Ümit KARDAŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz 2017’de yaptığı konuşmada terör suçlularına tek tip kıyafet uygulamasını savunurken Guantanamo kampını örnek olarak verdi. 23 Aralık 2017 tarihli 696 sayılı KHK ile de terör suçlusu tutuklulara 12 Eylül’de olduğu gibi tek tip kıyafet uygulanması imkanı getirildi.
Bu nedenle Guantanamo’da yaşananları hatırlatmak zarureti doğdu.1903'den beri, Guantanamo Körfezi’nde 121 km²'lik Küba'ya ait bir alanı, ABD 4000 Dolar senelik bir kira karşılığında kullanmakta. Bu alanda ABD’ye ait askeri bir üs bulunuyor.
Otoriter bir rejimin hüküm sürdüğü bir ada devletinde uluslararası hukukun ve tüm hukuksal birikimlerin yok edildiği bir yabancı ülke üssü. Tüm dünya bu duruma seyirci kalırken, ada devleti de kendi topraklarında buna imkan sağlamakta.
20. yüzyılın son çeyreğinde, Guantanamo Askeri Üssü denizlerde yakalanan Kübalı ve Haitili mültecileri tutmakta kullanılmıştı.1990'ların başında ise askeri darbe sonucu Haiti'den kaçan Haitilileri barındırmıştı.
Kuzey İttifakı’nın Kabil’in denetimini ele geçirdiği gün, II. Bush Guantanamo hapishanesinin kurulmasına başlanmasını ve yakalanan kişilerin yargılanması için özel askeri komisyonların kurulmasını emrediyordu.
Gitmo da denilen bu kampta, başta Afganistan olmak üzere çeşitli ülkelerde ele geçirilen, El-Kaide ve Taliban ile ilgisi olduğundan şüphelenen kişiler tutuldu. Üç bölüme ayrılan kampta Kamp Delta ve Kamp İguana bulunmakta. Kamp X-Ray ise kapatılmış durumda.
Guantanamo Körfezi'nin bir askeri hapishane olarak kullanılması insan hakları örgütleri ve birçok farklı kesimin eleştiri ve protestolarına neden oldu. Bu örgüt ve kesimler tutukluların işkence gördüğü veya kötü şart ve uygulamalara maruz kaldığını belirtip, buradaki tutuklularının yasal durumlarının belirsizliğine işaret ettiler.
Zira Guantanamo'da tutulanlar, ne savaş suçlusu ne de adi suçlu olarak tanımlanmakta. ABD yasal sistemine başvuramadıkları gibi ABD yasal sisteminden herhangi bir gözden geçirme de talep edememekteler.
Böylece II. Bush yönetimi “yasadışı savaşçılar” olarak nitelendirdiği kişileri savaş esiri olarak kabul etmiyor, ABD tarafından kabul edilmiş olan 3. Cenevre sözleşmesine göre yetkili bir mahkemeye sevkedilmelerini, temyiz haklarını diğer bir deyişle adil yargılanma haklarını tanımadan Guantanamo’da yargısız infaz yapmak istiyordu.
Bush yönetimi, uluslararası hukuka ve Amerikan hukukuna yabancı bir kavram yaratarak 3. Cenevre Antlaşması'nın tutuklanmış El-Kaide veya Taliban savaşçılarını kapsayamayacağını öne sürmüştü. ABD politikasını eleştirenler, yönetimin 'savaş suçluları' ile 'yasa dışı savaşçılar' arasında bir ayrım yaratmaya çalışmak suretiyle Cenevre Antlaşması'nı ihlal ettiğini öne sürmekteler.
General Pinochet’nin dokunulmazlığının kaldırılmasında önemli rol oynayan İngiliz yargıç Lord Johan Steyn bu komisyonlarda bulunacak askerlerin birer sorgu amiri, duruşma avukatı ve yargıç olarak görev yapıp, idam cezaları verildiği durumlarda da infazı yerine getirecek cellatlar olarak sadece Başkan Bush’a karşı sorumlu olacaklarını belirtiyordu.
