Fehmi KORU
Yer yerinden oynamadı, ama önemli değil; merakım giderildi ya…
15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu başkan yardımcısı Selçuk Özdağ, Gülen’in Vatikan’da Papa ile buluşmasına ‘kimin’aracılık ettiğine açıklık getirdi…
“Tarihe ışık tutacak diye düşünüyorum” dedikten sonra iki ismi andı: Kasım Gülek ile Bülent Ecevit…
Kasım Gülek Gülen’in Vatikan’a gittiği tarihten iki yıl önce rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu…
Ecevit?
Hadi canım siz de…
Oysa dün ben burada çok daha ilginç isimler vermiştim ve hepsi de gerçek anlamda ‘aracılık’eden insanlardı: Vatikan’ı İstanbul’da temsil eden Monsönyör Maroviç.. Musevi işadamı Üzeyir Garih.. Anti-Defamation League başkanı Abe Foxman.. New York Kardinali John O’Connor… Ve de gizemli Rahip Thomas Michel…
Herbiri haklarında kitap yazılmayı hak eden isimler bunlar…
FETÖ ile mücadele
Yer yerinden oynamasa bile, çok önemli bir konunun aydınlatılmasına yarayacak önemli ipuçları sağladı AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ…
Türkiye 15 Temmuz (2016) gecesi tarihinin en hain saldırılarından birine muhatap oldu. 250 kadar insanımızın canına da mal olan darbe girişimi, başarılı olmamasına rağmen, ülkemizin başına büyük dertler açtı. Bir de başarılı olsaydı, şimdilerde çok daha büyük dertlerle baş etmeye çalışıyor olacaktık.
O olayla ‘FETÖ’ ile tanışıklığımız farklı bir düzeye çıktı ve devletin içerisine sızmış yapının darbeci yüzüne de vâkıf olduk…
Devlet şimdi o yapıyı içinden temizlemeye ve bir daha benzer saldırılara muhatap olmamak için alması gereken tedbirleri de almaya çalışıyor.
Bunu yapmaya hakkı var.
Ancak yanlış da yapılmaması gerekiyor.
Yanlışa sürüklenmiş bir yapıyla mücadele ediyorum derken, devletin kendisi yanlışlar yaparsa, onun da sonu ülke için hayırlı olmayabilir.
Selçuk Özdağ’ın açtığı tartışma konusu ne dediğimi anlatabilmem için iyi bir örnek…
Gülen’in kalkıp Roma’ya kadar giderek dünya Hıristiyanlarının manevi lideri Papa ile görüşmesi o günlerde pek az kimseyi rahatsız etmişti.
Çok sayıda insan, pek çok kanaat önderi, özellikle de dünyanın çatışmacı bir yöne doğru evrildiğini fark edecek kadar basireti açık olanlar, İslâm Dünyası’nın kahredici bir planın hedefi olabileceğini görüyor veya hissediyordu.
İslamofobik dünyaya gidişi önleme çabası
11 Eylül (2001) ve arkasından baş gösterecek ‘İslamofobik’ döneme doğru hızla yol alınıyordu…
Pandora’nın kutusu, 1990-1991 döneminde, ABD’nin, Kuveyt’i Saddam belâsından kurtarmak amacıyla olduğunu ilân ettiği Ortadoğu çıkartmasıyla açılmıştı. Saddam’ı yerinde bıraktı ABD; arkasında da ‘yeni bir Haçlı seferi’ görüntüsü eşliğinde, adı daha önce duyulmamış ‘el-Kaide’örgütünü…
O sırada başbakan olan Mesut Yılmaz ile yardımcısı konumundaki Bülent Ecevit, Papa ile buluşmaya gitmesi için Gülen’i teşvik etmişler ve ikisi birden veya sadece biri bunun için aracılık etmişse, bunu hem Türkiye hem de ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyanın hatırı için yapmışlardır.

Nitekim, devlet, Gülen’den sonra, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ı da Vatikan’da Papa ile buluşmaya gönderdi (16 Haziran 2000).
[Ziyaret ile ilgili raporunu Diyanet’in, dergisinden okumanızı isterim. FK.]
Her yeni gelen Papa da ilk ziyaretlerinden birini mutlaka Türkiye’ye yapıyor.. Hiçbir iktidar “Gelmesin” mesajı göndermiyor Vatikan’a…
Mesut Yılmaz veya Bülent Ecevit Vatikan’a gitmesi için Gülen’i teşvik etti mi, bunun için arabuluculuk yaptı mı?
