Ümit KARDAŞ
“Cennetin duvarları ne kadar tahkim edilirse, cehennemin uçurumu da o kadar derinleşir.” - Giorgio Agamben
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın bedeninin Suudilerce Türkiye’de yok edilmesi barbarlığın zirvesi olacak nitelikte.
ABD yönetiminin silah satışı ve petro-dolarlar karşılığı bu vahşeti görmezden gelmeye çalışması, Suudilere silah satışı yapan AB’nin itici gücü Almanya’nın verdiği tepkinin yetersizliği ortada.
Türkiye’nin ahlak, hukuk ve insanlık değerleri çerçevesi içinde mi yoksa çıkar sağlama yönünde mi hareket edeceği belirsiz.
Thomas Bailey Aldrich, uygarlığı barbarlığın gizlendiği bir koyun postu olarak tanımlarken haklıydı. Uygarlığı temsil ettiklerini iddia edenler, kendi halkına barbarca davranan yönetimlerin vahşi uygulamalarına çıkarları gereği ses çıkarmıyor, onlarla suç ortaklığı yapıyor.
İskender esir korsana sorar: “Ne hakla denize tecavüz ediyorsun? Korsan cevap verir: “Ya sen ne hakla dünyaya tecavüz ediyorsun?”
Ho Şi Minh, Vietnam’ı sömürgeleştiren Fransa için yaptığı değerlendirmede “Fransa kardeşlik, eşitlik, özgürlük gibi demokratik değerlere çok önem verir ancak sömürgeler için yolculuğa çıktığı zaman bu değerleri hep unutur” demekte haklıydı.
Sahip olmak, güce tapınmak, açgözlülük, doğal kaynakları yağmalama ve emek istismarına dayalı bir dünya sisteminde barış, huzur ve mutluluk olmayacağı gibi sevgi de yerini nefret ve öfkeye bırakıyor.
İnsanın yarattığı sistem, gezegeni şiddet, ahlaki yozlaşma ve çevresel bozulma döngüsüne sokmuş bulunuyor. Adaletsiz, hukuksuz ve antidemokratik sistem sadece terör ve savaş üretiyor, silahlanmayı özendiriyor.
Dünyayı değiştirme istek ve çabalarıyla ‘ulus’ arasındaki gerilimli ilişkinin tartışılması devam ediyor. Ulus tarafından dayatılan düşünsel kategorilerin dışına çıkarak ona dışarıdan bakmamız nasıl mümkün olabilir?
Ulus-devletler bir taraftan silah teknolojilerini geliştirmeyle birlikte dünyanın değişebileceği, dünyanın daha iyi bir yer olabileceği düşüncesini de gündeme getirdiler. 1848 Devrimi bir ütopyayı gündeme getiriyordu. Sadece dünyayı yorumlamak değil onu değiştirmenin de zamanı gelmişti.
Değişimlerin araştırılmasında dönüşüm kavramı merkezde yer alıyordu. Ancak dünyayı değiştirmekten amaç herhangi bir değişim değildi. Amaç dünyayı daha adaletli, daha barışçı, eşitsizliği daha sınırlayıcı bir yer haline getirmekti. Ancak yaşananlar bu amaca ulaşmak için çabalayanları hayal kırıklığına uğrattı.
Avrupa devletlerinin sömürgeleştirme politikaları doğrultusunda gerçekleştirdikleri barbarca uygulamalar; milyonlarca insanın ölümüne ve felaketine yol açan iki Dünya Savaşı, Soğuk Savaş dönemi, Aşağı Sahra Afrika’sında yaşanan kıtlıklar, Ruanda Etnik Katliamı, Bangladeş 1975 Askeri Darbesi, Vietnam Savaşı ve ekonomik yıkım, Latin Amerika’da yaşanan krizler, Yugoslavya’nın dağılışı ve etnik temizlik, Afganistan’ın hem Rusya hem de ABD tarafından işgali.
Irak’ın işgali, İsrail’in Ortadoğu’da izlediği yıkım ve şiddete dayalı politikalar, Sabra ve Şattila Katliamları, Gazze katliamı, Suriye’deki iç savaş ve yarattığı sonuçlar. Bu tablo hayal kırıklıklarının sadece küçük bir bölümü. Beklentilerimiz ve gerçekleşen felaketler.
Geleceği belirsiz bir gezegende ulus bir güvenlik şemsiyesi, bir kaçış yeri olmuştu. Ancak bu herkes için geçerli değildi. Bazıları için ise ulus kendilerini dışarıda tutan, dışlayan erişilemez bir yer olmuştu.
Gelecek karşısında belirsiz, yetersiz ve tutarsız olan ulusa karşı dünyaya ilişkin bir gelecek tasavvuru da belirsizliğini koruyor ancak, bu karşılıklı belirsizlik gerilimi de şiddetlendiriyor.
Ulus, modernleşme ivmesi sonucu varlığını koruma zorunluluğuyla doğdu. Değişim gönüllü değil, zorunluydu. Modern dünyaya ayak uydurmak bürokrasisi, ordusu, bayrağı, para birimiyle bir ulus-devlet oluşturmayı gerektiriyordu.
