Elif ÇAKIR
Bir hikâyenin nasıl başladığı kadar nasıl ilerlediği önemlidir ancak asıl önemli olan hikâyenin nasıl nihayetlendiğidir. Çünkü bir hikâye daha çok sonuyla hatırlanır.
Erdemliler Hareketi olarak yola çıkan AK Parti’nin hikayesi güzel başlamıştı, fakat yaşananlara bakınca finalinin iyi olmayacağı da ortada. Çünkü akıl AK Parti’yi terk etmiş durumda. Bir beden düşünün. Yakalandığı her hastalıktan kurtulma, iyileşme şansı vardır. Çünkü tedavi olanakları vardır. Beden kaybettiği sağlığına yeniden kavuşabilir. Bedeni terk eden sağlık doğru tedavinin sonucunda bedene yeniden girer. Ancak tedavisi mümkün olmayan bir tek hastalık vardır. Aklın başı terk etmesi. Akıl başı terk ettiğinde bir daha geriye dönmez.
Dolayısıyla şunu söylemek mümkün, AK Parti kendine çeki düzen verme, toparlanma, aklını başına alma imkanı sunacak kapıların tamamını kapatmış durumda.
AK Parti aklını yitirmemiş olsaydı yaptıklarının ne anlama geldiğinin muhasebesini yapabilirdi.
Aklı başında olsaydı, yaşanan hukuksuzlukların, özgürlük alanlarının daralmasının, adaletsizliklerin şiddetini, ağırlığını anlatmak için kendi tabanının “28 Şubattan beter” mukayesesi yapmasından rahatsız olurdu.
Bugün yaşananların ağırlığı maalesef “Tek parti” dönemiyle “28 Şubat” dönemiyle mukayese ediliyor.
Adalet, hukuk, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler gibi alanlarda “o kadarı da olmaz” denilen, insani, İslami, vicdani olmayan ne varsa maalesef bir bir yapılıyor.
Geçenlerde “AK Parti 2001 yılında kurulurken birisi kehanette bulunup ‘Bu parti iktidara gelecek, uzun yıllar iktidarda kalacak, hatta öyle güçlenecek ki hiçbir siyasi partiye nasip olmayan bir iktidar gücüne kavuşacak, sonra bu partinin kurucuları arasında yer alan, birikimleriyle, yetenekleriyle bu partiye güç ve itibar katan AK Parti’yi AK Parti yapacak olan bu isimler Erdoğan tarafından yolsuzlukla, dolandırıcılıkla itham edilecekler” deseydi “kim inanırdı” diye bir yazı kaleme almıştım.
Devam edelim, yine birisi kehanette bulunup “AK Parti adaletsizlikte, hukuksuzlukta, antidemokratik uygulamalarda 28 Şubatçılarla yarışacak, CHP statükodan uzaklaşacak AK Parti statükoya öyle sarılacak ki tarih böylesi bir statükoculuk görmeyecek” deseydi…
Birisi kehanette bulunup “Gün gelecek Erdoğan, iktidar koltuğunu tehdit etme ihtimalini gördüğü kim varsa hiçbir şey dinlemeden ezip geçecek” deseydi…
İnanır mıydık?
Ama oluyor işte. Tuz kokar mı, yaşananlar tuzu bile kokutuyor.
Bilim ve Sanat Vakfı’na el konulması, bir vakfın siyasi rekabete kurban edilmesi tuzun kokmasından başka bir şey değildir.
Önce Şehir Üniversitesi’ne el konuldu. İktidar 7 bin öğrencinin başının üstüne bir balyoz gibi Halk Bankası’nı indirdi. Üniversite çalışanları evlerine ekmek götüremeyecek duruma getirdi. Nefes alacak alan bırakmadı. O üniversitede okuyanlar AK Partili siyasetçilerin çocuklarıydı, torunlarıydı. O üniversitenin yönetiminde olanlar Erdoğan’ın yol arkadaşlarıydı. O üniversitede görev yapan akademisyenlerin bir çoğu AK Parti’ye, Erdoğan’a dost isimlerdi.
Ama Şehir Üniversitesi’ne el konulurken kirpikleri dahi oynamadı.
Şehir Üniversitesi’ne neden el konulduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek.
Ahmet Davutoğlu’nun yeni bir siyasi yol hazırlığında olmasıydı. Ahmet Davutoğlu Gelecek Parti’sini kurmaktan vazgeçseydi Şehir Üniversitesi’ne el konulmazdı. Gelecek Partisi’ni kurmamış olsaydı Bilim ve Sanat Vakfı’na el konulmazdı.
28 Şubat’ın zulmünden kaçanların sığındığı bir yerdi Bilim ve Sanat Vakfı. 18 yıllık AK Parti iktidarında siyaset yapmış, bürokraside bir yerlere gelmiş, bakanlık yapmış, cumhurbaşkanlığı danışmanlığına gelmiş pek çok ismin çocukları Şehir Üniversitesi’nde eğitim görmüş ve hâlâ görüyorken, kendilerinin üzerlerinde Bilim ve Sanat Vakfı’nın ciddi emeği olduğu muhakkak. Yani kurulan “Bilim ve Sanat Vakfı kırk satırla mı doğransın, kırk katırla mı idam edilsin” karar masasında bu insanlar vardı, başkaları değil.
O yüzden dün sosyal medyada muazzam çelişkiyi ortaya koyan “AK Parti’ye oy vermezseniz CHP iktidara gelir, CHP iktidara gelirse derneklerinizi, vakıflarınızı, okullarınızı kapatır” paylaşım bir hayli ilgi gördü.
Bilim ve Sanat Vakfı’na kayyum atayan başka bir iktidar olsaydı Beyazıt meydanlarını dolduracak, protesto mitinglerinin en ön sırasında yer alacak isimler bugün Bilim ve Sanat Vakfın’a kayyum atanmasının ne kadar kanuni, ne kadar yasalara uygun olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Tüm geçmiş zamanların antidemokratik uygulamalarını yapan muktedirlerin yaptıkları gibi “kanuna, yasaya, mevzuata” uygunluktan bahsediyorlar. Yitirdikleri utanma duygusu eşliğinde “YÖK Kanunu’nun ek 11. Maddesi”ni hatırlatıyorlar! Evet YÖK Kanunu’nun ek maddesi, yani 15 Temmuz darbesinden sonra YÖK mevzuatına iliştirilen madde.
Soru şu: Bu dönemde yaptıkları adaletsizliklere, hukuksuzluklara sadece AK Parti mi bir sınavdan geçiyor? “Haksızlık karşısında susan bizden değildir” hadisini referans kabul eden, Kuran’ı Kerim’deki adalet, hak, hukuk ayetine iman eden dindar muhafazakâr isimlerden oluşan sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler, dini cemaatler, dini kanaat önderleri, dindar muhafazakâr kesimde eş zamanlı olarak bu sınavdan geçmiyor mu? Bu sınavın kaybedeni sadece AK Parti iktidarı mı? Ahlaki ve vicdanı üstünlüğünü yitiren sadece AK Parti mi?
18 yıllık AK Parti iktidarı şu gerçeği bir kez daha ortaya koydu: Kim olursa olsun güç bozuyor, mutlak güç daha çok bozuyormuş.
Not: Ben bu yazıyı bitirdikten sonra bir güzel gelişme olduğunu öğrendim. İslami camiaya yakın ihh, Özgür-Der ile beş vakıf ve dernek BİSAV’a destek veren, kayyum atamasına ise tepki gösteren ortak bil bildiri yayınladılar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024