Elif ÇAKIR
Mevzu malum; Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçildiğinde Türkiye dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasına girecek, ekonomisi uçacak, kişi başına milli gelir 25 bin dolar olacak, işsizlik sıfırlanacaktı. Bürokrasi seçilmiş iktidarın ayağına pranga olamayacak, seçilmiş ve sorumlu cumhurbaşkanı ülkenin faydasına olan kararları hızlı hızlı alacaktı. Parlamenter sistemde olduğu gibi iktidar bir karar almak istediğinde kurbağanın gözü patlamayacaktı. Vesaire… Vesaire…
Liste uzun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin faydaları saymakla bitmiyordu.
Netice malum; ülkenin geldiği nokta ortada… Devletin bütçesi açılmadı, resmen patladı, dip diye bir şey kalmadı. Bütçe açığını kapatmak isteyen iktidar bütçenin üstünden koyduğu kaynak ya direk altından çıkıyor ya da buhar olup havaya uçuyor.
AK Parti iktidarı büyük bir çaresizliğin içerisinde bütçe açığını kapatmak, enflasyondan kaynaklanan aşınmayı telafi etmek için “3 oradan 5 buradan” ince hesapları yaparak çıkış yolları arıyor.
***
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağla Gelir İdaresi Başkanlığı Haziran ayında TBMM’ye gelmesi planlanan “yeni vergi paketine” 150 TL olan yurt dışı harcının 3 bin TL’ye yükseltilmesi teklifini önermişti.
Gelir İdaresi Başkanlığı önerilerinin “etki analizi” bölümünde “2023 yılında 8 milyon 743 bin 750 kişinin yurt dışına harç ödeyerek çıkış yaptığını, 2024 yılında da aynı sayıda kişinin yurt dışına çıkacağı fiyatın 3 bin lira olması varsayımı ile bütçeye 6 aylık gelir etkisinin 12,5 milyar TL olacağı hesaplanmıştır” diyordu.
Kamuoyunun sert tepkisiyle karşılaşınca iktidar bu kez 1500 lirayı denedi yine kamuoyunun tepkisini görünce iktidar öneri tekliflerini 150 TL’den 500 TL’ye yükseltilmesi olarak düzelttiklerini açıkladı.
AK Parti iktidarının en son cin fikir buluşu “limiti 100 bin liranın üzerinde olan kredi kartlarına 750 liralık ek vergi” oldu. Elektrik, su, doğalgaz, köprü, otoyol ücretlerindeki fahiş fiyat artışlarını “zam” değil “güncelleme” olarak açıklayan iktidar bu yeni salmaya vergi kalemi diyemeyeceği için bu sefer de “katkı payı” gibi bir şey uydurdular. İktidar bu “katkı payının” başka bir yere değil “Savunma Sanayii Fonu”na aktarılacağını açıkladı.
Çünkü iktidara göre Türkiye İsrail’in tehdidi altında, İsrail her an Türkiye’ye saldırabilir…
Ülkemizin İsrail’in tehdidi altında olduğunu bizzat ülkemizin Cumhurbaşkanı açıklıyor: “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetimin Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Biz de vatanımız, milletimiz, bağımsızlığımız için bu devlet terörüne elimizdeki her imkanla karşı duracağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şu soruyu sormak hakkımız:
Çok değil daha iki ay önce Türkiye, Karabağ’a ve Libya’ya girdiği gibi İsrail’e de giriyordu. Hani İsrail’e biz giriyorduk, İsrail Türkiye’nin hedefindeydi.
İki ayda ne değişti de hedef alan ülkeyken, hedef alınan, tehdit altında olan ülke olduk.
***
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı elindeki bilgilerle konuşur. Ekonomisi derin kriz yaşayan, yabancı yatırımcının gelmekte nazlandığı bir ülkenin Cumhurbaşkanı ülkesinin tehdit altında olduğunu söylüyorsa durum gerçekten vahim demektir. Çünkü gelmek için kılı kırk yaran yabancı yatırımcı tehdit altında olan bir ülkeye hiç gelmez. Yatırım sayfasını hepten kapatır değil mi?
İktidara “hani Türkiye büyük, güçlü devletti”. Büyük ve güçlü devletin Savunma Sanayisi en ufak bir tehdit durumunda vatandaşının fonuna ihtiyaç duyar mı, sorusunu bir kenara bırakalım.
Ülkemiz gerçekten tehdit altındaysa, bir savaşa hazırlanacaksa, devlet Savunma Sanayii’ne katkı payını neden sadece “Limiti 100 bin liranın üzerinde olan kredi kartı” sahiplerinden almak istedi?
Nitekim kamuoyunda tepkiler oluşunca, yurt dışı harç pulunda olduğu gibi iktidar “kredi kartı limitinde vergide” de geri adım attı. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler “Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na 750 lira katkı payı alınmasını da içeren teklifle ilgili TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerin” sonlandırıldığını duyurdu.
Mevzunun İsrail tehdidiyle, Savunma Sanayiine katkı payıyla alakası yoktu. Başta yazdığım gibi iktidar bütçe açığını kapatmak, enflasyondan kaynaklanan aşınmaları telafi etmek için yollar arıyor.
Bir cin fikirli çıkmıştır, limiti 100 bin liranın üzerinde kredi kartı sahibi olan şu kadar vatandaş vardır, 750 lira toplansa bütçeye etkisi şu kadar milyar lira olur hesabı yapmıştır. Ortaya çıkan rakam bir hayli iştah kabartmıştır.
Anayasaya göre devlet vatandaşının gelirlerinden ve iktisadi varlıklarından vergi alabilir, bunun dışında vatandaşına hiçbir mali yük yükleyemez. Hele “kredi”den, vatandaşın olası borçlanmasından vergi alamaz. Ama iktidar “katılım payı” adı altında vatandaşın kredi kartındaki harcama limitine, -üstelik ufacık bir itiraz sesi çıkarması durumunda vatanseverliğinin sorgulanması tehdidiyle- Savunma Sanayii Fonu meşrulaştırmasıyla yeni vergi yükleme çalıştı.
Dünyanın hiçbir yerinde vatandaşının bankasına borçlanma limiti üzerinden vergi alan bir devlet yok. Olamaz da.
Anayasaya göre devlet sadece vatandaşlarının gelirlerinden ve iktisadi varlıklarından vergi alabilir, hukuken böyle. Bunu yazınca yine geliyoruz iktidarın anayasa ve hukuk anlayışına.
Yine geliyoruz aynı çıkmaza. Bu iktidar bir türlü hukuku, anayasal devlet kavramını içine sindiremiyor. “Yaptım oldu” diyor olmuyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025