Fehmi KORU
Yazım yine Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili, ama ben girişte Beşiktaş‘ı dün 2-0 yenen Göztepe‘yi ele alacağım.
İzmir takımı iki sezondur Süper Lig’te. Geçen yıl farklı bir hocası (Tamer Tuna) vardı, bu yıl Bayram Bektaş ile yoluna devam ediyor. İki yılın tablosu özetle şu: Göztepe bu lige yakışıyor…
Ligin en güzel oynayan takımının Göztepe olduğunu söyleyemem; iyi ve güzel oyun için tek takımın çabası yetmez zaten, karşısındaki takımın da rakibinin güzel oyununa ayak uydurması gerekir. Bu yıl ligde Göztepe gibi “Ben 90 dakika bu oyunun hakkını vererek oynayacağım, kazanmazsam da ne gam”anlayışıyla oynayan takım pek yok gibi.
Bu yıl çıktığı 9 maçın 5’inde galip geldi, 4’ünde de yenildi Göztepe, hiç beraberliği yok…
Kazanmayı Göztepe kadar hak eden takım yok ligimizde.
Dün geceki maçtan sonra değişik kanallardaki spor programlarında söylenenlere kulak verdim; neredeyse her söz alan Beşiktaş’ın kötü performansını eleştirdi; Göztepe‘nin hakkını teslim eden pek çıkmadı.
[Beşiktaş kazandığı penaltıyı gole çeviremedi; bugün gazetelere bakın, “Beto penaltı kurtardı” diyen gazete yok, hepsinde “Oğuzhan penaltı kaçırdı” diye veriliyor haber.]
“Acaba” diyorum, “Kendisini hafife alan, görmezden gelen, hakkını teslim etmeyen gürültülü medya ortamı dışında tutulması Göztepe’nin işine mi geliyor?”
Bizim medya için varsa yoksa Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş; ‘3 büyükler’ adı verilen takımların durumları önemli. Onlar üzerinden gücünü ispata çalışan bir kitle medyamızda etkili. O etkiyi de, kulüplere başkan, teknik direktör dayandırmayarak sağlıyor gibiler. ‘Uzman’ bilinenlerin sivri diline düşenin iflah olması mümkün değil.
Spor medyası böyle de siyasetle ilgilinenlerin içinde yer aldığı daha geniş alan sanki daha mı iyi?
Kaşıkçı olayında bizim medya
Mesela bizim topraklarımızda meydana gelen ‘Cemal Kaşıkçı olayı’nı bizim gazeteler iyi değerlendirebildiler mi?
Kimsenin hakkını yemem; özellikle de Suudi Arabistan Başkonsolosluğu önünde gece-gündüz nöbet tutan muhabirlerin hakkını asla. Ancak işte tablo da ortada: Her sabah yazı masasına yabancı -özellikle de ABD- medyasına göz atmadan oturmuş olsam, pek çok ayrıntıdan haberdar olmam mümkün değildi.
En ayrıntılı haberler ABD medyasından alındı.
Hürriyet‘in okur temsilcisi Faruk Bildirici‘nin öz-eleştiri mahiyetinde bugün paylaştığı tespitine göz atalım:
“S. Arabistan’ın cinayeti kabul eden açıklamasına kadar geçen 18 günlük süreçte önemli bilgi ve kritik iddialar hep Batı basınında, özellikle de ABD medyasında çıktı. Kaşıkçı’nın konsoloslukta öldürüldüğüne dair ilk haberi veren, konsolosluğa girip gezen ve Kaşıkçı’nın kolundaki akıllı saatin kayıt yaptığı iddiasını ortaya atan Reuters. Kaynağı da hep “iki Türk yetkili”. Kaşıkçı’nın konsolosluğa girerken çekilen son görüntüsünü, uçaklardan birinin Nallıhan civarında bir süre havada bekletildiğini, Türk yetkililerin elinde cinayeti kanıtlayan ses ve görüntü olduğunu, Suudi timinden yedi kişinin pasaport bilgilerini yayımlayan Washington Post. İstanbul’a gelen 15 kişilik ekipte adli tıp uzmanı Tubaigy’nin de olduğunu ve bu ekibin Prens Selman’ın yakın çevresinde yer aldığını fotoğraflarla kanıtlayan, S. Arabistan’ın Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü kabul etmeye hazırlandığını üç gün önceden duyuran New York Times. Konsolosluktaki incelemede Kaşıkçı’nın öldürüldüğüne dair kanıtlar bulunduğunu duyuran El Cezire ve AP.”
Hak yememek için bizim basında çıkan bazı ayrıntıları da kayda geçirmiş Faruk Bildirici.
ABD’nin adı duyulmuş gazeteleri ve öndegelen TV kanalları olay duyulur duyulmaz birer gazeteci timi gönderdi İstanbul’a. Dünya ile birlikte bizler de gelişmeleri gün gün onların haberlerinden izledik.
[Mantığı zorlayan, yönlendirici haberler onlarda da vardı; ne yapsınlar yanıldılarsa ‘kaynakları’ onları yanılttı. Bu konuda en titizleri New York Times’tı.]
Medyamız kendine gelmeli
Muhabirlerin, “Yetkililerimiz bilgi sızdırmak için bizi değil yabancı gazetecileri tercih etti”mazereti yeterince inandırıcı görünmedi bana. Polis-adliye muhabirleri ile onların güvenlik güçleri içerisindeki kaynakları arasındaki yakınlığı bildiğim için özellikle. Yabancı bir muhabirin, gazetecilik becerisi ne denli ileri düzeyde olursa olsun, fazla bilmediği bir ülkede daha önce tanımadığı birilerini bulup onları ‘kaynak’ haline dönüştürmesi herhalde o kadar kolay olmamalı.
Göztepe‘nin ve ‘3 büyükler’ dışındaki takımların yükselişini görmemekte direnen spor medyamız gibi, siyasi medyamız da ülkemizde meydana gelen ve bütün dünyanın dikkatlerini üzerinde toplayan bir olayı hakkıyla değerlendiremedi işte.
En aykırı ve gerçeklere ters düşen haberler yine bizim gazetelerde çıktı; bugün bile çıkmaya devam ediyor.
Kendimize gelmeliyiz.
Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili önceki yazılarım:
1. Cemal Kaşıkçı olayında bilinmeyenler… Tam bana göre bir olay bu…
2. Mükemmel infaz yoktur… ‘Vardır’ diyenler CIA ve Mossad’a sorabilir… İşte gerçekler…
3. Erdoğan neden ‘sivrisinek’ dedi? ‘Kaşıkçı Olayı’ için Türkiye’nin seçilmesinin bir sebebi var…
4. Cemal Kaşıkçı olayı ile Agatha Christie arasında ne ilişki var? Var elbette…
5. Cemal Kaşıkçı olayı üzerindeki sis dağılırken… Ben yıllar önceki başka bir olayı hatırladım…
6. Kaşıkçı için her gün senaryo yazılıyor… Hangisi doğru, hangisi yanlış…
7. Kaşıkçı gazeteciydi, Brunson da dinadamı.. Onların durumuna gösterilen ilgi bizi düşündürmeli…
8. Kaşıkçı olayı giderek ‘komplocu’ yaklaşımlara zemin hazırlıyor.. Farkındasınız değil mi?
9. Kaşıkçı’nın öldüğü resmen açıklandı.. Sorular ise hala cevapsız…
10. Vatandaşını aldatan -hatta öldüren- devletleri bu yaptıklarına pişman etmeliyiz…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025