Ancak ulusun modernleşmenin gereği olarak kendini yeniden üretmesi gerekiyordu. Oysa modernleşme geçmişten bağımsızlaşma demekti. Ulus-devletin değişim ile olan çelişkisi gerilimi artırıyor.
Bu durumda Antonis Liyakos’un sorduğu sorulara verilebilecek yanıtları tartışmak gerekiyor.
Uluslara ihtiyaç duyulmayacaksa küresel sistemde yaşam mücadelelerinin imkânları ne olacak?
Eğer bu yeni ortamda uluslar ABD, Avrupa Birliği, Çin, Japonya, Rusya, Hindistan ve Endonezya gibi büyük kıta devletleri karşısında güçsüz kalacaklarsa ne olacak?
Modernleşme ve ulus arasındaki ilişki mutlaklığını kaybederse ulusun ve milliyetçiliğin kaderi ne olacak?
Eğer ulus değişen bir dünyada hayatta kalmanın tek çözüm yolu olmazsa ne anlam kazanabilir? (Antonis Liakos- ‘Dünyayı Değiştirmek İsteyenler, Ulusu Nasıl Tasavvur Ettiler?’)
Savaştan ve yoksulluğun pençesinden kurtulmak için yerini, yurdunu terk edip sınır tellerini, denizleri aşıp, sığınacak liman ararken ölenler. Sığındıkları ülkede kaçak ve zor şartlarda yaşayan insanlar.
Dünyanın birçok bölgesinde umudun, göçün ve başka yerlere yerleşme çabasının oluşturduğu çaresizlik sahneleri yaşanıyor.
Üçüncü Dünya artık uzaklarda bir yerlerde olmaktan çıkmış, farklı kültürler, tarihler, dinler ve diller Birinci Dünya’nın kent ve kültürlerindeki yaşamların göbeğinde ortaya çıkmaya başlamış durumda. Artık merkezdeki insanların yaşamlarında, kültürlerinde dillerinde ve geleceklerinde önemli bir kopuş meydana geliyor.( Iain Chambers- Göç, Kültür, Kimlik )
Göçerlik ve sürgün moderniteyi ve ulusu temellerinden sarsıyor ve bu kavramların sorgulanmasına yol açıyor. Dünya üzerindeki insan göçleri kenti dönüşüme uğrattığı gibi ulus-devlet sınırlarını yapaylaştırıyor ve modernliğin açıklama kalıplarını da geçersiz kılıyor.
Tek kimlik kurgularının parçalandığı, dilin melezleştiği, farklı tarihlerin birbirine girdiği bu hareketli dünyayı modernitenin gözlüğünden ve ulus üzerinden anlamak olanaksız hale gelmiş durumda.
Bu nedenle Giorgio Agamben’in sorduğu sorular önemli. Vatandaş kavramı, ulus devleti belirleyen ülke, ulus ve nüfus arasındaki ilişkiyi tanımlamakta hâlâ yeterli midir?
Acaba devlet milliyetsizleştirilmeli, ulus da topraksızlaştırılmalı ve devletsizleştirilmeli mi?
Acaba vatandaşlar Avrupa’sı sembolik ve zihniyet olarak vatandaş olmayanlardan mı oluşmalı?
Agamben, Avrupa’nın birleşebilmesi için önce Avrupalıların göçebeleşmesi gerektiğini vurguluyor.
Bunun için Avrupalı kültürel üstünlük söylemine karşı çıkmak ve göçmen uluslar olarak kurulan ve ulusal anlatılarının merkezine göçmen ideolojisini koyan ülkelerin (Kanada, Avusturalya) deneyimlerinden yararlanmak gerekir.
ABD de göçmen ülke olarak kuruldu. Amerikan şairi Emma Lazarus (1883 ) Özgürlük Heykeli’nin altında yazılı sonesinde Amerika’ya ‘sürgünlerin anası’ der ve Avrupa’dan yoksulları, zulüm görenleri kendisine göndermesini ister. Oysa sürgünlerin anası bugün şiddetin anası hegemonik bir güç haline geldi.
İnsanları etkilemenin tek yolunun onlara rüşvet vermekten çıkarılması için, yeni bir sosyo-ekonomik yapıyla birlikte olmak üzerine, yenilenmiş bir insan zihniyetine ihtiyaç var.
Dışlanmışların küreselleşmesiyle yeni bir kozmopolitlik oluşturulması, önemli bir öneri.
Yeni kozmopolitliği oluşturabilmek ise göçmenleri ilgilendiren düzenlemelerin, göçmeye zorlayan koşulların, savaşların, sınırların, kıtlıkların, insan hakları siyasetinin, insan depolama kamplarının, yardımseverlik siyasetinin, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu gibi örgütlerin eleştirisiyle başlamalı.
Ulus ve devlet kavramını aşan yeni bir kozmopolitlik. Agamben, bizi dışlanmış gibi hissetmeye ve düşünmeye çağırıyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025