Ümit KARDAŞ
Türkiye’de sorun var olan hukukun kaybedilişi değil, hukukun üstünlüğünün güç karşısında hiçbir zaman sağlanamayışı, devletin hukuk içinde hareket etmeme alışkanlığıdır. Hukuk daima iktidar ve bürokrasi için ayak bağı olarak kabul edildi.
Adalet değerinin gerçekleştiricisi olan adil yargılanma hakkının unsurlarını oluşturan tabii hâkim, hâkim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri kağıt üzerinde kaldı. Devlet bırakın hukuk devleti olmayı bugün gelinen nokta da kanun devleti dahi değil.
Bu durum ülkenin hukukun askıya alındığı ve hukuksuzluğun kurmaca bir hukuk olarak dayatıldığı sürekli istisna halinde yaşatılmasının bir sonucu. Bu istisna halinin seçimle gelen sivil siyasetçiler eliyle devam ettirilmesi, güç ve çıkar siyaseti yapılması ise umut kırıcı.
Cezaevlerini arttırmakla övünen, tabii hâkim ilkesine aykırı olarak suçtan sonra özel mahkemeler kuran iktidar, medeniyet dışına çıktığının farkında değil. Devlet Osmanlı’dan tevarüs ettiği siyasi suç ve delil icat etme geleneğini sürdürmekte.
Yazarları, gazetecileri, akademisyenleri, iş adamlarını, bürokratları, yargıçları temel hak ve özgürlükler kapsamına giren fiilleri nedeniyle terör örgütü olduğu iddia edilen yapılanma ile aralarındaki bağlantıyı delillendirmeden, listeler üzerinden tutuklatıp, özel mahkemelerde yıllarca hüküm vermeden tutuklu olarak yargılatmak ve insan depoları haline getirilmiş cezaevlerinde tutmak hiç değişmeyen güç çatışmalarının bir sonucu.
Üstelik bu çatışmaların mağdurlarının çoğu çatışan güçlere inanan, illüzyona kapılmış, suç kastı taşımayan insanlar.
Özel mahkemeler uygulamasının yarattığı adaletsizlikleri giderilebilecek yüksek yargı organları da siyasi baskı altında işlevsiz durumdalar. Anayasa Mahkemesi hak ihlalleri konusunda yapılan başvuruları bekleterek mağduriyetler yaratmakla kalmayıp, birkaç istisna dışında başvuruları ret etmekte.
1950 yılında çok partili sisteme geçildiğinde kurulan Yüksek Seçim Kurulu da son kararlarıyla seçim hukukuyla birlikte kendini ilga etmiş durumda.
Öncelikle 7 asil ve 4 yedek üyeden oluşan YSK’nın müzakereleri ve oylamaları 11 üyeyle yapması tam anlamıyla usule aykırılık oluşturmakta ve verilen kararları hukuken sakatlamakta. Müzakere ve karar sürecinde yetki sahibi asil 7 üyedir. Yedek 4 üye ancak asillerin bu sürece katılamayacakları önemde mazeretlerinin belgelenmesi durumunda bu sürece katılıp, oy kullanabilirler.
Yine YSK, KHK ile kamudan hukuk denetimi yapılmamış ve mahkeme kararına dayanmayan ihraç kararlarına dayanarak, belediye başkanı seçilen insanların mazbatalarını iptal edip başkanlığı seçimde ikinci olanlara vererek bir hukuk skandalına sebebiyet vermiş durumda.
YSK’nın KHK ile ihraç edilen insanların aday başvurularını kabul edip daha sonra seçim sonuçlarını tanımaması söz konusu insanların tuzağa düşürülmesi anlamını taşır ve bu fiili durumu yaratanlar açısından suç oluşturur. Siyasi nitelikte olan bu kararlar iktidarın kayyım atamasına gerek bırakmayarak hukuk tarihine geçmiştir.
