Fehmi KORU
Hiç öyle derin analizlere başvurmaya gerek yok, görünen köy kılavuz istemiyor: İktidar için MHP ile birliktelik zamanı geldiğinde kolayca vazgeçilinebilecek türden bir heves işi değildir. ‘Cumhur ittifakı’ aritmetik zorunluluktan öte bir stratejik tercihtir.
Bu gerçeği fark etmeyenler yanılmaya ve yanıltmaya mahkumdur.
Oh, sonunda bu gerçeği açık seçik yazdım ya, rahatladım.
Hükümetin icraatlarına bakar ve gelecekte nelerin yapılıp nelerin yapılamayacağı hakkında öngörülerde bulunurken bu gerçek unutulursa yapılan değerlendirmeler yanlış oluyor.
Ne oldu?
Adalet bakanı Abdülhamit Gül hukuk alanında reform yapılacağını açıkladı. Türkiye’nin yargıdan kaynaklanan ve giderek artan şikayetleri bütünüyle ortadan kaldıracak yeni bir yola gireceği müjdesi idi bu.
Daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, aynı sözcüğü kullanarak, yalnızca adalet alanında değil ekonomide de reform yapılacağını söylemişti. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin yüzünün Batı’ya dönük olduğunu, Avrupa Birliği (AB) üyesi olma iddiasından ayrılınmadığını da duyurmuştu.
Merkez Bankası para piyasası kurulunun son toplantısında ‘faiz yükseltme’ kararı alınması elbette bir ‘reform’ değildi ama yine de ekonomi alanında yerleşik kabullerden vazgeçildiğinin işareti olarak algılandı.
Gözler doğal olarak adalet alanına çevrildi.
Bülent Arınç da, işte o arada, günlerdir tartışılan Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala’nın tutukluluk hallerine son verilmesi gerektiği açıklamasını yaptı. İki kişinin ismini özellikle telaffuz etmiş olsa da, açıklaması içerisinde yer alan “Tutukluluk cezaya dönüşmemeli” cümlesi, çok daha geniş bir kitleye umut verdi.
AK Parti’nin muteber saydığı yazarlar arasından da “Selahattin Demirtaş, Osman Kavala serbest bırakılacak” tarzında temennilerini yazıya dökenler çıktı.
‘Reform’ sözcüğünün içini doldurmayı amaçlayan çıkışlar olarak değerlendirildi bu açıklamalar…
Test edildi ve onaylandı mı?
Yanlış anlaşılmaya mahal vermek, tartışan söz ve yazı sahiplerini kendilerini yakın-uzak çevrelerine ‘özgürlükçü’ gösterme çabasına girmekle suçlamak istemem. Çıkışlarının bazılarının göstermeye çalıştığı gibi durduk yerde gerçekleştiğini de sanmam zaten.
Muhtemelen kendilerinin bulundukları ortamlarda konuşulanlardan etkilenerek buz kırma amaçlı o çıkışları yapmışlardır.
Sadece buz kırmak da değil, ortamı ısındırarak toplumu hazırlamak için de yapılmış olabilir o açıklamalar…
Konu bu kadarla kalmadı ve Cemil Çiçek “Bir toplum 500 yıl adaleti arar mı? Bize topyekûn bir tevbe-i nasûh lazım” cümlelerini de içinde barındıran bir açıklamayla tartışmayı bir adım ileriye taşıdı.
Onun açıklamasında var olan “Reform kelimesi çok aşındı, kimse bir şey beklemesin” uyarısı ise pek dikkate alınmadı.
Alınmalıydı oysa.
Bazı ortamlarda dile getirilen ve etkili-yetkili herkesin katıldığı görüntüsü alınan görüşler politika değildir. Katılanlar arasında politikayı belirleyen kişiler bile olsa…
Görüşlerin ‘politika’ haline dönüşebilmesi için üzerinde “Test edildi, onaylandı” damgası bulunması gerekiyor.
