Ümit KARDAŞ
Klasik dönemde devletin merkez örgütü içinde sayılmayan Şeyhülislam, daha sonra Meclis-i Meşveret ve Heyet-i Vükela üyesi yapılarak merkezî devlet örgütlenmesi içine çekildi. Şeyhülislam, artık yetkilerini devlet dışından değil, devlet içi bir makamdan kullanıyordu. Ancak diğer taraftan,Şûra-yı Devlet’in kurulmasıyla dinî kuralların siyaset üzerinde etkisi azaltılırken, Şeyhülislam fetva verme bağımsızlığını yitirmiş, devletin denetimi altına girmiş, Bakanlar Kurulu’nun gerekli gördüğü zamanlarda onay bildiren bir makam durumuna gerilemiş oluyordu. Bu gelişme devletin dini denetim altına alma düşüncesinin de bir başlangıcı olmuştur. Bu durum Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bugünkü konum ve işlevine de ışık tutmaktadır.
Cumhuriyet döneminde 3 Mart 1924’te çıkarılan Şer’iyye ve Evkaf ve Erkan-ı Harbiye Umumiyye Vekâletlerinin İlgasına Dair Kanun ile Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak Başvekalet’e bağlıDiyanet İşleri Reisliği ve Evkaf Umum Müdürlüğü kuruldu. 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilen 677 sayılı kanunla da tüm tarikatlar, tasavvuf müesseseleri yasaklandığı gibi Alevi-Bektaşilere ait seyyidlik, çelebilik, babalık, dedelik gibi tüm unvan ve müesseseler de yasaklandı. Bunun sonucuAlevi-Bektaşi kimliği kendini ifade edebilme imkânını kaybederek, Cumhuriyet’in tekçi ideolojisine kurban edildi. 1961 Anayasası ile de ilk kez DİB, anayasal bir kurum hâline getirildi. Bugün ise bütçesi, vakıfları ve TV kanalıyla denetlenemez devasa kurumsal bir güçle karşı karşıyayız.
DİB’in siyasetten ve siyasi çekişmelerden etkilenmemesi mümkün olmadığı gibi, güç dengelerine göre dönem dönem güvenlik bürokrasisinden ve onun laiklik anlayışından etkilenmemesi de mümkün değildir. Siyasi iktidarın veya bürokratik devletin etkisi ve denetimi altındaki bir kurumun başarılı olması da beklenemez. Bu eleştiri Aleviler ve diğer inanç sahipleri dışında kendilerine hizmet sunulan Sünniler bakımından da geçerlidir. Resmî bir kurum üzerinden toplumun ve bireyin inanç anlayışını ve yaşamını denetlemek ve yönlendirmek laiklik ilkesine aykırıdır. DİB gibi bir kurumun varlığı rejimin laik olmadığının bir göstergesidir. Dinî yaşamın toplumsal denetimini yapan devlet esas olarak Sünniliği denetim altında tutmakta, Alevilerin bir bölümü de buna gönüllü talip olmaktadır. Devlet, tüm dinler, inançlar ve mezhepler karşısında tarafsız ve eşit mesafede olmalıdır. Demokrasinin ve laik hukuk devleti olmanın gereği budur.
Gerçekten laik olan ve toplumu demokrasi ve hukuk kuralları içinde özgürce yaşatmaya çalışan rejimlerde DİB gibi nevi şahsına münhasır bir kurum bulunmamaktadır. Bu yapılanma insan hak ve özgürlüklerine, vicdan, din, inanç özgürlüğüne, laikliğe, demokrasiye, eşitliğe ve adalete aykırıdır. Ayrıca bu kurumun Sünni, Alevi, inançsız ve Müslüman olmayan tüm yurttaşların vergilerinden pay alarak çoğunlukta oldukları için sadece Sünnilere resmî bir anlayışla devlet hizmeti vermesi hukuka ve adalete aykırıdır. Bunun dışında bir dinin veya mezhebin resmîleşmesi kullanılabilir bir araç hâline gelmesi demektir.
Demokrasilerde olduğu gibi, devlet her dine ve mezhebe karşı eşit mesafede durarak, dinî yaşamı sivil topluma bırakmalıdır. Her kesim kendi ibadethanesini yapmalı, kendi din adamını istihdam etmelidir. Devlet her kesime vergi muafiyeti ve onarım destekleri sağlayabilir. Sivil toplum kendi din ihtiyacının bedelini karşılayabilecek güç ve inançtadır. Askerî vesayet altında bir demokrasi olamayacağı, hukuk devleti gerçekleşemeyeceği ve ifade özgürlüğü sağlanamayacağı gibi, DİB gibi bir kurumun bulunduğu yerde de din ve vicdan özgürlüğü ve laik toplum sağlanamaz. Bu nedenle yeni anayasada DİB yer almamalıdır.
www.umitkardas.com
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025