Cemil KOÇAK
BİRİ İNGİLİZLERE SAVAŞI KAZANDIKLARINI SÖYLEMELİ
Efendim, hikâye filmlik. Birkaç sene oluyor piyasaya çıkalı. Piyasa da piyasa ha; ne koyarsan satılıyor. Onun için fazla özene de gerek yok. Alıcısı olduktan sonra her malın kaliteli olması için neden de yok. Maksat satış olsun. Tekrarlayacağım izninizle: evet, ulusalcı cephenin yeni bir Atatürk imgesi oluşturması gerekiyor anlaşılan; klasik, geleneksel Atatürk öyküleri artık pek öyle doyurmuyor gibi. Neden mi? Basit bir nedenden dolayı; çünkü resmî ideoloji ve tarih, o kadar çok yerden su alıyor ki, maşallah Titanik gibi batmakta. Delikler hem çok hem de geniş. Bunları yeniden onarmak için daha da büyük, daha da inanılmaz, daha da efsanevî öyküler bulup derlemek, eski kurgunun içine yerleştirmek lâzım. İyi de, bunlar nereden toplanacak? Kaynaklar belli ve hepsi tüketilmiş durumda. O halde, durumdan vazife çıkarmak ve artık düpedüz uydurmak gerekir. Nasıl olsa genişçe bir kitle bu uydurmaları ağzı açık beklemektedir. Yutturmak için de öyle işi ciddiye almak gerekmez; uydur uydur söyle yani; tarih değil mi zaten, başka nasıl olabilir ki?
Samsun vizesini İngilizler verdi
Kısa süre öncesine kadar bunu bilmiyorduk; iyi ki söylendi de öğrendik. Yoksa bir başka karizmatik öyküden yoksun kalacaktık. Tamam uzatmıyorum artık ve öyküye geliyorum. Efendim, 19 Mayıs sabahı Samsun’a varan Atatürk’ü tutuklamak için Samsun’daki İngiliz tabur komutanına İstanbul’daki İngiliz işgal güçleri komutanlığınca emir verilmiş. Neden, bilemiyoruz. Çünkü, Atatürk’ün Samsun’a gitmesine izin veren bizzat İngiliz işgal kuvvetleriydi. Eğer vize vermeselerdi, az daha Bandırma İstanbul’dan ayrılamayacaktı bile. Nedense fikirlerini değiştirdikleri anlaşılıyor; üstelik sadece birkaç saat içinde. Arkalarından seslenmek yerine, daha önce yazdığım şekilde, Deniz Feneri Operasyonu’nu düzenlemişler, ama sonuç tabiî fiyasko olunca; başkaca bir ihtimal kalmadığından olacak, bu kez tutuklanmasını emretmişler. Gerçekten de Samsun’da İngiliz işgal kuvvetleri vardı; hatta kısa bir süre önce buradaki işgal gücü tabur düzeyine de yükseltilmişti. Yine de Atatürk’ün Karadeniz kıyısının işgale uğramış yegane limanına çıkmak istemesi, hemencecik İngilizlerin eline düşme tehdit ve riskini göze almış olması düşündürücüdür. Nitekim kendisini avlamak isteyen İngilizler, neden onu İstanbul’da mesela işgal komutanlığının bulunduğu Pera Palas’ta kalırken yakalamaz, hatta Samsun’a gitmesi için vize verir hiç anlaşılamaz. O kadar ki, vizeyi veren İngiliz subayı, Bandırma yolcularını görüp de, kuşkulanıp üstlerini uyarmış olmasına rağmen!
İngiliz subayı: “taburum emrinizdedir!”
