Elif ÇAKIR
Hamas’ın Tahran’da öldürülen siyasi büro şefi İsmail Haniye için “bizim topraklarımızda şehit oldu” diyerek intikam yeminleri yapan, İsrail’e beş gündür tehditler savuran İran dün resmi sosyal medya hesabından “Ebabil Ordusu intikam almaya geliyor, şehirleri terk edin” görselli paylaştı.
İran’ın Ebabil Ordusu, İsrail’in meşhur hava savunma sistemi Demir Kubbe’yi çaresiz bırakabilir, hatta İran iddialara göre Kudüs, Tel Aviv ve Hayfa’yı da hedef alabilirmiş!
Hadi inşallah, diyelim.
İran gerçekten bu kez gerçek anlamda İsrail’e saldırabilir mi?
Bu kez diyorum çünkü çok değil dört ay önce, 1 Nisan 2014 tarihinde ülkesinin Şam’daki konsolosluğunu vurarak iki Devrim Komutanı’nı öldüren İsrail için intikam yeminleri içen İran 2 Nisan günü İsrail’e misilleme yapacağını duyurmuştu.
Ve İran 2 Nisan tarihinden itibaren her gün “İsrail’e dünyayı dar edeceğiz” acıklamaları yapmış, bütün dünya kamuoyu diken üstünde İran’ın yapacağı misillemeye kilitlenmişti.
Ve Tahran nihayet 13 Nisan gecesi İsrail’e saldırı başlattığını duyurdu, harekatına “Gerçek Vaat” adını verdiğini, yüzlerce füzeyi ve İHA’yı İsrail’in üzerine saldığını açıkladı.
Daha füzeler İsrail hava sahasına ulaşmadan, İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri çıktı ve İsrail’e yaptıkları saldırının başarıyla tamamlandığını, güzel bir netice aldıklarını, devamına yönelik bir planlarının olmadığını açıklamıştı.
Böylece İran’ın “Gerçek Vaat” isimli misillemelerinin bir tiyatrodan ibaret olduğu daha İran’ın füzeleri Tel Aviv semalarına ulaşmadan ortaya çıkmıştı.
İki Devrim Komutanı öldürüldüğünde, konsolosluğu vurulduğunda esmesiyle, gürlemesiyle kalan İran şimdi Haniye için mi İsrail’e misilleme yapacak?
13 Nisan gecesi “Gerçek Vaat” operasyonunda ne olduysa “Ebabil Ordusu”yla da aynı tiyatro yaşanır, bu kez de Ebabil Ordusu şovu izler bütün dünya, daha ötesi olmaz.
Tehditler havada uçuşur, uçuşur sonra ortalık durulur.
İran’ın durumu böyle.
Peki ya bizim ülkemizin durumu İran’dan farklı olur muydu?
Hamas lideri Haniye İran’da değil de bizim ülkemizde öldürülmüş olsaydı Türkiye ne yapardı, ne yapabilirdi?
Eğer ses kayıtları doğruysa, Haniye’yi öldüren İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet’in başkanı Ronen Bar sızan ses kaydında “Kabine bize görev verdi. Bunu başarmaya kararlıyız. Nerede olurlarsa olsunlar, ister Gazze’de, ister Katar’da, ister Türkiye’de, ister Lübnan’da… İsterse yıllarca sürsün. Bunu başarmaya kararlıyız” diyor.
Spekülasyon yapıyorum diyelim ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun “Hamas lideri İsmail Haniye’yi TBMM’de konuşma yapması için Türkiye davet edelim” talebini kabul etmiş olsaydı ve Haniye’de Türkiye’ye gelmiş olsaydı. Ve Haniye bizim ülkemizdeyken İsrail istihbaratının suikastına uğramış olsaydı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapardı?
Spekülasyonu devam ettiriyorum…
Biliyorsunuz İsrail Haniye’ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek, İsrail’e de gireriz, benzerlerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir sebep yok” meydanı okuduktan 48 saat sonra suikast düzenledi.
İsrail’in Haniye’ye suikastının zamanlaması epeyce manidar oldu elbette.
Tabii ki Erdoğan “İsrail’e gireriz” dedikten sonra Türkiye’nin bu adımları atabilmesi için güçlü olması gerektiğini de söylüyor konuşmasının devamında.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “İsrail’e gireriz” meydanı okuduktan iki gün sonra Haniye öldürüldü ama Türkiye’nin yapabileceği hiçbir şey yok.
İsrail’e girelim, hadi ne duruyoruz çığırtkanlığı yapmıyorum.
Söylemeye çalıştığım şey şu.
***
İsrail 10 aydır bütün dünyanın gözünün içine baka baka Gazze’de soykırım yapıyor, ülkemizin Gazze konusunda hassasiyetini tartışmak abesle iştigal olur. Ama bütün bunlara rağmen ağız dolusu İsrail’i lanetlerken avuç dolusu da ticaret yaptı AK Parti yönetimindeki Türkiye. Bir yandan Gazze hamaseti, Gazze popülizmi yaptı diğer yandan İsrail’le ticaretini devam ettirdi.
Ki hala İsrail’e petrol sevkiyatını da devam ettiriyor.
İsrail’in yaptığı vahşeti, soykırımı Lahey’e taşıyan, İsrail’i Uluslarası Adalet Divanı’na şikayet eden, soykırım davası açılması için dilekçeyi veren bir İslam ülkesi değil, Güney Afrika oldu.
Nikaragua, Kolombiya ve İspanya gibi batı ülkeleri davaya müdahil oldu ama 10 aydır İsrail’i en ağır şekilde lanetleyen, suçlayan, en ağır sözleri kullanan AK Parti yönetimindeki Türkiye Mayıs ayında “davaya müdahil olacağız” vaadinde bulunmasına rağmen hala davaya müdahil olmadı.
Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Güney Afrika Cumhuriyeti’nin açtığı davaya lojistik destek “sağlıyoruz” dediği, gönderdiklerini söyledikleri “belgelerin” ne olduğu bilinmiyor bile.
Yaşlısıyla, genciyle, bebeğiyle, kadınıyla 45 bin Gazze’li hayatını kaybetti. İnsanlar ölüyor ve bu gerçek.
Gazze’li insanlar en vahşi şekilde hayatlarını kaybederlerken en azından Gazze üzerinden hamaset ve popülizm yapılmasın.
İktidar hangi konuda hamaset yapıyorsa yapsın ama Gazze hamaseti yapmasın. Artık buna bir dur desinler.
Türkiye İsrail’in barbarlığına karşı çıksın, kınasın, lanetlesin ama yapabileceklerinin dışında bir şey söylemesin.
“İsrail’e gireriz” hodri meydanı çeken Türkiye’nin, Gazze’lilerin İsrail’in yaptığı soykırımı duyurdukları en önemli iletişim aracının Instagram olduğu gerçeği gerçeği ortadayken, hatta Haniye ailesi bile dünyaya buradan seslenirken “Haniye için” Instagram’ı kapattığını söylemesi gerçekten trajikomik.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
18.06.2025
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025