Ahmet TAŞGETİREN
Ben “100 yılın muhasebesi”ni yapıyorum.
Bazı arkadaşlar “1000 yılın muhasebesi”ni yapma eğilimindeler.
Yapılır mı, yapılır tabii ki, yapılmalı.
Niye yaparız bu muhasebeleri?
100 yıl önce bir yıkım - bir ayağa kalkış yaşadık, 1000 yıl önce bu toprakları vatan edindik, şimdi “Beka sorunu” diye bir mesele var gündemimizde.
100 yılda nereden nereye geldik, yıkılıştan sonraki yaralar tedavi edildi mi, 1000 yıl sonra içine girdiğimiz “Beka kaygısı” nasıl bir şey?
Bir dönemi anlatırken Mehmet Akif, “Donanma ordu yürürken muzafferen ileri – Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri” diyordu.
Sonra Ziya Paşa “Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm – Dolaştım mülkü İslâm’ı bütün viraneler gördüm” diyecekti.
Bu topraklar bir “Hesaplaşma alanı” mı?
Bu topraklardan öte, İslâm coğrafyası bir “Hesaplaşma alanı” mı?
Evet öyle.
Aslında bütün dünya bütün ülkeler için bir hesaplaşma alanına dönüşme potansiyeli taşır. Amerika, Rusya, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya sürekli derin bir hesaplaşma içinde değil mi? Bir bütüünlük arzetmemesine rağmen İslâm Dünyası, en azından potansiyel varlığı sebebiyle bir hesaplaşmanın zaman zaman öznesi veya nesnesi değil mi?
Bütün bu hesaplaşma zemininde 100 veya 1000 yılın muhasebesini yapmak, ayakta kalma, varsa ideallerimizi gerçekleştirme gücümüzü görebilmek içindir.
Bu da konjonktürel bir durum tespiti meselesi değildir. Çünkü bir ülkenin ayakta kalma gücü, yıllar içinde oluşan bir birikimle ilgilidir. Ne Milli Mücadele anlık bir silkinişi ifade eder ne 15 Temmuz.
Diyelim 100 yılın muhasebesini yaptık ve bir büyük devleti kaybetmenin getirdiği açığı kapatma noktasında nerede olduğumuzu görmeye yöneldik.
Ya da diyelim 1000 yılın muhasebesini yaptık ve İslam Dünyası olarak ne halde bulunduğumuzu görmeye yöneldik.
Eğer hala halkımızın önüne çıkıp “Biz bir kabile devleti değiliz” gibi, “Bir beka sorunumuz var” gibi cümleler kuruyorsak, özgüven adına ciddi sorunlar içindeyiz ve bunu halka taşımakta sorun görmüyoruz demektir.
Aslında devletler, zaafların – güçlü yanların muhasebesi anlamında bunu diyelim Milli Güvenlik Kurulu ya da devlet yönetiminin en steril mutfaklarında yaparlar, zaaf alanlarının giderilmesi, güçlü alanların daha da takviye edilmesi için de projeler geliştirirler.
Türkiye’nin bir süredir savunma sanayii alanında yaptığı şeyler tam da benim anlatmak istediğim şeye tekabül ediyorlar. İHA’nızı, SİHA’nızı geliştirirseniz, beka sorunundan bahsetmez, gider teröristin beyninde patlarsınız.
Osmanlı’yı tarihe tevdi ettiğimiz zamandan beri tedavi edemediğimiz bir eğitim meselemiz var. Ne diyordu Nurettin Topçu: Maarif Davamız. Osmanlı’dan devraldığımız bir sorunlu alan bu. Sorunun özü “İnsan sermayemiz”i değerlendiremiyor olmak. Birim insandaki özgül ağırlığı azami seviyeye yükseltmek. Ak Parti’nin tek başına iktidarının 16’ıncı yılında eğitim sorununa şöyle – böyle çare buluyor olma ümidiyle heyecanlanıyorsak, bu, yüz yıllardır çözemediğimiz bir sorunun acısını yaşadığımız içindir. Osmanlı bu işi erken çözseydi, beka sorunu yaşamazdı, İslâm dünyası bu işi çözebilmiş olsa özgül ağırlığı böylesine alt kümelerde olmazdı, ve Türkiye, eğitim sorununu çözebilseydi, bugün dünyanın sayılı insan sermayesine sahip ülkelerinden biri olurdu.
Toplam kalitemiz. Türkiye olarak, ve bizimle bir iribatı bulunduğunu düşünüyorsak -ben düşünüyorum- İslâm dünyası olarak.
Mehmet Akif, tüm bu konularda yüreği yangın bir insandı. Şöyle seslenmişti:
‘’Ey dipdiri meyyit ‘iki el bir baş içindir’
Davransana... eller de senin baş da senindir.
***
Bekayı hak tanıyan,say’i bir vazife bilir
Çalış, çalış ki beka sa’y olursa hak edilir
Sessiz sedasız, birim insanın içindeki potansiyeli keşfetmek ve onu kinetik enerjiye dönüştürmek.... 101’inci ya da 10001’inci yılda beka sorunu ile boğuşmak değil, insanlığa kazandıracağı değerlerle konuşulmak... Yeniden küresel bir iddiamız olacaksa bunun ispatı böyle olacak.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025