Fehmi KORU
İlginç insanlarız vesselâm…
Bu düşünceyi, ilginçliğimizi, bir televizyon programında sergilenen densizliğe verilen tepkiler ve medya değerlendirmelerini izlerken bir kez daha aklımdan geçirdim.
Program, Atatürk’ün yanı başında bulunmuş bazı hanımlar ile ilgili saptamaya varan yakışıksız imalarla dolu geçmiş…
O programı tartışırken, daha eski bir televizyon programında sarf edilen, Atatürk’ün annesiyle ilgili çirkin mi çirkin sözler de gündeme taşındı.
Saygın hocalar, yorumcular ‘Argo Sözlüğü’nden en kaba ifadeleri o sözleri ekrandan üzerimize bocalayanlar için kullanıyorlar…
En basiti ‘hayvan’ olan sıfatlar kullanılıyor o konuşmacılar için…
Cumhuriyet savcıları konuşmaları yapanlar için soruşturma açtırdı; pek çok kişi de şahsen ‘suçduyurusu’nda bulunmakta…
Durum bu.
Hayır, durum bu kadar basit olamaz
Yazının bu noktasında bir temel ilkeyi hatırlatmak isterim: Kendi kutsallarına saygı bekleyen insanların, başka insanların kutsallarına, değerli saydıklarına en ufak bir saygısızlıkta bulunmamaları gerekir.
Dinler ve inançlar için de bu böyledir, tarihi kişilikler için de…
Kendisini ‘muhafazakâr’ olarak tanımlayan insanların da hayatlarını bu ilke etrafında oluşturmaları gerekir.
Mustafa Kemal Atatürk toplumun her kesiminin ortak değeridir. Onun şahsına yönelik yıpratıcı sözler ve tavırlar toplumun genelini yaralar.
İnsanız ve elbette hepimizin eleştirilecek yönlerimiz vardır; bugünden geriye dönüp baktığımızda, Atatürk döneminde de, hoşumuza gitmeyen bazı uygulamalarla karşılaşabiliriz.
Ancak eleştiri başka, hakaret ve yıpratma kampanyası başkadır.
Hakkında kütüphaneler dolusu eserler yazılmış bir insan olarak, Mustafa Kemal’in hataları da savapları da o eserlerde yer alıyor zaten…
Tarihi gerçek.. çakma gerçek..
Zamanında mağdur edildiğine veya değerinin yeterince bilinmediğine inanan birilerinin çoğu uydurma yakıştırmalarını ‘tarihi gerçek’ olarak kabul etmekle başlayan bir dizi yanlışlık söz konusu.
‘Tarihi gerçek’ uydurma ve çakma belgelere veya düşman olduğu bilinen kişilerin tanıklıklarına dayanmaz.
Günümüz ileride yazıldığında, bu dönemi sırtında taşıyan kişilikler hakkında, yalnızca onların yeminli düşmanlarının yakıştırma ve iftiralarının ‘gerçek’ gibi sunulduğunu düşünün..
Bugünlerde nasıl yanlışlar da yapılmaktaysa, Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemlerinin de, o dönemlere özgü ve bugün yaşayan insanların bazılarına ‘yanlış’ gelen söylem ve uygulamaları bulunabilir.
Ne yapacağız yani? Beğenmediğimiz uygulamalar yüzünden, dönemi sırtlamış götüren kişileri çarmıha mı gereceğiz? Annelerine, yanlarında yer almış hanımlara bühtanlarda mı bulunacağız?
Öyle davrandığımızda rahatlayacak mıyız?
Böyle davrananlar, işte görüyoruz, çizgiyi aşınca amaçladıklarının tam tersi bir sonuca katlanmak zorunda kalıyorlar.
Ağza alınmayacak küfürlere maruz kalmaları da cabası…
Sebep, yukarıda verdiğim temel ilkeye dikkat edilmemesidir. Kendi değerlerine saygı gösterilmesini bekleyenlerin, –kendileri onları ‘değerli’ saymasalar bile– başka insanların ‘değerli’ saydığı kişiliklere saygısızlıkta bulunmaktan kaçınmaları gerekir.
Muhafazakarların çocukluk hastalığı
Ekranlardan saygısızlık yapanların tavrını muhafazakârların bir bölümünde etkisini hissettiren bir tür ‘çocukluk hastalığı’ olarak görebiliriz.
Muhafazakâr bilinen insanlar, bayağı erken yaşlarda, ‘alternatif tarih’ saldırısına muhatap oluyor.
Osmanlı’yı olduğundan fazla yücelten ve Cumhuriyet’in getirdiklerini olduğundan fazla yeren bir değerlendirmeye…
Aynı türden bir endoktrinasyonun, muhafazakâr olmayan çevrelerde de, tabii tam tersi biçimde, gerçekleştiğini sanıyorum. Orada da, Cumhuriyet dönemi idealize edilirken Osmanlı’yı yerin dibine batıran bir yaklaşım söz konusu…
İki tarafın bu ‘ideolojik tarih’ saplantısını yansıtan çok sayıda kitap da var.
Her milletin tarihi, o ülkede birlik ve bütünlüğü sağlarken, bizde tarih toplumu bölmenin de bir unsuru…
Buna ‘çocukluk hastalığı’ dememin sebebi, insanlarımızın, erken yaşlarında maruz kaldıkları tarihimizle ilgili tek yönlü şartlandırmaları, sonraki yıllar boyunca aldıkları eğitim ve kişisel okumaları sayesinde aştıkları için…
Ekranlarda karşımıza çıkanlar ileri yaşlarda olabilir, ancak söyledikleri, erken dönemde maruz kaldıkları ideolojik tarih anlayışının hâlâ etkisi altında olduklarını gösteriyor.
Ne yapalım bu insanları asalım mı? Yoksa katran varili içine sokup üzerlerine tüyler mi yapıştıralım? Burunlarına birer halka takıp dolaştıralım mı?
Onlar ayıp bir iş yaptı diye bizler de onlara ayıp yapma hakkını elde etmiş olamayız.
Tepkilerimizi tadında bırakmayı denesek ve sebepler üzerinde dursak ya.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
19.12.2025
18.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
9.12.2025