Ümit KARDAŞ
Milliyetçi-Ulusalcı-İslamcı bir iktidar ittifakı, AKP eliyle ülkeyi meşru evrensel hukukun hatta yamalı bohçaya dönmüş Anayasa kurallarının dışında fiili (de facto) olarak yönetmekte.
Osmanlı’dan bu yana sorunların çözümünü güvenlik politikalarında görüp, şiddetle bastırarak halının altına süpürme pratiği kısa bir umut döneminden sonra bütün şiddetiyle geriye dönmüş durumda.
Bütün yetkileri iç bölgede yani merkezde toplayarak yereli merkezden sömürge tipi bir idari vesayet yapılanmasıyla yönetme geleneğinin bulunduğu bir ülkede katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi inşa etme imkânı olmadığı gibi rejimi otoriterlikten ve hukuk dışına çıkma alışkanlığından kurtarma imkânı da bulunmamakta.
Nitekim özellikle HDP’nin seçilmiş çok sayıda belediye başkanlıklarına “irade gaspı” yoluyla kayyım atamaları yapılması, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Adnan Selçuk Mızraklı gibi isimlerin siyasal suç isnat edilerek cezaevinde tutulmaları, HDP eş başkanlarının Anayasal hakları olan gösteri ve yürüyüşlerinin engellenmesi güvenlik politikalarının antidemokratik yollarla uygulandığını göstermekte.
Başta Ahmet Altan ve Osman Kavala olmak üzere gazeteci, yazar, iş adamı ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin suç ve delil icat edilerek, adil yargılanma hakları gözetilmeden uzun süre tutuklu bırakılması hâkim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesinin siyasi iktidarın Adalet Bakanı üzerinden kendisine bağladığı HSK eliyle yok edilmesi sonucunu doğurduğu açık.
Siyasi hayata, ifade özgürlüğüne ve özellikle medyaya yönelik yapılan meşru hukuk devletinde rastlanmayacak müdahaleler, hem hukuk yoluyla hem dikey yetki bölüşümüyle hem de kamusal müzakere (sivil toplum) aracılığıyla dengelenemeyen ve frenlenemeyen bir siyasi iktidarın nelere kalkabileceğini bize gösterdi.
Meşru yani evrensel hukuka dayanan bir yargı sisteminin herkes için ne kadar elzem olduğu anlaşılmış olmalı. Ne yazık ki siyasi iktidar güce dayalı kurmaca bir hukuku bize meşru bir hukukmuş gibi göstermeye çalışıyor.
Hukukçuların dahli olmadan devletin hukukun dışına çıkması ya da hâkimler olmadan göstermelik bir davayı yürütmesi kolay değildir. Bu nedenle mesleki etik ilkeleri savunma cesaretini göstermek önem kazanmakta. Hukukçuların gücün hukuki denetimini yapacağı yerde, onun siyasi istek ve ihtiraslarına uyması sonun başlangıcı demektir.
Yaşananlar hepimize meşru hukuk, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü demokrasi ve vicdan ekseninde her kesimle bir araya gelerek yeni bir inşaya başlamak görevi yüklüyor. Bu bağlamda meşruiyet, konsensüs ve kamusal müzakere kavramlarını irdelemekte yarar görüyorum.
Meşruiyet (legitimite), doğal hukuka uygun olmayı ifade eder. Bu nedenle meşruiyet, yetkili organlar tarafından konulmuş olan bir kanuna uygun olmayı belirten hukukilik (legalite) kavramından farklıdır.
Çünkü mevcut hukuk normları varlıklarının meşruluğunu evrensel esas ve ilkelere göre ispat etmekle yükümlüdürler. Dünyanın çeşitli yerlerindeki iktidarların neden olduğu insan hakları ihlallerini ve bu ihlallerin kaynağını oluşturan hukuk kurallarının meşruluğunu savunabilir miyiz?
Meşruluk siyasi alanda iktidarın sağlanması ve elde tutulması bakımından en önemli faktörlerden birini oluşturur. Bir siyasal sistemde yönetilenler, iktidarın meşruluğuna inandıkları ölçüde onun kararlarına kendiliklerinden uyma eğilimi gösterirler. Bu durumda iktidar zora başvurma gereği duymaksızın itaati sağlamış olur.
