Fehmi KORU
İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na suikast yapılacağı ihbarı haberlerini hafife alan, “Bize her zaman suikast ihbarları gelir” genellemesi içinde değerlendiren açıklamalar ve o açıklamaları esas alan yorumlar okuyorum.
Oysa Türkiye’nin siyasi tarihi biraz da suikastlar tarihidir. Çokça çakma suikast girişimleri yanında gerçek ve sonuç alıcı suikastlar da olur bizde.

İttihat Terakki’nin iktidarda bulunduğu dönemde, gazeteciler Ahmet Samim, Hasan Fehmi ve Zeki beyler, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa, Harbiye nazırı Nazım Paşa, İsmail Mahir Paşa ile Şemsi Paşa hayatlarını suikastlarda kaybettiler.
[Bu dönemin suikastları ve İttihat Terakki’nin kullandığı tetikçiler ve vurucu timleri etraflıca işleyen bir kitap var. Turan Akıncı’nın kaleme aldığı ‘Suikast’ kitabı.]
Cumhuriyet döneminde de, ilgileri olmayan muhaliflerin adları sorumluymuş gibi olaya karıştırıldığı için bir hesaplaşmaya dönüşmüş görüntüsü veren Atatürk’e suikast hazırlığı ile başlayıp Turgut Özal’a 2002 yılı Aralık ayında Kartal Demirağ adlı tetikçinin düzenlediği suikasta kadar uzanan bir dizi siyasi eylem var.
En son Diyarbakır baro başkanı Tahir Elçi’ye düzenlenen gibi sivilleri hedef alan suikastlar da çoktur bizim yakın tarihimizde.
Ortam müsaitse…
Suikastlarla istenen sonucun alınabilmesi için hedeflenen kişinin vücudunun ortadan kaldırılması gerekmiyor; yarım kalan suikast girişimi de çoğu kez sonuç alan kadar siyaset üzerinde etkili olabiliyor. Suikast girişimine uğrayan veya hakkında suikast yapılacağı beklentisi uyanan kişilerin vücut kimyası değişebildiği gibi, kendilerini onlarla özdeşleşmiş bilen diğer kişiler de bu durumdan olumsuz etkilenebiliyor.

[Yakup kadri Karaosmanoğlu ‘Hüküm Gecesi’ romanında gazeteci Ahmet Samim suikastı öncesi ve sonrasında Osmanlı başkenti İstanbul’a hakim olan havayı çok güzel anlatır. 1910-1913 yılları arasında siyasi iklimi bunaltan o hava, İttihatçıları Almanya saflarında palas pandıras dünya savaşına girmeye sürükleyecektir.]
Evet, suikastlarla çok daha büyük sonuçlar almak da mümkündür.
“Falanca kişiye suikast yapılacak” haberi işitildiğinde, “Olmaz, uydurma, çakma, inanmayın” demeden önce, Türkiye’nin bugünkü ortamının böyle eylemlere müsait olup olmadığına bakmak lazım.
Bana sorarsanız, ülkemizin her anı suikast gibi olağanüstülüklere müsaittir de, bugünler için daha da müsait olduğunu söyleyebilirim.
Her düzeyde devlet yetkilisinin Ekrem İmamoğlu’na suikast konusu açılınca “Bize böyle ihbarlar her zaman gelir” demelerini ilginç buldum.
Acaba gelen ihbarlar devlet yetkilileri açısından hangi kademeye kadar duyuruluyor?
Bu soruyu şu günlerde göz attığım ABD’nin bir önceki başkanı Barack Obama’nın kendi döneminde yaşananları anlattığı ‘A Promised Land’ (Vaadedilmiş Toprak) adlı anı kitabında konuya ilişkin yazdıkları aklımda olarak soruyorum.
Başkana istihbarat brifingi