Kamuoyunda tartışılan görüşlerin ‘reform’ sözcüğünü kullananlar tarafından benimsenmediğini, kısaca ‘test edilmiş, onaylanmış’ bir politikaya dönüşmeyeceğini öğrenmemiz için fazla beklememiz gerekmedi.
Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan bazı il kongrelerine uzaktan hitap ederken şu sözleri sarf etti:
“Son günlerde yeni bir fitne ateşi yakıldığını görüyorum. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi ifadeleri Cumhurbaşkanıyla, hükümetimizle ilişkili hale getirilemez. Hiç kimsenin şahsi ifadeleri, Cumhurbaşkanı ile hükümetimizle partimizle ilişkili hale getirilemez. Terör örgütleri ile el ele, kol kola, omuz omuza Ankara’dan İstanbul’a yürüyenlerle biz birlikte olamayız. Yasin Börü’lerimizin ölümüne neden olanlar, Kobani katliamının failleri, Tayyip Erdoğan ve dava arkadaşları tarafından asla savunulamaz.”
Fitne ateşi… Şahsi ifadeler… Terör örgütleri ile kol kola… Tayyip Erdoğan ve dava arkadaşları…
İfadeler yakıcı…
‘Dava’ denince akan sular duruyor
Bir hafıza yenilenmesi ara durağı: Biz ‘dava’ sözcüğünü en son nerede, kimin ağzından işitmiştik?
Önceki gün ve MHP’nin iki numaralı ismi olan Semih Yalçın’dan, değil mi? AK Parti’ye dönük bir uyarı olarak algılanan şu açıklamasından:
“MHP bir dava partisidir ve bu hususiyetini dünya durdukça koruyacaktır. MHP; ucuz ve gündelik siyaset uğruna dünyasını ve ahretini yıkmayacağı gibi, ilke ve değerlerine daima tutarlılıkla sahip çıkacaktır. MHP; var oldukça, Türkiye’nin parçalanmasına yönelik ihanet projelerinin hayata geçirilmesine ve ebedi devletimizin yıkılmasına asla izin vermeyecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘fitne ateşi’ dediği çıkışları söndüren arada yapılan bu açıklama olmalı.
İktidarın neleri yapıp neleri yapamayacağının sınırları, görülüyor ki, MHP tarafından çiziliyor.
Şaşırtıcı mı peki bu?
Hayır değil. İlk kez yaşanıyor olsaydı herhalde şaşıranlar çıkabilirdi; ancak “Gelin anayasayı değiştirelim, başkanlık sistemini getirelim” teklifi MHP liderinin ağzından çıktığı ilk günden bu yana, neredeyse her konuda, iktidar için MHP’nin tavrı belirleyici oluyor.
Son yaşanana bakarak şunu söyleyebiliriz: Faizle ilgili karar MHP itiraz etmediği için mümkün olabildi; ancak ‘reformlar’ konusunun müzakere edildiği aynı ortamda temenni edilmiş dış politika ve yargıya ilişkin temennilere MHP’den onay çıkmadı.
Ne yargıda ne de dış politikada…
Yalnız bir dakika. Bu birbiri içine geçmiş iki konuyla ilgili bir sorun var: Avrupa Birliği 10 Aralık günü yapacağı liderler zirvesinde Konsey tarafından alınmış Türkiye’ye ambargo kararını görüşecek. Bu arada ABD’de de Türkiye’ye ve iktidara müzahir olan Cumhuriyetçiler kaybetti, Beyaz Saray’da Donald Trump’tan başka biri, Demokrat Joe Biden, ikamet edecek… Yeni yardımcı da Kamala Harris…
‘Reform’ sözcüğü ile murat edilen değişim ya bu yeni gelişmelere karşı gerekli bir önlem olarak düşünülmüş ise?
Cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kurulu üyesi olan zevata yöneltilmiş ‘fitne’ ithamı hep aklımda olduğu için daha ileri gidemiyorum; ancak şunu da söylemeden bu yazıya son veremem: Ülkenin nefes borusunun tıkanması sonucuyla karşılaşılırsa ne olacak?
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025