Aksi durumda, yani yönetilenler arasında iktidarın meşruluğuna olan inanç zayıfsa, onun kurallarına kendiliğinden uyma eğilimi de düşük olacak ve iktidar itaati sağlamak için güce, şiddete ve tehdide başvurma yoluna gidecektir. Demek ki devletin kullandığı kaba güç ve şiddet kullanma ile meşruluk arasında ters orantı bulunmakta.
Şiddet kullanma, devlet aygıtlarıyla baskı altına alma ve tehdit etme yöntemleri iktidarların güçlü olduğunu göstermez. Aksine rejimin ya da iktidarın meşruluk temelinin zayıf olması nedeniyle ayakta kalabilmek için çıplak güce dayanmak zorunluluğunda olduğunu gösterir. Bu nedenle meşruluğun yönetimi kolaylaştıran, onu etkili ve istikrarlı kılan bir unsur olduğu çok açık.
Siyasi iktidarın kanuniliği ile meşruluğu birbirinden faklıdır. Kanuni bir iktidardan kastedilen, mevcut anayasa ve hukuk kurallarına bağlı olarak seçimle ortaya çıkan meşru iktidardır. Ancak başlangıçta meşru olan bir iktidar daha sonra meşruiyetini kaybedebilir. Bu nedenle meşruiyet sorunu iktidarın kaynağıyla olduğu kadar iktidarın kullanılmasıyla ilgilidir.
Doğal hukuk anlayışına göre “hukuki olanla” , “meşru olan” arasındaki fark önemlidir. Fransız Littre Sözlüğü, bunu şöyle açıklamakta: ”Kanuna uygun olan hukukidir. Hakkaniyete uygun olan meşrudur.” Hukuki olan bir hükümet, doğal hukukun esas ve ilkelerini ihlal ettiği oranda meşru olmaktan çıkabilir. Bu durum Ortaçağ’da “tirani” olarak adlandırılmıştır.
Antik çağ filozofları hukuka dayalı bir cumhuriyette iyi çalışan bir kontrol ve denge sistemini öngörürken, tiranlık olarak adlandırdıkları; yönetimdeki gücün tek bir kişi ya da grupta toplanmasından, yöneticilerin hukukun üstünlüğü yerine kendi çıkarlarını düşünmesi yoluna gitmesinden korkuyorlardı. Platon, demagogların ifade özgürlüğünü istismar ederek iktidara geçip tiranlaşacaklarını öngörüyordu.
Nitekim ABD’de çıkan siyasi tartışmaların önemli bir kısmı kölelere ya da kadınlara uygulanan şiddet ve zorbalıkla ilgiliydi. Amerika’nın Minnesota eyaletinde polisin George Floyd isimli siyahi kişiyi öldürmesi olayının yarattığı tepkiler ve Trump’ın siyasi yaklaşımı bu korkunun halen geçerli olduğunu göstermekte.
Tarihte geleceğe yönelik beklentilere dayalı bir itaat, Nazi Almanya’sı örneğinde olduğu gibi siyasi trajedilere neden oldu. Otoriter rejime verilen gücün büyük kısmı özgür bir iradeyle verilmişti. SS’ler kitlesel katliamları herhangi bir emir almaya ihtiyaç duymadan, üstlerinin ne istediklerini tahmin ederek hatta onların düşündüklerinin ötesine geçerek gerçekleştirmişlerdi.
Amerikalı tarihçi Timothy Synder, bireylerin baskıcı bir hükümetin daha neler isteyebileceğine odaklandığını ve bunları daha talep edilmeden yerine getirdiğini, bu duruma uyum sağlayan yurttaşın iktidara neler yapabileceğini öğrettiğini belirtiyor.
20. yüzyılda Avrupa demokrasileri birer birer faşizme, Nazizme ve komünizme yenik düştüler. Söz konusu ideolojilerin uygulayıcıları mitsel söylemlerle kitleleri ikna etmişlerdi. Synder’in söylemiyle Avrupa tarihi bize toplumların parçalanabileceğini, demokrasilerin düşebileceğini, etik değerlerin kaybolabileceğini ve sıradan insanların kendilerini hiç hayal etmedikleri koşullarda bulabileceğini göstermekte.
Meşruiyet kavramının konsensüs ve kamusal müzakere alanıyla ilgisini bundan sonraki yazımda ele alacağım.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025