Her neyse, zararın neresinden dönülürse kârdır; tabur komutanı Salter, derhal emri yerine getirmek üzere şehre iner; yani Samsun’a. Artık bu ne demekse; zaten tabur kentte değil midir? Kendisi mi şehir dışındadır, bilemeyiz. Birden şehirde siyah çizmeli, siyah kalpaklı, kilot pantalonlu, ama tabiî sert bakışlı insanlarla karşılaşır ve aniden bunların Türk subayları olduğunu anlar. Demek o zamana kadar hiç Osmanlı subayı görmemiştir; asker kıyafetini tanımaz ya da bizim subaylar tebdili kıyafet gezmektedir her nedense. İskeleye iner ki, ana baba günüdür. Sabah namazından çıkan herkes oradadır artık. Tuhaf, çünkü Bandırma’nın kalabalıklar tarafından karşılanmadığını da biliyoruz. Belki Salter hiç kalabalık görmemişti o zamana kadar. Silâhlı subaylar da İngilizleri çevirmişlerdir. İskelede tutuklamanın güç olacağını görünce Salter, motoruna atlar, gemiye çıkar, ama yanında getirdiği askerlerini geride bırakır; sadece Rum tercümanını almıştır yanına. Atatürk’ün karşısına çıktığında heyecandan ne diyeceğini bilemez ve kısa bir süre sonra Kâzım Karabekir’in Erzurum’da söyleyeceği şu cümleyi kurar kendiliğinden: “Taburum emrinizdedir.”
Osmanlı Harbiyesi'nin göremediği
Belki de bu söz sonradan dalga dalga yayıldı ve ta Erzurum’a kadar ulaştı, Karabekir’in de kulağına geldi, nitekim o da öyle diyecektir: “Kolordum emrinizdedir paşam”. Salter neden böyle demiştir; kendisi de bilmez; fakat mavi gözlü, sert bakışlı kişiyle karşılaştığı andır bu. Nedense o kadar sert bakışlı subayla iskelede karşılaştığında bunu demek aklından geçmemiştir. Neden mi? Belki de onlar sadece sert bakışlıydı da ondan. Fakat gözleri mavi değildi! Hem mavi gözlü, hem de sert bakışlı subaylara İngilizler dayanamayıp teslim oluyorlar da ondan. Ah, bunu Osmanlı harbiyesi birinci dünya savaşında bilseydi, bütün komutanlarını sarı saçlı ve mavi gözlülerden seçseydi, belki de savaşın kaderini bir saç rengi ile göz rengi bile değiştirebilirdi. Ah Enver ah, bizi nelerden mahrum ettin!
Salter, bir kadına esir düşüyor
E tabiî, teslim olduğuna göre bütün tabur esarete uğrar. Çorum’da, Çankırı’da ve Kastamonu’da kurulan esir kamplarına yerleştirilir. Tuhaf, çünkü bütün İngiliz tutsaklar, Mondros ateşkes anlaşmasına göre serbest bırakılmışlardır zaten, ortada bir esir kampı kalmamıştır. Üstelik esir kampı, daha bu sırada Atatürk’ün emrindedir! Salter, Ankara’da nedense dört yıl bir kadının gözetiminde kalır. Bir Türk kadını, subayı göz hapsine almıştır; siz onun hizmetçi olduğuna bakmayın, aslında sıksa suyunu çıkaracak kadar da kuvvetlidir. Bu tanım bizzat Salter’in. İngiliz subayına hizmet eden bir Türk kadını, pek öyle kabul edilebilir bir şey değil, öykünün bu kısmı biraz rahatsızlık verici. Çünkü bu hanımla dört yıl aynı evde oturduğunu söylüyor ki, umarım hepsi o kadardır!
Öykü birden daha da garip bir hal alıyor; çünkü Salter’e soracak olursanız, dört yıl Ankara’da kalmış; fakat savaş bitince diye devam ediyor, kendilerinin Malta’daki Türk esirleriyle değiştirildiklerini belirtiyor. Oysa Malta’dakiler daha 1921 yılının Ekim ayında serbest bırakılmışlardı; üstelik İngiliz subaylarıyla değiş tokuş edilmişlerdi. Hayret, Salter’in hafızası zayıf, insan ne kadar tutsak kaldığını doğru hatırlayamaz mı?