Sanmıyorum.
Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği, Ankara’ya, “Gelmesin, böyle bir görüşme olmasın” mesajı gönderdiği için, Gülen’in Papa ile buluşması bir kez ertelenmişti…
Buluşma istenmediği için değil.. Gülen diplomatlarımıza sakıncalı biri göründüğü ve böyle bir buluşma onun ülkemizdeki itibarını artıracağı için…
Görüşmesinin ardından Mehmet Nuri Yılmaz’ın da yollara düşmesinin sebebi buydu.
1998’de meydana gelen Gülen-Papa buluşmasını, Selçuk Özdağ da, şimdi kader arkadaşlığı yaptığı siyasi kadronun önemli isimleri gibi, buluşmaya Gülen’in kimliği sebebiyle itiraz edenlere karşı o günlerde savunmuş ise hiç şaşırmam…
Çünkü o dönemde Gülen birileri için ‘tehlikeli’ biriydi, ama Refah Partisi saflarında yer alanlar için değil… Tam tersine, arşive bakılsın, o buluşmaya karşı çıkanlara çataçat cevaplar yetiştiriyordu RP kadrosu…
‘Dinler arası diyalog’ da denilen Hıristiyan Dünyası ile düşmanlıktan uzak bir zeminde buluşma düşüncesi de, aynı kitleye, hiç ters görünmüyordu.
Görünüyor olsaydı, 2002 sonrasında, ‘Medeniyetler İttifakı’ haline sokulmuş aynı amaçlı arayışların sorumluluğunu AK Partili iktidarlar üstlenmezdi herhalde.

Papa‘lar ülkemizde ciddi itibar görüyordu.
Sözün özü şu: Gülen Vatikan’a gittiğinde (1998), o buluşma yanlış bir iş değildi; küçük bir kesim dışında geniş bir kitleden destek de görmüştü.
Mücadele için tarih ve çerçeve belirlemeli
Bu kıssadan çıkarılacak önemli bir hisse var:
FETÖ denilen yapıyı, 15 Temmuz gecesi ve sonrasında ülkemize yaşattığı travmatik olay yüzünden hesaba çekebilir, o yapı içerisinde yer alanların daha önceki yanlışlarını da sorgulayabilirsiniz…
Her devlet yapar bunu.
Ancak, “Madem 15 Temmuz’u yaptı, yapabildi, o halde bunun-bunların geçmişte her yaptığı yanlıştı, suçtu” demeye başlarsanız…
Başka bir yanlışa kapı aralamış olursunuz.
Vahim sonuçlar doğurabilecek bir yanlışa…
Yanlış yapanları, eğer o yanlış hukuk sistemi içerisinde ‘katalogluk suç’ kabul ediliyorsa, cezalandırırsınız; ama vaktiyle ‘yanlış’ olarak görülmemiş, hatta olumlu bulunmuş bir davranışı, bugünün şartları içerisinde ‘suç’ olarak tanımlayarak insanları hesaba çekmeye çalışırsanız…
Siz de yanlış yapmış olursunuz.
FETÖ konusunda, Araştırma Komisyonu, işte bu ayrımı yapmalı, mutlaka yapmalı.
“Ne suçtur, ne suç değildir” ayrımını…
11 Eylül uğursuz saldırılarının ‘İslâm adına’ yapılacağı günlere doğru hızla yol alınırken, onu önlemeye yarayacağı umuduyla çaba gösterilmesi herhalde yanlış değildi.
O çabaya yarayacak Vatikan’ı ziyaretten ‘suç’ çıkarılabilir mi?
Eğer 15 Temmuz’un sorumluluğunu 1998’e kadar taşırsanız.. o yıllarda Gülen’e müzahir olanları suçlarsanız..
Gelin, iyisi mi, bundan vazgeçin derim.
Şunlardan da:
Eskiden suç olmayan bir şeyi bugün suç haline getirip onu yaptı diye insanların başına iş açamazsınız…
Suç şahsidir, suçu işleyen biri/leri yüzünden suçla ilgisiz kişileri yargılayamazsınız…
Yapılanın yanlış ve suç olduğunu bilse ona iştirak etmeyecek, müzahir olmayacak kişileri, sonraları gerçekten bir suç işlendi diye, suçlularla aynı torba içine atamazsınız…
Size ‘suç’ olmayan bir eylemi başkaları için ‘suç’ sayamazsınız…
Selçuk Özdağ’a bu evrensel kuralları hatırlatmama vesile olduğu için teşekkür ederim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025