Melih ALTINOK
Pek çok demokratın ve solcunun Erdoğan’a hakkını “neredeyse” helal etmesinin nedeni, onun Balyoz ve Ergenekon davalarındaki cesur tavrıdır.
Konu dışına çıkmak pahasına ve şahsım adına, bu helallikteki “neredeyse”nin, İmralı ile görüşmelerin siyasi riskini üstelenmesiyle epeyce daraldığını da söylemeliyim.
Partinin tabanındaki muhafazakâr-dindar kesim de kindar olmamasına karşın nesilden nesle aktarılan çok diri bir kolektif hafızaya sahip.
Kimi zaman açıktan baskı altına alınmış mütemadiyen de “asli yönetici” sınıf olan askerî-sivil elitçe inançlarından ötürü hor görülmüş bu insanlar temsilcileri kanalıyla “meşru” sayılmaktan hoşnutlar. Bugün bunun nasıl mümkün olduğunun da farkındalar.
AK Partili seçmenlerin evlerinin duvarlarını süsleyen posterlerde Menderes, Özal ve Erdoğan’ın olması, bu kişilerin müthiş duble yollar yapmalarından değil, vesayet karşısındaki mağduriyetleri ya da onun karşısındaki mücadelelerinden kaynaklanıyor.
Dikkat edin, baraj da “askerlerle” kariyer de yapan Demirel’in bu silsilede yeri yok.
Ancak ilginçtir, Başbakan Tayyip Erdoğan içte ve dıştaki meşruiyetinin en önemli kaynağı olan bu başarısıyla ilgili adeta “özeleştiri” vermeye başladı.
O komutanları dışarıdayken de biliriz
Hadi Sayın Başbakan’ın demokratikleşme davalarının uzun sürdüğü iddiasını, uluslararası yargının “sorun yok” kararına karşın “hassasiyetine” verebilirdik.
Ama allahaşkına, Sözcü’ye “Tayyip sözümüze geldi” manşetti attıracak “terör bölgesine gönderecek komutan kalmadı” çıkışına ne buyrulur?
Sayın Başbakan, halkın şu an tutuklu askerler görev başındayken terörle mücadele adı altında dönen dolaplardan haberdar olmadığını mı düşünüyor acaba?
Yani açık yalanlara halkın inanmayacağının, bunun kendisine zarar vermeyeceğinin, dolayısıyla başka bir “dilin” mümkün ve hatta elzem olduğunun farkında değil mi?
TSK’da iç siyaset ve darbeyle değil işiyle ilgilenen onca subay, komutan ne güne duruyor?
Darbe planlamak, halkını esir alamaya çalışmak, büyütülmemesi gereken bir kabahat mi?
Peki, inanamıyorum ama varsın Erdoğan’ın kanaati bu yönde olsun? İyi de doğrudan hedef tahtasına oturtulan Türkiyeliler olarak bizler de bunu kabullenmek zorunda mıyız?
Yargıya müdahale edilmemesini istememiz rövanşistlik mi, kindarlık mı?
Parlamentoyu ve halkı esir almayı planlayan bu “memurlar”, hâlâ edimlerinin haklı ve meşru olduğunu savunuyorlar. “Rövanş, intikam” diyorlar. “İltimas” geçilmesini telkin ettiğiniz şeyin “darbe zihniyeti” olarak algılanacağının farkında mısınız?
Belli ki Erdoğan başkanlık hedefi için “itidalli” bir sürece girdi ve artık cephe savaşı istemiyor. Tansiyon düşsün istiyor.
Siyaset yapıyor, haklıdır da. Ancak kaş yaparken hakikaten göz çıkabilir. Vesayetle hesaplaşmada gelinen bunca yol, ödenen onca bedel heba olabilir.
PR’cılar sülüslerini aldı bile
Zira mesela, Başbakan’ın fiilen arka çıktığı İlker Başbuğ’a, gazetecileri, siyasileri ve de hükümeti hedef gösterirken imaj danışmanlığı yapan “yıldızlara” kadar celp çıkartılmış durumda.
Akşam akşam gazetelere konuk olup “Başbakan’ın yakın çevresinin de askerlerin tutukluğundan rahatsız olduğunu” yazıyorlar.
Bizler bu medyada “hükümetten iyi haber alan kaynaklara yakın kaynaklar” şeklinde referanslarla Ankara kulisi yazan gazeteciler de gördük.
Ancak dün hükümete karşı internet siteleri kurulması için emir veren askerlerin imajını düzeltenlerin, bugün hükümete, üstelik de “içeriden” kaynakların ağzıyla “balans” ayarı yapmalarını da görmek varmış kaderde.
Bu ve benzeri yazıları alıntılayıp hemen altına “Kocam yaşasaydı kesin Silivri’de olurdu” başlıklı mülakatlar yerleştirenlerin kör gözüm parmağına “operasyonları” da cabası.
Uyanık olmalı.
Siyasete “gık” diyen paşasını görevden alan, kodese tıkan, yalnızca denetleyen değil “askerî politikalar üretme” noktasına gelen sivillerin hükmettiği İspanya “geçiş aşamasından demokratik sağlamlaştırmaya geçtik mi acaba”yı tartışıyor.
Demokrasinin kurumsallaştığı ABD bile ordunun denetlenmesini sürekli yinelenen bir konu olarak görüp bu alandaki politikalarını sürekli güncelliyor.
Sivil kültürün bu denli kırılgan olduğu, tarihi darbelerle dolu Türkiye’nin, 35. Madde’nin kaldırılması dâhil pek çok yapısal reformu gerçekleştirememiş hükümeti ise “moraller bozulmasın” diye yargıyı demoralize ediyor.
Kimseye kişisel kinimiz yok, hatta son dönemde “iki yılınız kaldı” tehdidini açıkça savuran ulusalcılara, darbecilere de.
Zamansız “jestler” reformist hükümetlerin ve dolayısıyla demokratikleşmenin, sivilleşmesinin ayağını yerden keser diyoruz o kadar.
Kimse unutmamalı, vesayetle mücadele bir ömür sürer, geriye döndürülmesi ise bir dakika.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
ender derin
Markar ESAYAN hep yalan söylüyor.Bu tip ermeni geçinenler aslında yahudi kökenlidir.Ermeni vatandaşlarımızı öldürenler aslında bunlardır.tıpkı müslüman camiilerinde akli densgesi bozuk kişilere ilaç içirerek canlı bomba yaptıkları gibi