Figen Çalıkuşu
Bir ateş çemberinde yaşamaya başladık.
Gazze’de insanlık tarihinin en rezil katliamlarından biri yaşandı.
Jeo-stratejik açıdan ise Hamas, Hizbullah derken galiba oyunun en büyük kaybedeni İran oldu… Orta-Doğudaki etkinliği çok sınırlandı.
Kürt sürecinin aktörü olarak yeniden sahneye çıkan, Öcalan’ın değişiyle “İsrail oyun kurucu, hegemonik bir güç” haline geldi.
Daha fazla iş birliği, daha fazla barış, daha fazla ticaret yerine birbirinin boğazını sıkarak, öldürerek, içe kapanarak yeryüzünü cehenneme çeviren bir zihniyetin histerileri dünyayı esir aldı.
Geçenlerde Thomas Friedman yaşananları değişik bir açıdan değerlendirdi:
“Bu, demokratik bir yönetimden faydalanacağını düşünen ülkeler ve liderler ile liderleri bu eğilimlere direnerek gelişen rejimler arasındaki bir mücadeledir.
Çünkü çatışma bunlara halklarını baskı altında tutmayı, ordularını güçlü tutmayı ve hazinelerini çalmayı kolaylaştırır.”
Demokratik yönetim dediğimiz vakit anlayacağımız tek şey hukukun üstünlüğüdür.
Devletleri ve toplumları güçlü hale getiren sihir kesinlikle hukuktur.
Bu açıdan bizim ülkemizde pek de kıvanç verici işler olmuyor.
Rutin hale dönen tutuklamalar yanında hukuk ile ters istikametlerde seyreden uygulamalar da ivme kazanıyor.
İki örnek vereceğim:
Önce, Atatürk Orman Çiftliği’ne yapılan Külliye Binası hakkında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen ikinci kez verilen yeni karardan söz edeyim.
Kanun, kesin bir biçimde “tarihi sit alanlarına bina yapılamaz” diyor. Tarihi sit alanlarına kamu binası yapmanın yolunu açan bir “ilke kararı” görünce 2014 yılında dava açmıştım.
Davaya Başbakanlık müdahil olunca anladım ki o ilke kararı, o zamanların Başbakanlık Konutu, şimdinin ise Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olan binanın imar iznine dayanak olması için alınmış bir kararmış.
Açtığım dava önce reddedildi. Sonra Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu kararı bozdu. Ve ben davayı kazandım.
Külliye Binasının yapımı için Anıtlar Kurulu’ndan izin ve belediyeden ruhsat alma işini gören 271 sayılı “ilke kararı” iptal edildi.
Sonra ne oldu? Yeni bir “ilke kararı” daha aldılar, 1700 sayılı ilke kararı. Bu sefer ilke kararına “kamu binası yapılır, yerine resmi kurum binası yapılır” yazmışlar.
Ben bu ilke kararını da dava ettim ve gene Danıştay Dairesi ret kararı verdi. Temyiz ettim. Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu, temyiz talebimi yerinde buldu. Bir kez daha tarihi sit alanına resmi kurum binası da yapılamayacağına karar verdi.
Levent Gök, ben bu ikinci davayı açarken dilekçe örneğini istemiş, bir dava da o açmıştı. Levent Bey, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun verdiği bu yeni kararı paylaştığında, Dezenformasyon Merkezi, kararın külliye ile ilgisi olmadığını açıkladı.
Danıştay üst kurulunun verdiği bu son bozma kararı doğrudan Külliye ile ilgili… Bu yalan neyin nesi?
Gerçek, dava dosyalarının içindeki belgelerde öylece duruyor.
Külliye binaları tarihi sit alanı ve doğal sit alanı üzerinde yapıldı. Kanunumuza göre oraya o binalar yapılamaz.
Bu kadar net.
Beni hayrete düşüren bir diğer olay ise günlerdir “mirasta eşit paylaşım sona erdi” haberlerine konu olan gelişme.
Medeni Kanun madde 495 halen yürürlükte ve eşit paylaşım geçerli… Anayasa madde 35’de de “herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir” yazılı.
Demek ki neymiş, mirasta eşit paylaşım hala mevcut ve geçerliymiş.
Peki, bu haberler nereden çıkıyor? Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün bir genelgesinden. Kanun değişikliği yok sadece bir “genelge” var. Bu genelge, tapuda arabuluculuk ve işlemlerini düzenliyor.
Ve bu genelgede “mirasta eşit paylaşım sona erdi” diye bir hüküm yok ama mirasçıların aralarında arabuluculuk anlaşması yapmasına ve tapuda tesciline imkân tanıyan bir düzenleme var.
Medeni kanuna göre miras eşit paylaşılır ama dileyen eşit paylaşmak istemez ise arabulucular eli ile bir anlaşma yapar ve tapuya ibraz eder.
Bunun için bir genelgeye ya da arabuluculara para kazandırmaya gerek yok. İsteyen istediğine istediği oranda hisse devri yapabilir.
Bir kurnazlık, sinsi bir hazırlık olduğu açık. Daha çok da kadınlar aleyhine. Toplumun en zayıf halkası kadınlar olduğu için bu Anayasa ve yasaya aykırı düzenlemeden en fazla elbette kadınlar etkilenecek.
Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Dünya yanıyor… Sizin uğraştığınız işlere bak…
Yazarlar
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
2.06.2025
23.05.2025
18.05.2025
10.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025