Elif ÇAKIR
Afganistan’ın başkenti Kabil’deki Hamid Karzai havaalanına yığılan, havalanmak üzere olan uçakların kanatlarına tutunmaya çalışan o insanlar, bebeklerini dikenli teller üzerinden yabancı ülkelerin askerlerine teslim eden o kadınlar, evlerini ocaklarını, yurtlarını gerilerinde bırakarak bir an önce ülkeden çıkabilmenin yollarını arayan Afganlılar… Bu mazlum insanlar Taliban yönetimi altında yaşamak istemedikleri için değil, Taliban’dan korktukları için de değil, ekonomik nedenlerle ülkelerini terk ediyorlarmış!
Oluşan o kaos görüntülerinin nedeni korku değil ekonomikmiş!
Sky News’e konuşan Taliban sözcüsü Süheyl Şahin şöyle demiş:
“Batı ülkelerinde ikamet etmek istiyorlar. Bu bir tür ekonomik göçtür, çünkü Afganistan yoksul bir ülke. Halkın yüzde 70’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Herkes müreffeh bir yaşam için Batı ülkelerine yerleşmek istiyor. Bunun korkmakla bir ilgisi yok.” (23 Ağustos 2021, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/talibana-gore-afganlar-ekonomik-nedenlerle-ulkeden-ayrilmak-istiyor/2343493 )
***
Afganistan’ın yoksul bir ülke olduğu doğru, halkın yüzde 70’nin yoksulluk sınırında yaşadığı da doğru.
Ama bu yoksulluk yeni değil ki? Neden Taliban ülkeyi ele geçirince kaçmak istiyorlar, açık değil mi?
Afganlılar karınlarını doyurmak, sofralarını çeşitlendirmek için değil canlarını kurtarmak, hayatta kalabilmek, kırbaç altında yaşamamak için kaçıyorlar. Yerleşmeyi, gitmeyi istemek bir tercihtir, Afganlılar ülkelerinden gitmiyorlar, korktukları için kaçıyorlar.
20 yıl önce yaşadıkları kabusu, dehşeti bir daha yaşamak istemiyorlar, Taliban’ın yönetimi altında yaşamaktansa düşeceklerini, yere çakılacaklarını bile bile uçakların kanatlarına yapışıyorlar.
Taliban’ın ılımlı mesajlarının bir karşılığı yok, çünkü Taliban’ın ülkede bir istibdat rejimi kuracağını, Taliban’ın itidalli açıklamalarının altındaki tiranlığı biliyorlar.
Tiranlık yani istibdat.
Afganlılar Taliban’ı tanıyorlar.
Taliban’ın açıklamalarını “ılımlı, itidalli” bulduklarını söyleyen “ılımlı olmaları için çaba sarf etmeliyiz” iyimserliği içinde olan dünya liderlerine “Taliban’ın bu tutumu yanıltmasın, tarih tekrar tekerrür ediyor. Hiç kimse Taliban’ın bu kez daha barışçıl olacağına ve kadınlara zulmetmeyeceğine inanmasın” uyarılarında bulunuyorlar. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58250917)
***
Bir halk yönetenlerden ya da yönetecek olanlardan korkuyorsa o ülkede tiranlık vardır, ya da o yönetim tiranlığa dönüşecektir.
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesini yazan ABD’nin kurucu babalarından Thomas Jefferson’ın “Halk, hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; Hükümet, halkından korktuğu zaman özgürlük vardır” tespiti muhteşemdir.
Eski Yunan’da “tiran”ın anlamı şöyle: İktidarı zorla ele geçiren, halka kötü davranan, acımasız, gaddar ve despot.
1530-1563 yılları arasında yaşayan modern siyasal düşüncenin kurucusu, sivil itaatsizlik ve direnişini ilk savunucularından olan Fransız filozof Etienne de La Boetie “Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev” kitabında şöyle diyor:
“Üç çeşit tiran vardır. Kötü prenslerden bahsediyorum. Kimisi halkın seçimiyle, kimisi silahların gücüyle kimisi de verasetle ülkeye sahip olanlardır. Silahla ülkeyi ele geçirenler, o ülkeye fethedilmiş ülke olarak davranırlar. Kral doğanlar gene en iyileri olmaz, onlar tiranlığın ortasına doğmuş ve beslenmiş olduklarından dolayı tiranlığın doğal sütünü emerler, halkı toprak köleleri olarak görürler. Erkini halktan alana gelince, yükseklere geldiğinde büyüklük denilen bilmem neyle şımarırlar ve bir daha oradan inmeme kararını alırlar. Halkın kendisine emanet ettiği gücü çocuklarına aktarılması gereken bir güç olarak görürler.