Önem gösteren ve sonuçları ağır olan karar ise İstanbul seçimlerinin iptaline ilişkin olup, oylamaya katılmaması gereken yedek 4 üyenin katılımıyla alınmıştır. Söz konusu karar bazı sandık kurullarının oluşumundaki usulsüzlüğün seçim sonuçlarına etkisi nedenine dayandırılmıştır. Kuşkusuz bu iki satırlık nedenin nasıl gerekçelendirileceği merak konusu.
Ancak YSK seçim takvimine göre itiraz süreleri geçtikten sonra bu listeleri kesinleştirmiştir. Listelerin kesinleşmesiyle bu listelerin tartışılması ve itiraz konusu yapılması imkanı kalmamıştır. Nitekim YSK’nın bu konudaki emsal ve içtihat oluşturan kararları da bu yöndedir. YSK’nın kendi takvimine göre belirlediği şekil ve usul kurallarına aykırı olarak de facto davranması kabul edilemez.
Yine aynı zarfa atılan pusulalardan üçünün geçerli, birinin geçersiz sayılmasının iptal gerekçesiyle çeliştiği açık. Hem bazı sandıkların usulsüz oluştuğu gerekçesiyle seçimi yenileyeceksiniz hem de bu gerekçeyi aynı zarfa atılan pusulalardan biri açısından kabul edip, diğerleri açısından sorun görmeyeceksiniz. Bir hukukçunun vicdani bir sorun oluşturan böyle bir çelişkiye ve mantıksızlığa bigane kalması kabul edilemez.
Bütün bu hukuksuzluklardan daha ürkütücü olanı bazı haber kaynaklarına göre 4 üyenin bu durumun hukuksuzluk ve adaletsizlik yaratacağına ilişkin görüşleri karşısında 7 üyenin müzakere sürecinde hiç söz almadan oy kullanmalarıdır. Eğer bu doğruysa müzakereye dayanması gereken karar süreci güven verici olmaktan çıkmış ve tartışılır hale gelmiş durumda.
Hukuk öncelikle adalete hizmet eden insani bir yaşam düzenidir. Bu nedenle düzensizliklerin, keyfi davranış ve uygulamaların, ölçüsüzlüklerin tersidir. O karışıklıkları, şiddeti ve medeni olmayan durumları dışlar. Bu nedenle şekil ve düzen hukukun içeriğinde bulunmakta.
Belirli bir usule göre konmuş normlar (kurallar), özenle düzenlenmiş bir hukuki prosedür (süreç) olmaksızın, devletin organları arasında yetkiler ölçülü ve kabul edilebilir bir şekilde dağıtılmaksızın, hukuki işlerde asgari bir şekil zorunluluğu kabul edilmeksizin bir hukuk düzeni kurulamaz. Şeklin önemli işlevi hukuk güvenliğine hizmet etmektir.
Kuşkusuz hâkimin nitelikli ve erdem sahibi olması çok önemlidir. Ancak bu nitelikler yürütme organı karşısında bağımsızlığı sağlamaya yetmez. Fransız filozof ve politikacılarından Royer Collard 1815’te Fransız Ulusal Meclisi'nde konu ile ilgili şunları söyler: "Bir toplumda adaletin iyi veya kötü dağıtılışına göre o toplum vardır veya değildir diyebiliyoruz. Bu durumda toplum için mahkeme kararlarının adaletli ve tarafsız olması kadar önemli bir şey olamaz. Toplum adına hakim atamak yetkisine sahip yürütme gücü, bir yurttaşı bu yüksek göreve çağırdığı zaman ona şöyle der.—'Yasanın organı, sen de yasa gibi duygusallıktan uzak ol. Çevrende kaynaşacak olan her türlü ihtirastan ruhun arınmış kalsın. Beni kuşatan ve kendilerinden tamamen kurtulmaktan güçlük çektiğim öğeler benden haksız buyruklar çıkmasına neden olurlarsa, bu emirlere uyma. Çekiciliğime diren, tehditlerime diren.
