Cemil KOÇAK
Son zamanlarda TSK iç hizmet yasasının 35. maddesinin değiştirilmesi ve bu şekilde darbelere yasal kılıf bulunmasının engellenmesi konusunda yeniden bir girişim varmış gibi görünüyor. Fakat işin tarihsel boyutu hatırlanmazsa, bütün bu girişimlerin sonuçsuz kalacağı da açık. Hatırlanmalıdır ki, 27 Mayıs öncesinde söz konusu yasanın ilgili maddesi 34. maddeydi ve bu madde, “ordunun vazifesi, Türk yurdunu” ve anayasa ile “tâyin edilmiş olan Türk Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” şeklinde formüle edilmişti. Sonradan bu formülasyon, ordunun politikaya müdahalesinin bir argümanı olarak kullanıldı. Şu sıralarda benzeri bir formülasyonun yeniden düşünüldüğünü görünce, eskisini hatırlatma ihtiyacı duydum. İnce düşünülmüş formülasyonların darbeleri önleyeceğini düşünmek fazlasıyla iyimserlik olacaktır.
27 Mayısçıların geçici anayasası
Tuhaf olan nokta, 27 Mayısçıların DP iktidarını anayasayı ihlâl ettikleri için suçlarken, kendilerinin de ihlâl edilen anayasayı savunmak yerine, onun yerine geçici bir anayasa ilân etmeleriydi doğrusu. Bu bile 1924 anayasasının aslında darbeci subaylar tarafından da benimsenmediğini gösteriyordu; ama bu doğal karşılanmalıdır; çünkü özellikle 1960’a doğru başta CHP olmak üzere önemli ölçüde aydınlar yeni bir anayasanın gereğine çoktan işaret etmişlerdi bile.
14’lerin MBK’dan tasfiyesi
Tabiî pek çok kişi, Millî Birlik Komitesi (MBK) içindeki gruplaşmaları, anlaşmazlıkları ve çatışmaları hatırlar, bilir. O kadar ki, 27 Mayısçılardan biri anılarında MBK toplantılarına bellerinde tabanca ile katıldıklarını dahi yazacaktır! Bu gerginlik, bir kanadın diğerini tasfiyesiyle sonuçlandı. Yine hatırlanacaktır, daha altı aya kalmadan sonradan 14’ler olarak isimlendirilecek olan 14 MBK üyesi, komiteden atılacak ve bununla da kalmayarak yurttan da uzaklaştırılacaktır. İktidarda olup da tasfiye olanların yurt dışında sürgüne gönderilmesi, tâ II. Abdülhamit dönemine kadar geri götürülebilen bir uygulamaydı; bu bakımdan ne yaratıcıydı, ne de bir yenilik. Onlar iktidar mücadelesini kaybeden grup olarak tarihe geçtiler; ama pek çoğu 27 Mayıs sonrasında da siyasî kavgasını sürdürdü. Bazen bir araya da gelebildiler; fakat kendi aralarındaki görüş farkları onları bir grup olarak hareket etmekten alıkoydu.
Geçici anayasaya göre, MBK üyeleri kendi isteğiyle komiteden ayrılabilirdi. Yani istifa etme hakkı anayasaya geçirilmişti. Böyle bir maddeye niçin gerek görüldüğü de kolay anlaşılabilir değildir; çünkü istifa her görev için mümkündür. Yine geçici anayasada, MBK üyelerinin hangi subaylardan oluştuğu da saptanmıştı; üyelikten düşebilmek için göreve başlarken edilen yemine “ihanet” etmek gerekiyordu. Fakat bu “ihanet”i kim saptayacaktı; elbette bu konuda mahkeme kararı gerekiyordu. Yeminine ihaneti mahkeme hükmü ile sabit olmadıkça hiç kimse üyelikten çıkarılamazdı. Bir ihtimal daha vardı: Tabiî ölüme hiçbir anayasa hükmü engel olamazdı; nitekim komite üyesi İrfan Baştuğ Ankara’da geçirdiği bir trafik kazasında 12 Eylül 1960 tarihinde hayatını kaybedecektir. Diğer yandan, vatana ihanet, hırsızlık, sahtekârlık, dolandırıcılık, emniyeti suistimâl gibi şeref ve haysiyet kırıcı suçlardan veya adam öldürmekten mahkûm olanların veya kamu haklarından yasaklanmış bulunanların da komite üyeliği düşecekti.
