Fehmi KORU
Gazeteci veya yazar ya da hem gazeteci hem yazar.. bu ülkenin bir vatandaşı olarak.. seçimlerde ve referandumlarda oy kullandığına göre.. bir partiye veya halktan onay alması beklenen bir konuya ilgi duyamaz mı?
Duyabilir elbette.
Beğendiği partiyi veya tarafını tuttuğu tezi yazılarında savunamaz mı?
Kuşkusuz savunabilir.
Savunuyorlar zaten.
Peki medyanın özellikle de yazar tayfasının yaklaşık beş hafta sonra yapılacak referanduma gidilirken kendilerinin tartışma konusu olmasının sebebi ne?
Bazılarının tuttukları tarafın propagandasına kendilerini fazlasıyla kaptırmasından söz etmiyorum. Her dönemde ‘partili’ sayılacak kadar kalemlerini bir tarafa bağlamış meslektaşlar olmuş, kimi tarafını tuttuğu partiden siyasete atılmış, milletvekili ve bakanlık da yapmıştır.
‘Yandaş’ denilince de belli bir partinin tarafını tutanları anlamamak gerekir; Vatan Partisi’nin de yandaşı olan gazeteciler ve yazarlar bulunmuyor mu? Partilerin sevdalısı ve onlar tarafından desteklenen gazeteler ve televizyon kanalları bizde her zaman var olmuştur.
Bizde olan, merak etmeyin, başka ülkelerde de belli oranda vardır.
Seçimlerde aslanlar gibi başka başka partileri destekleyen kalemler bazen hoş kalem kavgalarına sebebiyet de vermiştir.
CHP’li kalem oluyor da AK Partili olunca mı ters bakılması gerekiyor? Bazı AKP’li kalemler başkalarını “CHP’li” olmakla suçluyorlarsa gerçekten ayıp ediyorlar…
Referanduma gidiyoruz, seçim olmadığı için iktidarın kaybedilmesi veya değişmesi gibi bir durum yok; ama yine de medyada bir kavga-gürültüdür devam edip gidiyor.
Garip olan da bu zaten…
Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştığım gerçeği bir kez daha yazayım: Siyasiler sandığa düşecek ‘evet’ veya ‘hayır’ oylarını kendileri açısından hayati görebilir; savundukları tezin kazanması için her türlü argümanı kullanabilir, hatta kendi eğilimlerine göre konuyu ülke açısından bir ‘beka’ sorunu veya ‘radikal rejim değişikliği’ olarak da sunabilirler…
Politikacılara bunların hepsi yakışır.
Hepsi zaten oluyor bunların…
Olmaması gerekenler de oluyor ama…
Farklılaşma ile övünülecek yerde…
Tarafını tuttukları partilerin referandumda savunduğu tezlerle ters düşen görüşler açıklayanların varlığına tahammül edilemiyor.
Daha çok iktidara yakın medya içinde yaşanıyor farklılaşma.
Gönlünü ‘evet’ demesini gerektirecek teze yatıramayan, bunun ülke için hatta tuttuğu parti ve sevdiği lideri için iyi sonuç vermeyeceğini düşünen gazeteciler ve yazarlar ne yapsın, gözü kapalı ‘evet’ tezini savunmaya devam mı etsinler?
İstenen bu olabilir, ama bunu isteyenler yanlıştalar.
Aslında aralarında çıkan ihtilafı.. içinde yer aldıkları cephenin çok-sesliliğine, demokratik anlayışına vererek bundan övünç bile duyabilecek iken.. içlerinden bazıları kuşkucu gördükleri birilerini önce ‘gizli hayırcı’ sonra da doğrudan ‘hayırcı’ olmakla suçluyor.
Tuhaf bir durum bu.
Öfkeleri gazetelerdeki sütunlarından Tv ekranlarına kadar yansıyor…
Çok yakından herbirini takip ettiğimi söyleyemem, bu yüzden fazla iddialı olamıyorum, ancak yine de bu tuhaf tarafgirlik, giderek genel bir yaklaşım halini alıyor.
Bugünler geçtiğinde, sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın, en büyük yarayı bu yüzden medya alacağa benziyor.
Ya bir de sandıktan ‘hayır’ çıkarsa? Bunun faturasını şimdi öfkeyle üzerlerine gittiklerine mi çıkaracaklar?
Oysa öyle bir durumda faturayı, yaptıkları yayınlar sebebiyle insanları tedirgin ettikleri için, esas onlar hak ediyor…
Reddedilse ne olur ki?
Referandum ülke için olağanüstü önemli bir konuda. Ancak yine de altı üstü bir referandum bu. Bazı ülkeler, üç ayda bir, önem verdikleri konuları halkın oyuna sunuyorlar; daha önce halk tarafından referandumda reddedilmiş konuların zaman içerisinde bir daha bir daha halkın önüne götürüldüğü de oluyor.
İnsanların kanaatleri zamanla değişebiliyor çünkü.
Bizde de anayasa, referandumda halk tarafından onay verilmemiş bir konunun bir yıl sonra yeniden referanduma götürülebilmesine izin veriyor.
Diyelim, 16 Nisan’da sandıktan ‘hayır’ oyu çıktı ve iktidar sistem değişiklikliğinde hala ısrarlı; bu durumda önümüzdeki bir yılı, halkı, reddettiği değişikliğe ısındıracak ikna faaliyetiyle değerlendirebilir.
Şunu demek istiyorum medyadaki aziz kardeşler: Politikacıların konuya yaklaşımlarından daha öteye geçerek tuttuğunuz tarafı savunmaya.. bunu yaparken daha düne kadar –bazılarıyla şimdi bile– yan yana durduğunuz kalem dostlarınızı incitecek yayınlar yapmaya.. hiç gerek yok.
Onların da, gönüllerine kabul ettiremedilerse, taraftarı bilindikleri parti konuyu olağanüstü önemsiyor diye görüşlerini saklamaları gerekmiyor. Açıkça “Beğenmiyorum, hayır oyu vereceğim” demeleri onlara daha fazla yakışır.
Türkiye birileri tarafından tek-sesliliğe mahkum edilmek isteniyor; buna medya, kalem sahipleri ve yorumcu bilinenler karşı çıkmazsa.. kim karşı çıkacak?
Esas beka sorunu budur.
Korkudan başka korkulmayı hak eden bir şey yoktur, unutmayalım.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
19.12.2025
18.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
9.12.2025