Tiranlar farklı yollardan yönetime gelseler de hükmetme tarzları farklı değildir, her zaman aynıdırlar.” (Sh. 32-33)
***
Tiranlığın dini, kimliği, ırkı, cinsiyeti yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun istibdat yönetimleri aynıdır. Otoritelerini sağlamlaştırmak için halkı özgürlük fikrinden uzaklaştırmaktan daha iyi bir yöntemleri yoktur.
Taliban değil kim olursa olsun kadınlar okuyabilir ama şu okullarda, dışarı çıkabilirler ama şu şartlarda, çalışabilirler ama şu meslek alanlarında diyenler kim olursa olsun ve hangi ulema fetvasına dayandırırsa dayandırsın bunun adı tiranlıktır, istibdattır. Baskı rejimidir. Zorbalıktır. Bunların olduğu yerde özgürlük, adalet, hürriyet, hukuk yoktur. Zaten Taliban’da “demokrasi olmayacak” diyor.
Demokrasinin olmadığı yerde adalet olmaz, hukuk olmaz.
***
Bu vesile ile bugünlerde okunmasının iyi olacağını düşündüğüm bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum. Amerikalı tarihçi Prof. Dr. Timohty Snyder 2016 ABD seçimlerinden sonra tarihsel olaylardan örneklerle bir toplumun tiranlığa nasıl dönüşebileceğini ve bir ulusun gelişmiş demokrasiye sahip olmasına rağmen diktatörlüğe dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğini bu tehdit karşısında neler yapılması gerektiğini anlatan bir kitap kaleme aldı: Tiranlık Üzerine.
OLVİDO yayınlarından neşredilen kitabın tercümesini Zeynep Enez yapmış.
Kitabına Polonyalı siyasetçi ve tarihçi Leszek Kolakowski’nin “Siyasette kandırılmış olmak bir mazeret değildir” sözüyle giriş yapan Synder’e göre tarih tekerrür etmiyor, yol gösteriyor.
Synder aslında 20 maddede tarihte yaşananlardan çıkardığı örneklerle istibdat dönemlerinde yapılması, uyulması gerekenleri yazmış.
Mesela birinci kural olarak “Peşinen itaat etmeyin” diye yazan Synder bu kuralı şöyle açıklıyor: “Otoriterliğin gücünün büyük bir kısmı özgür bir iradeyle verilir. Bu gibi zamanlarda, bireyler baskıcı bir hükümetin daha neler isteyebileceğine odaklanır ve bunları kendisinden daha talep edilmeden yerine getirirler. Bu duruma uyum sağlayan vatandaş aynı zamanda iktidara neler yapabileceğini öğretir.” (Sh.16)Mesela ikinci kural olarak “kurumları koruyun” diyor Synder ve kurumların önemini özetle şöyle açıklıyor: “Etik değerlerimizi korumamıza kurumlar yardımcı olur. Onların da bizim yardımımıza ihtiyacı vardır. Onların yararına davranmadıkça, kurumlardan ‘bizim’ diye bahsetmeyiniz. Kurumlar, kendi kendilerini koruyamazlar, Biri bile baştan itibaren savunulmazsa diğerleri de ardı ardına yıkılır. Bu yüzden kurumları koruyun ve ne olursa olsun kurumlara sahip çıkın.”
***
Bu maddeyi okurken AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın HSK’ya, TBMM’ye, Adalet Bakanlığı’na ve diğer kamu kurumlarına “Anayasa’yı AYM olarak bir tek biz koruyamayız, anayasal düzeni korumamız lazım” uyarısı, çağrısı, feryadı geldi aklıma. (3 Şubat 2021)
Tek partili devlet sistemlerinden sakının, mesleki ahlak değerlerinden şaşmayın, dilinize, söyleminize özen gösterin, gerçeklerden şaşmayın, doğruya ulaşın, araştırın, karşınızdakilerle göz teması kurun ve sohbet edin… gibi uyarılarda bulunuyor ve bütün bu başlıkların hayati önemini tarihten örneklerle anlatıyor.
La Boetie’nın şu sözü önemli:”Tirana karşı koymak için onunla savaşmak gerekmez. Ülke ona kulluk etmemeye karar versin bir kere, tiran kendiliğinden yok olup gider.”
Afganistan’da Taliban’a karşı bu mücadeleyi vermek görünür vadede mümkün gözükmüyor. Ancak tiranlık sadece Afganistan ve demokrasisi gelişmemiş ülkeler için tehdit değil. Demokrasisi gelişmiş ülkeler içinde büyük bir tehdit olduğunun en somut örneği 2016 ABD seçimleri oldu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024