Melih ALTINOK
Pazar günü Bingöl’de çocuklarıyla yürüyen bir anne sokakta PKK’li intihar bombacısı bir kadınla karşılaştı. Görgü tanıklarının ifadesine göre, genç anne çocuklarına zarar gelmesin diye bombacının üzerine kapandı ve Azrail’iyle birlikte lime lime oldu.
Bu vahşet, 30 yıllık savaşta sivillerin katledildiği tek örnek değil elbette. Uzak geçmişi boş verin, son birkaç ay içerisindeki nice örnekler hafızlarımızda dip diri. Tunceli’de halı sahada öldürülen öğretmen, Siirt’te katledilen dört genç kız, Batman’da karnındaki bebekle ve çocuklarıyla birlikte taranan anne...
Adı Cengiz Çandar olsa bile silah bırakmayacağını da öğrendiğimiz PKK, kendi adıyla sanıyla bu saldırıları nasıl gerekçelendiriyor acep?
Sevgili bir dostumuzun dediği gibi, “Devlet çok zalimdi, mazlum isyan etti. E bu da savaş, çocuklar da ölebilir” mi diyorlardır sizce?
Kürt analarının ve çocuklarının varlığını “Kutsal serhildan”a armağan mı görüyorlardır yoksa?
Bu acı sonları, kirli savaşta taraftar olmayanlara kesilen “ilahi” bir fatura olarak yorumluyor da olabilirler.
Belki yine o kahredici ketumlukları tutmuş, tek kelimeyle “Hata” diyorlardır.
O değil bu değil, ne o zaman, ne?
Duyuyorum, söylenenler var:
“KCK tutuklamaları dört bir yanı sardı... Asker Çukurca saldırısına karşılık operasyon yaptı. Daha öncesi de var üstelik, Kandil’in komutanları öldürülmüştü... Öcalan’ın cezaevi koşulları zaten berbat...”
Hı hı... Devlet çok zalimdi eskiden, şimdi de öyle. Başka?
Tümü, “Bize de zalim olmaktan başka çare kalmıyor”a çıkan bahanelerden başka söyleyecek bir şeyiniz yok mu?
Yok tabii.
Aslında yegâne derdinin tasfiye “tehlikesine” direniş olduğunu defalarca ortaya koyan PKK’ye bu soruları sormak kadar beyhude bir iş yok.
Öyle ya adamlar yanlış anlaşılmaktan, eleştirilmekten, lanetlenmekten zerre kadar kaygılanmıyorlar ki. Çatır çatır vuruyorlar, yakıyorlar, bombalıyorlar. Bir değil, iki değil, beş değil, her gün her saat, deprem meprem dinlemeden saldırıyorlar.
Onlara gerekçe bulmak, gün gibi ortadaki katliamlarının altında buzağı aramaksa bizimkilere düşüyor.
“Hamile bir kadını vurmuşlar. Acaba müzakere masasında ellerini güçlendirmek için yapmış olabilirler mi? Hım, üzerinde biraz daha düşünelim.”
“Açılım raporu açıklanır açıklanmaz Reşadiye’de bakkala giden askerleri öldürmüşler demek. KCK operasyonları başlayacak diyorlar ya, anadilde beden diliyle savunma hazırlığı olmasın sakın. Du bakalım.”
“Bayram değil seyran değil Silvan’da 13 askeri öldürmüş PKK. Olsun arkadaş, benim aydın anlayışıma göre önce devleti eleştireceksin. Çünkü öldüren tavşan, ölen ayı.”
Karikatürize ettiğimi düşünüyor olabilirisiniz, ama dönün bir bakın allahaşkına yazılanlara çizilenlere, fazlası mı var eksiği mi?
KCK’nın değirmenine su taşıyorsunuz
Sevgili Ufuk Uras, KCK’nın PKK’nın ovada siyasete terfi etmesi için bir geçiş alanı olduğunu söylüyor.
Kendisiyle aynı fikirde değilim. Bence KCK, ovadaki siyaset üzerinde PKK vesayetinin bir aracı. KCK, egemen Kürt siyasal hareketinin zapturapt altına alınması, çıkıntılık yapmaması için bir denetim aracı. Dolayısıyla demokratlar olarak, sistematik şekilde şiddet pratiklerini besleyen, parlamentodaki bir siyasi partiyi denetleyen-sınırlandıran otoriter bir yapıyı zorunlu bir durak saymak mecburiyetinde falan değiliz.
Kaldı ki böyle bir geçişi meşru gösterecek olağanüstü koşullar içerisinde de bulunmuyoruz. Memlekette serbest ve genel seçimler layıkıyla yapılıyor. BDP de şuracıkta duruyor işte.
KCK operasyonlarına yaklaşımımı da bu perspektif şekillendiriyor. Nasıl siyaset kurumu üzerindeki askeri ve sivil bürokrasinin vesayetine karşı radikal tavır almak gerektiğini düşünüyorsam, meşruiyeti kendinden menkul KCK gibi bir yapılanmaya iltimas geçilmesini de tasvip edemem elbette.
Ancak, sadece sokak eylemlerinde slogan attı, yürüdü diye insanların bu dava kapsamında tutuklanmasına karşı olduğum gibi, fikren bu yapılanmayı destekleyen, yazan, çizen, konuşan insanların cezai yaptırımlarla karşılaşmasını da yanlış buluyorum.
Bu sakatlığın son örneğine, Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun gözaltına alınmalarında şahit olduk. Ersanlı’yı tanımıyorum ancak sol-demokrat çevrelerde muteber bir isim olduğunu biliyorum. Zarakolu’nu ise yılardır insan hakları alanındaki çalışmalarından tanıyoruz.
BDP’nin siyaset okulunda seminer vermeleri suç olmasa gerek. KCK’yı ovada siyasete geçişin bir aracı olarak değerlendirmeleri de ancak fikrî düzlemde doğrunun ya da yanlışın muhatabı olabilecek bir tercihtir.
Ersanlı ve Zarakolu gibi kamuoyunun genişçe bir kesiminin şiddete bulaştıklarına ihtimal veremediği bilim insanlarını, akademisyenleri, aktivistleri bile “terörist” sayan “aşırı yorumun” KCK gibi yapılanmaların değirmenine su taşıdığını görün artık.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019