Obama, ondan önceki diğer başkanlar gibi, kendisine de her sabah istihbarat brifingi verildiğini anlatıyor. Her başkanın eğilimine göre kısa veya uzun hazırlanan bir istihbarat dosyası her sabah kahvaltı masasına oturmadan önce başkana sunulur, o da bir araya geldiği istihbaratçılarla bu dosyada yazılanların üzerinden geçermiş…
Eşli Michelle’in istihbarat dosyası için ‘ölüm, tahribat ve korkunç şeyler kitabı’ tanımını kullandığını yazıyor Barack Obama…
Dediği şu:
“Herhangi bir gün, Somali’deki terörist hücreyi veya Irak’taki kalkışma hazırlığını veya Ruslar ile Çinlilerin yeni nükleer silah sistemleri geliştirdiklerini okurdum; hemen her birinde ciddiye alınmayacak gibi olsa bile muhtemel terörist operasyon ihbarları da yer alırdı.”
Başlarından 11 Eylül (2001) olayı geçtiği için en hafif ihbarları bile göz ardı edemiyor Amerikalılar…
Donald Trump başlarda aynı geleneği sürdürmek ister görünmüşse de, normalde 15 sayfayı bulan dosyanın hacmi, onun zorlamasıyla, birkaç sayfaya indirilmiş. Seçim kampanyasını bahane edip bu yılın ekim ayından sonra istihbarat brifingi almayı durdurmuş zaten Trump.
Joe Biden dört gündür başkan muamelesi görmeye başladı ve o sebeple istihbarat dosyası her sabah artık ona da sunuluyor. Ona ve yardımcısı Kamala Harris’e.
Biden başkan yardımcısı seçildiği 2008 yılından başlayarak Trump’ın Beyaz Saray’a taşındığı 2017 yılına kadar o dosyaları her gün okumuş biri. Şimdi yeniden istihbarat dosyası kendisine sunulmaya başladığına göre, herhalde en uzun süreli istihbarat dosyası okuyucu yetkili o ABD tarihinde..

David Priess’in ülkesinde başkanlara her gün istihbarat raporu sunulması alışkanlığını işleyen ‘The President’s Book of Secrets’ (Başkanın Sırlar Kitabı) adını taşıyan bir eseri var. Kitabın daha ilk sayfasında Trump’a dosyanın nasıl sunulduğu anlatılıyor.
Sabah makamına geliyor Trump, genel sekreteriyle o günün programı üzerinde konuştuktan sonra ulusal güvenlik danışmanını çağırıp onunla da gece boyu dünyada neler olup bittiğini gözden geçiriyor. Ardından sekreteri CIA direktörünü içeriye alıyor. “Bu görüşmede çoğunlukla iyi haber alınmaz” diyor Priess.
Okuyalım:
“Başkanın misafiri -CIA direktörü Gina Haspel- içeriye girdiğinde gecenin yarısını uyanık geçirdiği her halinden belli olur. Gerçekten de onun mesaisi başkalarının uykuya daldığı saatte başlar. CIA karagahına gittiği gece yarısı saat 02.00’dan itibaren, son anda gelen ham istihbarat raporlarına bakmış, kilitli vaziyette tuttuğu çantasına yerleştirdiği analitik değerlendirme raporlarını dikkatlice okumuş ve 17 ayrı kurumdan oluşan istihbarat camiasından analistlerle konuşmuştur direktör. Başkana sunulmak üzere hazırlanan dosyada bulunmayan bilgilerle de mücehhez hale gelmiş vaziyettedir artık.”
Bizde bu iş nasıl
Bu uzun alıntıları istihbarat işinin ve özellikle de suikast türünden meşum eylemlerin hafife alınmaması gerektiğini hatırlatmak için yaptım.
Sanıyorum, artık başkanlık sistemine geçildiğine göre artık bizde de Külliye’de buna yakın bir istihbarat sunma çalışması söz konusu oluyordur. Yurt içi ve dışında olup bitenler sadece haber olarak değil tahliller eşliğinde o sunumda yer alıyordur.
Keşke bizde de –David Priess’in kitabında yansıttığı tarzda- bu işin nasıl yapıldığını yazan çıksa…
Çıksa da suikast haberleri ortalığı sarınca daha güven içinde olabilelim.
Bu yazının kıssadan hissesi şu: Suikast ihbarlarını hafife almayalım.
Almayalım olur mu?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025