Mahkemedeki yerine çıktığın zaman kalbinin derinliklerinde ne bir korku ne bir ümit kalsın.' Yurttaş şöyle yanıt verir.—'Ben sadece bir insanım, siz benden insanlığın üstünde şeyler istiyorsunuz. Siz çok güçlüsünüz, ben ise çok zayıfım, bu eşit olmayan mücadelede yenilmem kaçınılmazdır. Bugün bana öğütlediğiniz direnişin yarın saiklerini tanımaz ve beni bu yüzden cezalandırırsınız. Eğer beni hem bencil arzularıma hem de size karşı korumazsanız her zaman kendimi aşamam. Beni korkudan ve ümitten uzak kılınız. Bana vermiş olduğunuz göreve ihanet etmedikçe mahkemedeki yerimden indirilmeyeceğime söz veriniz.' İktidar tereddüt eder. Ancak gerçek çıkarlarının nerede olduğunu deneyimle öğrenmiş, zorunlulukların artan gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalmıştır. Nihayet hâkime 'Azilden masun olacaksın' der."
Hâkim, siyasi ve ekonomik güç sahiplerinin yanında olduğunu, onların nüfuz ve otoritesinden etkilendiğini gösterir davranışlardan kesinlikle kaçınmak zorunda. Bu onun şahsında yargı organına duyulan güveni ciddi olarak sarsar. Hele bu hâkim yüksek bir yargı organının bir üyesi ise bu yaklaşım daha da önem kazanır.
“Birleşmiş Milletler Bangolare Yargı Etiği İlkeleri" de bu anlamda hâkimlere yönelik "meslek ahlakı standartlarını"oluşturmak niyetiyle tasarlanmış değer ve ilkelerden oluşmakta. Bangolare İlkeleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda kabul edildi. Bu metinde bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük, tutarlılık gibi değerler ilkeler halinde düzenlendi. Bu ilkeler HSYK tarafından 26.06.2006 tarih ve 315 sayılı karar ile benimsenerek, hâkim ve savcılara duyuruldu.
Bağımsızlık değeri metinde şu şekilde yer almakta: "Yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılanmanın temel garantisidir. Bundan dolayı hâkim, hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir.” Bu değerin hayata geçirilmesine ilişkin ilkelerden biri şöyle ifade edilmekte; "Hâkim, yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp, aynı zamanda öyle görünmelidir.”
Hâkimin gözü hatta kulağı kapalı olarak elindeki terazinin tam tartmasının en önemli koşulu tüm etkilere ama özellikle siyasi iktidara karşı korunmasıdır. Buna hâkimin tarafsızlığı ya da objektifliği denir. Bangolare İlkeleri içinde yer alan tarafsızlık değeri ise şöyle ifade edilmekte “Tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır. Bu prensip, sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir."
Bu değerin hayata geçirilmesine ilişkin ilkelerden bir diğeri de şöyle ifade edilmekte “Hâkim, mahkemede ve mahkeme dışında, yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu, hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır.”
Tarihte gücü ele geçirenler muhaliflerini ya da ötekileştirdiklerini hukuku çiğneyerek ezmişlerdir. Bu nedenle tabii hâkim, hâkim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri sahih bir demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının insanlık hak ve hukuk mücadelesinden süzülüp gelen vazgeçilmezleridir.
Bu değerler ve ilkeler adil ve dürüst yargılanma hakkı bakımından insanın insan olması nedeniyle muhatabı olması beklenen yargı sistemini betimlemekte. Bu ilkeleri hâkim ve savcılar ile hukukla ilgili meslek mensuplarının özümsemeleri gerekmekte.
Ancak bunun yanında söz konusu değer ve ilkelerin toplumun kültüründe yaygın bir şekilde yer etmesi de zorunlu. Bunun için insanların eğitim süreci içinde çocukluktan başlanarak bu değer ve ilkeleri içselleştirmeleri sağlanmalı.
Yazarlar
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025