Melih ALTINOK
Mağduru oldukları 12 Eylül darbesinin yargılanmasına muhalefet eden bazı solcuların haletiruhiyesini konuşurken Yavuz Baydar çok güzel bir tanım yaptı:
“Zekânın en basit tanımı, yeni durumlara adapte olabilme kapasitesidir.”
Elbette bu tanımı tersine zorlayanlar da var memlekette. İyi ki de varlar. Zira, somut koşulun somut tahlili gibi “bahanelerle” ânı ilkelerine uydurma gayretinde olanların, lineer bir çizgide ilerleyeceğini düşündükleri gerçek hayatın öngöremedikleri “sapmaları” karşısındaki muhafazakâr refleksleri neşe kaynağımız.
Öte yakaya ulaşmak için ırmağın akıp geçmesini bekleyen köylü misali, yapacakları hamlenin önündeki yegâne engel kendileri olanlar, ülkenin son beş yılında önlerine envaiçeşit meyve sunan dönüşüm sürecini ısrarla ıskalıyorlar.
Cumhuriyet tarihinin en önemli demokratikleşme davaları olan Ergenekon ve Balyoz başladığında, sürecin bayraktarlığına soyunma fırsatını ellerinin tersiyle itip, “darbe ihtimalleri değil, gerçekleşmiş olanlar, mesela 12 Eylül yargılansın” demişlerdi.
12 Eylül Referandumu’ndaki utanç vesikası “hayır”larına rağmen, sözümona istedikleri şeyin yolunu açtık. 4 nisanda “Buyurun” dedik, “çocuk da yapıyoruz, kariyer de. Bakın, istediğiniz gibi, değimiz gibi yapılmış darbenin de hesabını soruyoruz”.
Yine hayat ırmağının debisini bahane olarak gösterdiler, çocuk gibi. “12 Eylül’ün çocukları iktidarda, babalarını yargılayamazlar” dediler. Hem “Darbecileri yargılayan da devrimin mahkemeleri değildi ki” zaten.
Varlıkları demokrasi adına çok umurlarında olmasa da, sırf ağız dalaşında ellerini güçlendirecek bir argüman olarak gördükleri diğer “yapılmış darbeleri” sıralamaktan da geri durmadılar elbette. Değil mi ya, “28 Şubat için kimseye dokunulabilmiş miydi?”
Allah’ın sopası yok ama, Allah’tan, Türkiye halkının kapıyı elinden geldiğince aralayıp içeriye buyur ettiği dönüşüm sürecinin meltemi “hâlâ” esiyor.
Ve o ılık dalga dün sabah, 28 Şubat engizisyonunun askerî mimarlarının üzerinden şöyle bir esiverdi.
Gelin görün ki yine huzursuzlar. Şimdiki inkâr nöbetlerinin sayıklama nakaratı ise “Peki ya 27 Nisan? Büyükanıt’a dokunulabilecek mi?”
Evet, dokunulacak.
Ama sizin kıyısında durup akıp geçer diye baktığınız o hayat deresinin içinde geleceğe, öte yakaya kulaç atan serüvenciler sayesinde olacak bu da.
Çünkü “tarihte ne olduysa öyle olması gerektiği için olmuştur” derken Marx, sizin anladığınız gibi “Su akar Türk bakar, su akar yatağını bulur” falan demiyordu.
Tarihsel diyalektiğin “zorunluluk” dediğiniz evreleri, “sıralamalarınız” umurunda bile değil yaşamın.
Akıntının rastgele önüne sürüklediği kalası tutup köprü yapmak “devrimci” bir tercih elbette; kimse zorunda da değil. Ama “Azıcık riskim ağrısız başım” düsturunu, yani korkaklığını, türlü çeşitli süslerle politik bir argüman olarak önümüze koyarsan, eylemlerde gelecek vaadettiğin o nesiller var ya, kendilerine yer açtığımız öte yakadan, yani gelecekten el falan sallarlar sana. Söylenirler de:
“Yapma baba, bu da mı gol değildi şimdi.”
Ha bir de itidalciler var
Başbakanları “pez...nk” diye aşağılayan, onbinlerce genci okulundan eden, binlerce babayı, anneyi işsiz bırakan, koskoca bir halkı onursuzlaştıran 28 Şubat’ın mimarları gözaltına alınıyor. Kimileri ise bayram değil seyran değil gayet de sakin olan bizlere sükûnet telkin etmekle meşgul.
Elbette Türkiye’de en uzun koşuysa solun darbecilerle flörtü, ilk o fırlayacaktı tabii ki lüverden. “Yargılanmasınlar” demeye utandığından olsa gerek “ama” ile başladığı ikinci cümlesinden itibaren “Adalet intikam duygusuyla aranmaz” diye dökülüverdi Sayın Kılıçdaroğlu.
Cumhurbaşkanlığı da hassas bir makamdı elbette. 12 Eylül davası için “Çok üzerlerine gidilmemeli, toplum bölünür” mealinde bir şeyler söylemişti ya Cumhurun eski Başkanı Demirel. Son Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de “Rövanş en kötü bir şey” deme ihtiyacı hissediverdi ne yazık ki.
Bazı gazeteciler de “Yargılama sembolik olsun, çok da ileri gitmesin” beyanatları ve “geçmişle hesaplaşacaksın da n’olacak” atarlanmalarıyla tez elden medyanın itidal duvarını ördüler, sağ olsunlar.
Tesellimiz, yargılaması sürerken Başbuğ’un tutuklanmasını tasvip etmediğini söyleyen Sayın Bülent Arınç’ın, henüz süreç soruşturma aşamasında olduğu için olsa gerek, 28 Şubat gözaltıları için şimdilik olumsuz bir açıklama yapmaması.
Ya hu bir durun, bir soluklanın Allah aşkına sevgili büyüklerimiz.
Tamam, Sayın 28 Şubatçılar gözaltına alınalı tam 72 dakika olduğu halde ortada iddianame falan yok, gözaltı süreleri de çok uzun da...
Henüz yarattığı mağduriyetlerin dumanı tüten bir darbenin evrensel hukuk normlarına göre, insan haklarına riayet edilerek yargı önüne çıkartıldığı gün “rövanştan” bahsetmek de ne oluyor?
Yoksulluktan kaçak elektrik kullanan vatandaş bile mahkemeye çıkıp ifadeye vermek zorundayken, darbecilerin ifade için alınması sözkonusu olunca bu panik niye?
“Sosyal laik hukuk” devleti tamlamasını ağzından düşürmeyenlerin hukuk önüne çıkmayı, yargılanmayı “rövanş” olarak görmeleri, nasıl bir seçkinci bilinçaltının tezahürü?
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019