Nitekim Avusturalyalı bir zanlının askeri avukatı olan Binbaşı Micheal Mori, sözkonusu komisyonların adil yargılama sağlayamayacağını, yasal sürecin sadece mahkumiyet isteyenlerce oluşturulduğunu belirterek, müvekkilinin nizami bir askeri mahkemede yargılanmasını dahi yeğlemiş bulunuyordu.
2002 yılında Delta kampında, El Kaide ve Taliban zanlıları olarak yakalanmış 42 ulustan 660 esir rehin durumunda bulunuyordu. Turuncu tek tip kıyafetlerle akıllarda kalan ve akıl almaz işkence türleri, cezaevinde ölümler ve hak ihlalleri nedeniyle yıllardır insan hakları örgütlerince protesto edilen ve kapatılması istenen Guantanamo’da halen 41 tutuklu bulunmakta.
Evrensel İnsan Hakları Bildirisi’nin 5. maddesinde hiç kimsenin işkenceye, zorbaca, insanlık dışı, onur kırıcı cezalara ve işlemlere çarptırılamayacağı, 9. maddesinde hiç kimsenin keyfi olarak tutulamayacağı, alıkonamayacağı, ya da sürülemeyeceği, 11. maddesinde hiç kimsenin açık yargılama olmadan ve savunma hakkı tanınmadan suçlanamayacağı belirtilmiş bulunuyor.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi kişi özgürlüğü ve kişi güvenliğini düzenlemekte ve hukukun öngördüğü bir usule uyulmadıkça hiç kimsenin özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngörmekte. Aynı sözleşmenin 6. maddesi de adil yargılanma hakkının unsurlarını açıklamakta. Bu düzenlemeler karşısında Guantanamo’da yaşananlar utanç verici.
Uluslararası Af Örgütü Amerikalar Direktörü Erika Guevara Rosas, konu hakkında yaptığı açıklamada şu ifadelere yer veriyor: “Yıllar içinde Guantanamo, uluslararası ölçekte kabul gören adalet ve insan hakları standartlarını bütünüyle ihlal ederek herhangi bir suçlama veya yargılama olmaksızın işkence, örtülü iade ve süresiz gözaltı uygulamalarının sembolü haline geldi. Kapatılması hem zorunlu hem de son derece gecikmiş bir adımdır.”
Guantanamo’yu kapatmak, 2008’de ABD Başkanı seçilen Barack Obama’nın en önemli seçim vaatlerinden biriydi. Ancak Obama, Kongre’den çıkan engeller nedeniyle vaadini yerine getiremedi, ufak değişikliklerle kampın açık kalmasına karar verdi.
ABD Başkanı Donald Trump, 31 0cak 2018’de insan hakları ihlalleriyle uzun süredir tartışılan Guantanamo Körfezi'ndeki tutukevinin açık kalması için başkanlık kararnamesi imzaladığını açıkladı. ABD Kongresinde yaptığı ilk "Birliğin Durumu" konuşmasında da "Bugün bir sözümü daha tutuyorum. Bakan Mattis'e askeri alıkoyma politikamızı yeniden gözden geçirme ve Guantanamo Körfezi'ndeki tutukevini açık tutma talimatı veren bir başkanlık kararnamesi imzaladım" ifadelerini kullandı.
Trump, bu konudaki hukuk tanımazlığını 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası ‘terör zanlılarının’ kaçırılması, ‘kara delik’ denilen merkezlerde esir alınması ve sualtı işkencelerinden geçirilmesi programının kilit ismi olduğu belirtilen Gina Haspel’i CIA Direktörlüğü’ne aday göstererek ortaya koydu.
İktidar, Guantanamo’dan 22 yıl önceki 1980 askeri darbesi döneminin insan haklarına aykırı uygulamalarını tekrar ederek ve evrensel hukuka zehirli bir miras bırakan Guantanamo’yu referans göstererek barışı, adaleti, adil yargılanma hakkını ve hukuk güvenliğini sağlayamaz.
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025