MBK üyeleri hakkında soruşturma açılması da özel hükümlere bağlanmıştı. Buna göre, yukarıdaki suçlardan dolayı soruşturma açılması, üyenin tutuklanması ve yargılanması için, MBK üyelerinin yedide altısının katılacağı toplantıda üyelerin beşte dördünün oyu gerekiyordu. Diğer suçlardan dolayı üye hakkında soruşturma açılması, üyenin yargılanması görevinin sona ermesine bağlıydı. Ama zaman aşımı söz konusu değildi.
14’ler anayasaya aykırı olarak görevlerinden alındılar
Evet doğru; 14’lerin ortak görüşü, darbenin daha uzun ömürlü olmasıydı; iktidarın derhal devri ülkenin selâmetine uygun değildi onlara göre. Elbette bu görüş yemin metnine aykırı sayılamazdı. Çünkü orada son tahlilde iktidarı devretmekten söz ediliyordu. Ama bunun zamanı anayasaya yazılmamıştı! Eğer yeni anayasa geç hazırlanırsa ve meclis de buna bağlı olarak geç açılırsa, bu takdirde yemine bağlı kalınmış olunacaktı! Yani bu hükme bakarak 14’lerin tasfiyesini ve komiteden atılmalarını hukuken geçerli görmek mümkün değildir.
14’lerin tasfiyesi 27 Mayıs sürecinde önemli bir dönemeç oldu. Fakat aynı zamanda darbecilerin çok kısa bir süre içinde nasıl anlaşmazlığa düşebildiğine ilişkin özel bir örnek de oldu. Dahası da var tabiî: Orduda yeni yeni cuntaların ve gruplaşmaların kaynağını da oluşturdu. Her tasfiye yeni öfkeler yarattı. Bir anlamda 27 Mayıs ruhuna ihanet eden 27 Mayısçılara karşı yeni girişimler başladı. 1960 sonrası politika hayatı büyük ölçüde bu kavgaların temelinde canlandı.
KEMAL KURDAŞ NE DİYOR?
“Maliye Bakanı Kemal Kurdaş: Efendim, ben bütün hadiseye memleketin bugünkü gayet hassas durumu bakımından bakıyorum. Son altı yedi ayın tarihi kısaca üç safha arz eder. Tertemiz bir ihtilâl yaptık. Bir ara kafalarda hayli endişeler belirdi. 14’lerin tasfiyesinden sonra yeni bir hava gelmiştir. Şimdi kurucu meclis ile bu havayı tarsin etmiş vaziyetteyiz. Bu arada telâşa yakalanıp, kapılıp, herhangi bir şey yapmanın ehemmiyeti son derece büyüktür.”
14’LER KİMLERDİ?
Kurmay Albay Alpaslan Türkeş, Kurmay Yarbay Orhan Kabibay, Kurmay Binbaşı Orhan Erkanlı, Deniz Kurmay Binbaşı Münir Köseoğlu, Kurmay Yarbay Mustafa Kaplan, Tank Binbaşı Muzaffer Karan, Kurmay Binbaşı Şefik Soyuyüce, Piyade Binbaşı Fazıl Akkoyunlu, Deniz Kıdemli Yüzbaşı Rıfat Baykal, Kurmay Binbaşı Dündar Taşer, Kurmay Yüzbaşı Numan Esin, Kurmay Yüzbaşı İrfan Solmazer, Kurmay Yüzbaşı Muzaffer Özdağ ve Jandarma Yüzbaşı Ahmet Er.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sovyetler boğazlarda imtiyaz talep etmişti
9.02.2016 - Sovyetler Montrö Antlaşmasını değiştirmek istedi
3.02.2016 - Türk sovyet anlaşması 1945 yılında feshedilmişti
26.03.2016 - Sadece donanmayla mı? Çok zor...
19.03.2016 - Sıkıyönetim bildirilerini hatırlarken
13.03.2016 - Sosyalistlerin hatırlamak istemediği tarih
5.02.2016 - Başarısız bir ‘ihtilal’ daha var
28.02.2016 - Bitmeyen Halkevleri meselesi
20.02.2016 - İttihat ve Terakki Cemiyeti CHP’ye sesleniyor
13.02.2016 - CHP ‘propaganda bürosu’nun önemini keşfediyor!
7.02.2016
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Aslinda muhalefet ve Akp ici dengeler dusunuldugunde belki de hic reform yapmamak, ya da cok az yapmak, ya da ne bileyim Kurtlere ik gun az kufretmek bile reform sayilmalidir. Noronlar arasi iletisimsizlik diyorum ben!