarının bölgede arzu edilen yararları sağlamadığı görüldüğünden; “bu zavallı halkı hükûmet daha yakından vesayeti altına almaya” karar vermişti. “Olgun vatandaşların kanunları anlayarak” onlara uyarak kendi kendilerini koruyabildikleri haklarını, Tunceli’de artık hükûmet korumaya alacaktı. Yörenin ihtiyaçları uyarınca alınan önlemler derhal uygulanacaktı ve bunun için de kuvvetli bir yönetici atanacaktı.
Yasanın adlî işlerle ilgili hükümlerine göre; kamu davası açılması için izin verme yetkisi valiye aitti. Hâkimin reddine ilişkin talebin kabul edilmemesine ait kararlar kesindi. İlk soruşturmanın açılması kararı aleyhine itiraz edilemezdi. İlk soruşturma sonunda cumhuriyet savcıları iddianamelerini iki gün içinde yazmak zorundaydılar. Ancak iddianame sanığa tebliğ edilmiyordu. Ağır cezayı ilgilendiren suçların soruşturması sanık tutukluyken yapılmakta ve tutukluların duruşmadan önce tutukluluk hâllerinin kaldırılması yolundaki taleplerine ilişkin kararlar ancak valinin onayıyla uygulanabilmekteydi. Tahliye kararlarının onayına karşı itiraz yolu kapalıydı. İlk soruşturma sırasında verilen tutukluluk kararına karşı sanık tarafından itiraz edilmesi de mümkün değildi. Suçların saptanmasına yönelik tutanaklar, tutanağı hazırlayan memur ile maznun ve dışarıda hazır bulunan en az kişi tarafından imza edilmekte; bu şekilde hazırlanmış tutanaklar, sahteliği kesinleşinceye dek geçerli kabul edilmekteydi.
BAYAR’A GÖRE DERSİMLİLER SADECE ŞAKİLİK ETMEK İSTİYOR
Bayar başbakanken mecliste şu açıklamayı yapmıştı: “Bu senenin dahilî işleri noktayı nazarından size ehemmiyetle bahsetmeğe değer bir mevzu vardır, o da Dersim meselesidir. Dersim’de bir ıslâhat programımız vardır, bu program yürümektedir. Yol, mektep ve köprü inşası suretiyle. Geçen sene askerî hareket yapıldı. Bu sene de programa göre askerî harekâtın geçen seneye nazaran, burada bu sene daha fazla kuvvetlerimiz toplanmıştır, birkaç yerde ufak tefek müsademeler olmuştur. Dersim için tatbik ettiğimiz programın icabı olarak bu meseleyi sureti kat’iyede tasfiye etmek için alacağımız bir tedbir daha vardır. Yakında Ordumuz Dersim havalisinde manevralar yapacaktır. Ordumuz Dersim için vazife alacak ve umumî bir tarama hareketi ile, tedip kuvvetlerine müzahir olaraktan, bu meseleyi kökünden söküp atacaktır. Arkadaşlar, Dersimliler ne istiyorlar? Dersimli kurunu vustaî bir zihniyetle orada oturup şakavet yapmak istiyor, mal çalacağım, ilişmeyeceksiniz diyor, adam öldüreceğim, kanunî takibat yapmayacaksınız diyor, silâhla gezeceğim, müsamaha edeceksiniz diyor, vatanî mükellefiyetlerimi ifa etmeyeceğim, imtiyazlı bir insan olarak hepinizin muvacehesinde dolaşacağım diyor. Bilinmesi lâzım gelen bir hakikat vardır ki, Cumhuriyet böyle bir vatandaş tanımıyor. Cumhuriyet, külfette olduğu kadar nimette, nimette olduğu kadar külfette müsavi ve seyyan muameleye tâbi insanlardan mürekkeptir. Bu hakikat anlaşılınca kadar kuvvetlerimiz orada fiilen bulunacaktır. Eğer ellerinde bulunan silâhı teslim ederler ve Cumhuriyetin emirlerine inkiyat ederlerse, kendileri için yapacağımız şey, muhabbetle göğsümüzü açıp derağuş etmektir. Dersimliler sesimizi işitmelidir. Bu kürsüden akseden her sadayı, kendi menfaatlerine göre muhakeme etmelidirler. Bizim sesimizde şevkât olduğu kadar, kudret de vardır. Her ikisinden birisini intihap etmek kendilerine attiir, bilmelidirler ki, şevkâtimiz de, kahrımız da boldur.”
Yasanın altında İnönü’ün imzası var
Mahkemenin hızlı sürmesini sağlamak bakımından mahkeme iddianamenin sunulmasından itibaren en geç 5 gün içinde duruşma yapmalıydı. Sanık kesin kanıtlarla mahkemeye verilirse, bu takdirde hemen duruşma yapılarak hüküm verilmekteydi. Eğer bir engel yoksa duruşma bir celsede bitirilmeliydi. Sanık, iddianamenin okunmasından itibaren en geç iki gün içinde savunmasını hazırlamak zorundaydı. İl içindeki ceza mahkemelerinin hükümleri temyize tâbi olmayıp kesindi.Yasa hükümleri makabline şâmildi. Yani geçmişe de yönelikti. Sadece bu yasa yürürlüğe girdiği tarihe dek (yasanın Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giriş tarihi 4 Ocak 1936’dır) temyiz hakkını kullanmış olanların davaları temyiz mahkemesince incelenecekti. Bu arada yasa tasarısının altındaki imza başbakan İsmet İnönü’ye aitti! Yasa, neredeyse on yıl boyunca uygulandıktan sonra 1946 yılında büyük ölçüde değiştirilecektir.
Dersim sürgünlerine dönüş yolu 1947’de açılabildi
İskân kanunu, 1947 yılının hemen başında değiştirilecektir. Hazırlıkların daha önceden başladığı Ulus gazetesinin yasanın değiştirileceğine ilişkin olarak daha 1946 Martında ayında bir haberden de anlaşılıyordu. Cumhuriyet gazetesi, bu haberin yayınlanmasının üzerinden bir yılı aşkın bir zaman geçmesinden sonra, 1947’nin Haziranında DP’nin yasanın değiştirilmesi için meclise önerge verdiğini yazıyordu.Gerçekten de hemen ertesi gün yasanın bazı maddeleri değiştirilecektir. Ayrıca, yasaya eklenen bir geçici madde ile bakanlar kurulu kararına dayanılarak nakledilmiş olanların hâli hazırda bulundukları yerlerdeki oturma süreleri ile haklarındaki bütün kayıtlayıcı hükümler de kaldırılmıştı. Diğer yandan, yine ek bir madde ile Ağrı, Sason, Tunceli ve Zeylân yasak bölgelerine bakanlar kurulu kararı olmadığı sürece hiç kimsenin giremeyeceğine ilişkin hüküm saklı tutulmuştu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016