Hasan CEMAL
“Evet, Erdoğan’la AKP iktidarına dönük güven sorunu hepimizce malum. Ama açılmış olan barış sürecinden dönmek, bu defa eskisi gibi kolay değil.”
“Bundan öncekilerden farklı bir süreci yaşamakta olduğumuz açık. Kapalı kapılar arkasında yapılan bundan önceki görüşmeler Ankara tarafından hep reddedilmişti. Daha sonra Tayyip Erdoğan ‘Biz değil, MİT görüşüyor’ demeye başladı. Şimdi artık yalnız İmralı değil, Kandil de muhatap. Kürt realitesinden sonra ‘PKK realitesi’ de fiilen kabullenilmiş durumda... BDP heyetleri, Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde fır dönüyor. Bu bir ilk...”
DİYARBAKIR
Dicle’nin kıyısında baharın iç bayıltıcı kokuları, bembeyaz çiçekleri insana yaşama sevinci aşılıyor. Siyah taştan görkemli Diyarbakır surlarına doğru kat kat yükselen Hevsel Bahçeleribir başka âlem.
Kendi kendime mırıldanıyorum:
Artık bu güzelim topraklar da trajediye doysun, bir an önce barışa kavuşsun!
Üç küsur yıllık KCK hapisliğinden bu yakınlarda çıkmış olan Fırat Anlı, “Sanki cennetteyim” diyor. Çözüm sürecidolayısıyla günlerini bir toplantıdan öbürüne koşuşturmakla geçiren BDP’nin Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak’ın mutluluğu yüzünün hatlarına vurmuş...
Erdebil Köşkü’nün bahçesindeyiz.
Önümüzde On Gözlü Köprü, hemen karşımızda Kırklar Dağı. Diyarbakır’ın seyran yerlerinden biri. Dicle sanki hiç kıpırdamıyor. Oysa, eski zamanlarda buralardan ta Bağdat’a, Basra’ya kadar uzanan ve nehir üstünden keleklerle yapılan ticaretin yolu geçermiş...
Barış kapısı ardına kadar açılsa Diyarbakır yine bölgenin en önemli merkezi olmayacak mı, sorusu elbette güncelliğini koruyor.
Ama en güncel soru bu değil. Daha çok Tayyip Erdoğan’ın samimiyetiyle ilgili bir soru işareti çengelini bazı zihinlere asmış durumda. Daha Diyarbakır’da uçaktan iner inmez biri şöyle demişti:
“Bu meseleyi Tayyip Erdoğan’dan başkası çözemez, tabii eğer samimi olursa...”
Bir başkasının görüşü şöyleydi:
“Erdoğan çok çabuk makas değiştirebilen bir lider. Oy kaybedeceğini görür görmez bir yana bırakabilir barış projesini... 2009’un ‘demokratik açılımı’nda, Habur sonrasında yaşanmadı mı bu?.. Hatırlayın, bugün fiilen muhatap aldığı Öcalan için meydanlarda dile getirdiği ‘Ben olsam asardım!’ söylemini...”
Bir üçüncüsü şunu ekledi:
“Evet, Erdoğan’la AKP iktidarına dönük güven sorunu hepimizce malum. Ama açılmış olan çözüm sürecinden, barış sürecinden dönmek, süreci tersine çevirmek bu defa eskisi gibi kolay değil.”
Benim sorum da, “İyi güzel de, bu durum iki taraf için de geçerli değil mi?” oldu. Bu sorumun kabul gördüğünü söyleyebilirim. Kulağıma çalınan yanıtlardan biri şöyle özetlenebilir:
“Bundan öncekilerden farklı bir süreci yaşamakta olduğumuz açık. Kapalı kapılar arkasında yapılan bundan önceki görüşmeler Ankara tarafından hep reddedilmişti. Daha sonra Tayyip Erdoğan ‘Biz değil, MİT görüşüyor’ demeye başladı. Şimdi artık yalnız İmralı değil, Kandil de muhatap. BDP heyetleri, Ankara - İmralı - Kandil üçgeninde fır dönüyor. Bence Ankara’da ‘Kürt realitesi’nden sonra ‘PKK realitesi’ de kabullenilmiş durumda... Ama şimdi öyle bir duruma gelinmiş durumda ki, bu süreçten geri dönüş sadece Ankara değil, diğer taraf için de artık çok güç... Bu da çok açık...”
Ne oldu da silah bırakıyorsun ya da barışın altı nasıl dolacak?
Araya bir soru daha giriyor:
“Peki ne oldu da silah bırakıyorsun, demezler mi?”
Bu soru da bazen samimi, bazen şeytanın avukatlığı olarak soruluyor. Barış ama altı nasıl dolacak sorusuna her sohbette tanık olmak mümkün.
Deniyor ki:
“Hiç şüphe yok, Kürtlerin ezici çoğunluğu barıştan, çözüm sürecinden yana...Ama ana dilde eğitim, güçlü yerinden yönetim, yeni yurttaşlık tanımı gibi konular ne olacak? Bir başka deyişle, Kürtlerin de eşit vatandaşlığı gündemde yer almayacak mı?”
