Fehmi KORU
Acaba her çatışmacı ortamdan sonra kavgada üste çıkanlar ‘intikamcı’ bir tavır takınsa ve karşılarında yer alanları yeryüzünden silme çabası içerisine girseydi dünya tarihi nasıl yazılırdı?
Kendi tarihimize de bizden uzaklara da bu gözle bakabiliriz…
Tarihte ne oldu?
Malazgirt Savaşı sonrasında… İstiklal Savaşı‘nın Türk-Yunan savaşı bölümünden sonra… Demokrat Parti-CHP arasındaki kavgalar ve 1950 seçimleri sonrası…
Daha çarpıcı örnekler ise dışarıdan: Birinci ve ikinci dünya savaşlarına sebep olmuş Almanya’yı bir daha benzer alt-üst oluşlara sebep olmaması için ikiye bölenler, yıllar sonra onunla Avrupa Birliği içerisinde birlikte yer aldıkları gibi, sonunda iki parçasının birleşmesine de izin vermediler mi?
Aralarında kimisi 30, kimisi 100 yıl sürmüş savaşlar yaşanmış Avrupalı ülkeler bugün aynı hedefe doğru birlikte yürüyorlar…
ABD kıtayı sömürge haline getirmek üzere Fransa ile savaşa tutuşmuş İngilizlerin elinden kurtarmak için onlarla çarpışarak bağımsızlığını kazandı; bugün ise iki ülkenin insanları birbirlerine ‘kuzen’ muamelesi yapıyorlar…
Ülkeler arasında yaşanan bu tür ilişkiler, etkisini, aynı ülkenin birbirinden farklı cephelerde yer almış insanları arasında da sürdürüyor. Nazi dönemini yaşamış Almanya, faşizmdeneyiminden geçmiş İtalya, komünizm ile uzunca bir süre yönetilmiş Rusya ve pek çok Doğu Avrupa ülkesi o dönemlerini geride bırakmayı ‘intikamcı’ hislerinin baskın haline gelmesini önleyerek başardılar.
Komünizm döneminin yönetici kadrosuyla hesaplaşıldığını gördük mü Rusya’da?
Almanya doğusunu birliği içerisine katınca Almanlar cadı avına çıktı mı?
Bu soruların hepsinin cevapları aynıdır: Hayır…
Ayıplı basına rağmen şerefli kalemlerimiz hep oldu
Demokrat Parti 1950’de iktidara gelince, seçim öncesi verdiği “Devr-i sabık yaratmayacağız” sözünden şaşmadı; iktidarını dört yıl geciktirmiş 1946’daki hileli seçim skandalına rağmen hem de…
Sonraki 10 yıl boyunca kavga etti DP ve CHP kadroları, ancak bunlar siyasi çekişmeden öteye geçmedi.
Askeri darbede CHP’nin ve özellikle lideri İsmet İnönü‘nün parmağı olduğuna hep inandı Demokratlar, ancak 27 Mayıs (1960) sonrasında DP’nin devamı olması beklenerek kurulmuş partiler iktidara gelince, geçmişin hesabını sormaya kalkışmadılar.
Darbecilerle hesaplaşmak bile düşünülmedi.
Türkiye’deki bütün askeri müdahaleler basının desteğiyle gerçekleşmiş, basın darbeler sonrasında da iyi bir sınav vermemiştir. ‘Türk Basın Tarihi’ bir yönüyle de ‘darbeci zihniyet’ile demokrasi yanlılarının mücadelesi tarihidir.
Ayıplı bir basınımız olduğu kadar, kişisel menfaatleri zedelendiği halde özgürlükler konusunda hassasiyet göstermiş kalem erbabına da sahip bir basınımız var.
Konuyu kişiselleştirmemi hoş görün: Gazeteci olarak benim hayatım da, ilk günden başlayarak, özellikle içeride -zaman zaman dışarıda da- özgürlükler ve demokrasi tehdit altına düştüğü her ortamda kalemimin ucunu sivriltmeme yol açmıştır.
Hiçbir zaman ‘intikam’ hislerine kapılmadım yine de…
İntikam hoş bir his değildir
Bu tespitleri neden yapıyorum?
Şundan: Uzun bir süredir ülkemizde bir ‘intikam’ havası estiriliyor. İnsanların hata da edebileceklerini, bu yüzden kendilerinden beklenenden farklı davranabileceklerini kabul etmeyen bir yaklaşım giderek yaygınlaşıyor. Herkesten belli bir çizgide durmak, o çizgiye muhalif tavır takınmamak bekleniyor.
Farklı davrananlara karşı en şedit uygulamalar isteniyor.
İstenmekle kalınsa yine iyi, bazen uygulamalar da yapılıyor.
Esas yanlış olan işte budur.
‘Müntakim’ veya ‘Zül-intikam’ (intikam alıcı) ismi Allah’a mahsustur, o sıfat insanlar için uygun görülmemiştir. Aksi olsaydı, kendisine ve kendisiyle birlikte olanlara en şiddetli muameleleri uygun görmüş, doğup büyüdükleri kentten göç etmek zorunda bırakmış, aralarına kan girmiş olan inkarcıları yendiğinde, İslam’ın Peygamberi, intikamcı davranırdı.
Oysa tam tersi davrandı.
İslam kısa sürede kıtalar aşarak her yerde kabul görür hale geldiyse, bunu, onun evrensel mesajlarında aramalıyız.
Mekke’nin fethi ile açılan hoşgörü ortamı da işte o mesajların daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır.
Gerilimi azaltıcı davranmanın ve toplumsal barış ortamını sağlamanın gerektiği günlerden geçiyoruz.
Tersini söyleyip yazanlara kuşkuyla bakmak şart.
Bunları yeniden hatırlatmak istedim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025