Elif ÇAKIR
Cumhuriyetçilerin sekiz yıllık aradan sonra Temsilciler Meclisi’ndeki üstünlüklerini Demokratlara kaptırmalarıyla sonuçlanan ara seçimler, gerçekten de Trump’ın söylediği gibi “muazzam bir başarı” sayılır mı?
Madalyonun bir yüzüne göre elbette “muazzam bir başarı” sayılır.
Trump’ın göreve başladığı 20 Ocak 2017 tarihinden bugüne yaptıkları ortada. Daha Beyaz Saray’a adımını atar atmaz siyahilere, Müslümanlara, mültecilere, sonrasında bütün dünyaya açtığı savaşın, müttefik ülkelere yaptığı tehditlerin, hukuk tanımazlığının, saldırgan üslubunun, ülkesine zarar veren skandal açıklamalarının, antidemokratik uygulamalarının sandığa yansıyan dramatik bir bedeli olmadı.
Bilakis Trump girdiği ara seçimlerden partisinin Senato’daki sandalye sayısını artırarak çıktı.
Fakat ABD’de gerçekleşen ara seçimlerde başka “muazzam” bir şey oldu.
Trump’ı “muazzam bir şekilde mutsuz” edecek bir şey oldu.
Trump’ın sevmediği, Trump’ı çıldırtacak bütün özellikleri taşıyan iki isim Temsilciler Meclisi’ne girdi.
Siyahi...
Müslüman...
Mülteci...
Demokrat...
Dahası, Trump’ın karakter sahibi güçlü kadınlardan da nefret ettiğini sayarsak, aynı zamanda kadın olan iki isim: Michigan eyaletinden seçimlere giren Filistin asıllı Rashida ve Minnesota eyaletinden Temsilciler Meclisi’ne giren Somali’li İlhan Omar.
“Seçime, seçilmem tarihi bir olay olur diye girmedim. Adaletsizlikler için, Müslüman kimliklerini ve buraya ait olup olmadıklarını sorgulayan oğullarım için girdim. Amacım; inancımla Kongrede caka satmak değil, Müslüman ülkelerin vatandaşlarını etkileyen tartışmalı seyahat yasağı gibi antidemokratik politikalarla mücadele edeceğim” diyen Rashida Tlaib’e...
Ve “Bu zafer, o mülteci kampındaki 8 yaşındaki çocuğun. Bu zafer, rüyalarının sınırı olduğu söylenen her insan için. Temsiliyetçi demokrasinin ne olduğunu gösterebilmek için ABD Kongresinde olacağım. Dedem bana bir haksızlık görürsen, onunla savaş. Yeise ve karamsarlığa teslim olma, dedi” diyen İlhan Omar’a bakınca.
Öyle görünüyor ki...
İki kadın da ABD Kongresi’nin vitrini olmayacak, mağduriyet siyaseti, hamaset, popülizm yapmayacak, geleceğe umutla bakabilmek için, yanlışı düzeltmek için kollarını sıvayıp çalışacaklar, yani önlerine bakacaklar.
İki hemcinsimi de buradan saygıyla selamlamak isterim.
***
36 yaşında ve üç çocuk annesi olan İlhan Omar’ın başarılı ve bir o kadar da kayda değer bir hikayesi var.
İlhan Omar, sekiz yaşındayken Somali’deki iç savaştan dolayı dört yıl Kenya’daki mülteci kampında kalmış. ABD’ye geldiğinde henüz 12 yaşında olan Omar, İngilizce’de sadece iki kelime biliyormuş: “Hello” ve “Shut up”.
İngilizce’yi üç yılda televizyon izleyerek öğrenmiş.
Annesini küçük yaşta kaybeden Omar’ı büyükbabası büyükannesi ve babası yetiştirmiş.
Seçim kampanyası döneminde ABD basınına verdiği röportajlarda Omar’a sıklıkla “Politikaya girmek için ilham kaynağınız nedir, kimdir” sorusu yöneltilmiş. Her seferinde “Büyükbabam” cevabı veren Omar, “14 yaşındayken dedeme tercümanlık yapardım ve dedemin katıldığı politik toplantılara onunla birlikte giderdim” diye devam ediyor.