Göz yaşartıcı savunma
Salter, ülkesine döner ve tutuklanır. Ne de olsa savaşı kazanan ordunun subayı olarak kaybedenlere karşı sadece bir çift mavi göz ve sert bakış karşısında esir olmayı kabullenmiştir. Savunmasında İngiliz politikasının başarısızlığını konu eder, savunması işe yarar ve beraat eder. İngiliz adaleti yerine gelmiştir! Sonra Ankara’da yeniden Atatürk’ü ziyaret eder. Ama o da ne? Bir çift mavi göz karşısında taburuyla teslim olan bu subay, aradan yıllar geçtikten sonra yeniden göreve davet edilmez mi? Üstelik istihbarat subayı olarak. Salter bu kez ikinci dünya savaşı sırasında İngiliz hava kuvvetlerinde uçuş eğitimi almak üzere gelen Türk pilotlarıyla birlikte olacaktır. İngilizlerin Salter’e güven duymaları boşuna değildir; sahi Allahaşkına bu İngilizler nasıl savaş kazanıyorlar yahu?
TARİHSEL KAYNAKLAR NE DİYOR PEKİ?
Pek çok şey diyorlar, ama hiçbirinde böyle bir gelişmeden söz edildiğini duyan olmamış. Mesela Atatürk, “Nutuk”ta kendisine daha ilk adımda teslim olan İngiliz taburundan söz etmiyor. Yayınlanmış yüzlerce, binlerce sayfalık belgenin hiçbirinde böyle bir olaydan söz edilmiyor. Ne İngiliz işgal kuvvetlerinin kendi iç yazışmalarında böyle bir tutuklama emrine yer veriliyor, ne de İngiliz ve Osmanlı arşivlerinde böyle bir bilgiye rast gelinmiş. Mesela Atatürk, hiçbir zaman bir İngiliz taburunu esir aldığını İstanbul’a yazmamıştır. Herhalde İngilizlerin haberi olmaması için! Dahası Bilâl Şimsir’in hazırladığı “İngiliz Belgelerinde Atatürk” kitabında da (TTK yayını) bu yönde bir belge bulunmamaktadır. Hatta 21 Mayıs tarihli bir belgede yüzbaşı Hurst Samsun’dan Calthorpe’a yazdığı raporda, Atatürk’ün Samsun’a vardığını bile bildirmektedir! Gotthard Jaeschke’nin “Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri” kitabında da (TTK yayınıdır) aynı bilgilerle karşılaşılmaktadır. Hurst kim midir? Samsun’daki İngiliz kuvvetinin başındaki kişidir! Hadi sallayın sallayın da, bari duvara vurmayın!
SİLÂHLI KUVVETLER DERGİSİ’NDE YAYINLANMIŞ
Öyküyü bizzat Salter’den işittiğini iddia ederek nakleden Kemal İntepe’nin yazısının Silâhlı Kuvvetler Dergisi’nde yayınlandığı belirtiliyor; beni doğrusu yazının kendisinden çok böyle bir dergide hiçbir süzgeçten geçirilmeksizin yayınlanmış olması şaşırtır. Derginin yayın tarihi de 1984’müş. Tam olarak 12 Eylül sonrası; e yakışır doğrusu. Garip olan bu tarihî gerçeğin neden yirmi beş yıl kadar gözlerden uzak kalabildiğini anlamak; sonra birden bire neden piyasaya arzı endam ettiğini bilebilmek. Yanıtı hazır: ulusalcılığın mitoloji yaratma tarihine (yoksa yarışına mı demeliydim) bakınız, her şeyi orada göreceksiniz. Fakat biraz da izan lazım tabiî. Acaba bunları yazanlar, kendi yazdıklarına gerçekten de inanıyorlar mı? Yoksa bir zamanlar Türk Tarih Kongresi’nde söylendiği gibi, tarihin sadece arzu edilir şekilde yazılmasının daha doğru olduğunu mu düşünüyorlar. Evet yanlış okumadınız; uydurukçuluk yeni bir şey değil kesinlikle. Aksine resmî tarih tezlerinin ortaya konulduğu 1930’lar Türkiyesinde gerçekleşen tarih kongrelerinde bazı üyeler, geçmişe ilişkin bilgilerin gerçek olup olmadığının o kadar da önemli olmadığını, önemli olanın sadece işe yarar bir tarih inşa etmekten geçtiğini bile söylemişlerdi. Galiba sıra artık torunlarına geldi!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016