On sekiz yaşında ABD vatandaşı olan İlhan Omar, toplumdaki eşitsizliğin, adaletsizliğin farkına çocuk yaşında varmış. Şöyle anlatıyor:
“Somali’de doğduğum ev büyük bir pazarın yanındaydı. Evimizin önünde dilenciler ya da yiyecek arayanlar olurdu. Büyükbabam ve büyükannem daima onları bizimle yemek yemeğe davet eder, giderlerken evden yiyecekler verirdi. Paylaşma duygusunu çocukluğumda kazandım. Toplumsal eşitsizliğin farkında olarak büyüdüm. Somali’de klan yapıları var. Annemin ailesi etnik olarak Somali’li değil, annemle “öteki” olmanın ne anlama geldiği hakkında sık sık konuşurduk.”
“İnsanların kendilerini özgürce ifade edememelerinin ne anlama geldiğini biliyordum. Babam ve Büyükbabam için ABD’ye gelmek, demokrasi altında yaşamak, özgürlüklere sahip olmak demekti. Bu ideallerin gerçek olması için, ülkemizin sahiplenilmesi gereken mirasının böyle olmasını sağlamak istiyorum.”
“Şimdi benim gibi Müslüman olmanın anlamını ve bugün Batı toplumlarında var olabilmenin anlamını konuşan insanlar var. Sanırım bu konuşmalar, ülkedeki Müslüman inancına sahip gençlerin kendilerini nasıl gördüklerini ve ortaya çıkacak sorunlara karşı direnmek için nasıl bir özsaygıyı geliştireceklerini de etkileyecektir.”
“Donald Trump’ın Amerikası yabancı düşmanı, İslamofik, ırkçı. Bu ailelerimizin geleceğimizi düşlediği bir Amerika değil. Bu, Donald Trump’ın büyükbabasının dahi gelmeyi, yaşamayı düşlediği bir Amerika değil. Ve bu bizim kurucu babalarımızın düşündüğü Amerika hiç değil.”
“Parti başkanımızı benimle bir gün geçirmesi için davet ettim. Göçmenlerin ne olduğunu, neyi önemsediğimizi görmesini istedim. Göçmen olmakla alakalı yanlış bir anlaşılma var. Gerçek şu ki, bizler de sadece herkes gibiyiz. Aynı hayallere ve isteklere sahibiz. Onlar için herkesin çalıştığı kadar sıkı çalışıyoruz. Başkanımızın bizi diğer Amerikalıları gördükleri gibi görmelerini istedim.”
***
2012 yılında, Kari Dziadzic’in seçim kampanyasının müdürlüğü ile adım attığı politika yolunda bugün 20 yıldır yaşadığı Minesota’dan ABD Kongresi’ne ‘yasa koyucu’ olarak girmiş durumda.
Omar, hele de Trump’in yönettiği ABD’de normal bir politikacı muamelesi görmemiş. Pekçok İslamofik saldırıyla karşı karşıya kalmış.
İlhan Omar, politika yarışına girdiği andan itibaren kadın olmanın “ayrıcalığını” yaşayarak her türlü bel altı saldırılarla karşı karşıya gelmiş.
Minnesota’da seçim yarışını kazanacağına kesin gözüyle bakıldığı andan itibaren, evliliği sorgulanmış. Evlilik sahtekarlığı yaptığı haberleri dolaşıma sokulmuş.
Omar’ın itibarına yönelik yapılan gayriahlaki saldırılara bakınca, 2016 yılında, Washington’da bir taksi şoförü tarafından tacize uğraması, taksicinin kendisini IŞID’li olmakla itham etmesi ve başörtüsünü çıkartmakla tehdit etmesi Omar’ın yaşadığı en hafif saldırı gibi duruyor.
Öyle görünüyor ki, İlhan Omar’a dair daha çok konuşacağız.
Benim ise yazının sonuna bıraktığım bir şey var.
İlhan Omar sosyal medya hesabından, kendisine sorulan bir soruyu ve kendisinin verdiği cevabı paylaşmış.
Omar kendisine sorulan “Hayalinizde ne olmak vardı?” diye sorusuna şu cevabı vermiş:
“Spice Girl”.
Ne kadar doğal, ne kadar samimi değil mi?
Ama o şimdi bir “Yasa Koyucu”. Omar, Temsilciler Meclisi’nde Trump’ın antidemokratik politikalarıyla mücadele edecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024