“Barış ama altı nasıl dolacak?” sorusu, demin de belirttiğim gibi fazlasıyla güncel. Örneğin, son dönemde bir hayli çoğalmış ve sıklaşmış olan KCK tahliyeleri çözüm süreci ve yol haritası olarak önemseniyor.
Ama aynı zamanda, üst düzeyde bir BDP yetkilisinin deyişiyle şunlar da ekleniyor:
“Yargı bu ülkede ne kadar bağımsız söyler misiniz? Bir talimatla tutuklandılar, şimdi de anlaşılan bir talimatla serbest bırakılmaya başlandılar. Hukuk, hukuk devleti bunun neresine sığar? Yarın canları isterse, yeniden tutuklanmayacaklarının güvencesi nedir? Böyle bir hukuk düzeninde insanlar kendilerini nasıl güvende hissetsinler ki? Bunun için, hukuk devleti için yasal düzenlemeler yapılmalı, başka çare yok. Bakın, Hamit Geylani, bir BDP kongresinde 27 saniye Kürtçe konuştuğu için 5 ay hapis cezası aldı. Cezası ertelendi, ama bir şey değişmedi. Bu ülkede Siyasi Partiler Kanunu hâlâ siyasi faaliyette Kürtçe konuşmayı yasaklıyor. Bu kanunu değiştirmek için daha ne bekliyorsunuz? Demokrasiye aykırı yüzde 10’luk seçim barajını indirmek için ne bekliyorsunuz, mevcut Seçim Kanunu’nu değiştirmeyecek misiniz? Kürtçe kanal TRT Şeş de, seçmeli Kürtçe dersi de öyle değil mi? Bunlar da yasadan yoksun... Hükümetin hak ve özgürlükler için tartışma kapısını açması lazım. Barış sürecinin buna ihtiyacı var.”
Hem Kürtleri, hem Türkleri ikna etmek için...
Şu sözler de aynı BDP yöneticisinin:
“Bazı şeylere dikkat edilmezse, bu çözüm sürecini ne Türklere anlatabiliriz, ne de Kürtler bu konuda ikna olabilir, Kürtlerde bu süreçten barış çıkabileceğine inanmaz. Nasıl mı inandırıcı olabilir bu barış süreci? Yaşanmış olan sorunungerçek nedenleri konusunda ne kadar çok konuşursak, o kadar inandırıcı olur bu barış süreci. Türkler de böylece çok daha kolay ikna olur. Başbakan, sadece terör sorunu demekle inandırıcı olamaz. Bunun yerine çıkıp, Kürtler sırf Kürt oldukları için haksızlığa uğradılar, mağdur oldular, acı çektiler diyebilse, bunları anlatabilse... Hatırlayın, Başbakan’ın 2005 yılı Ağustos ayındaki Diyarbakır konuşmasını. Kürt sorunu bizim de sorunumuzdur, devletin de hataları olmuştur, diyen o konuşma nasıl da derinden etkilemişti Kürtleri... Sadece terörü bitireceğiz demekle olmuyor. Kürt sorunu boyutunu gözardı ederek, Kürtlerin çektikleri acıları anlatmadan, haksızlıkları, mağduriyetleri hatırlatmadan barış süreci sağlıklı olarak nasıl işleyecek?Yüzleşme, hakikatleri araştırma bunun için lazım, insanların kendilerini iyi hissetmeleri için lazım, cezalandırmak için değil ki. En azından bir daha asla demek için lazım yüzleşme...”
Zaman sıkıştırıyor demokratik adımlar için...
BDP yöneticisi bir noktayı vurguladı:
“Zaman sıkıştırıyor!”
Nedenini şöyle açıkladı:
“Parlamento çalışmaları için önümüzde çok az zaman kaldı. Yaz tatilinde de Meclis'in çalışması şartıyla kasım ayına kadar ne yapabilirsek o kadarını yapabiliriz Meclis'te... Kasımda yeni bütçe var. Yeni bütçe bitince, yılbaşında yerel seçimler için seçim dönemi başlıyor. Zaman baskısı altındayız. Demokrasi isteyenler kamuoyu baskısı yaratmalı, sivil toplum bunun için kollarını sıvalamalı. Meclis'i demokratik reformlar için çalıştırmalıyız. Demokratikleşmeyle ilgili beklentiler ancak böyle karşılanabilir. 2010’un 12 Eylül referandumunda olduğu gibi bir daha ‘yetmez ama evet’e mahkûm kalmak istemiyorsak, zamanı iyi kullanmak zorundayız. Bir demokrasi paketinin acilen gündeme getirilmesi şart. Örgütlenme ve ifade özgürlüklerinin önünü açan, Seçim ve Siyasi Partiler yasalarını, Terörle Mücadele, Türk Ceza ve Dernekler yasalarını değiştirecek ve Türkiye’yi darbe artığı yasalardan kurtaracak bir paketten söz ediyoruz. ”
Öcalan kararlı, Erdoğan da kararlı mı?
BDP yetkilisi sözlerini AK Parti iktidarına dönük olarak şöyle tamamladı:
“Bu kez İmralı da, Kandil de diyor ki: Biz silahı devreden çıkarmaya kararlıyız, ciddiyiz; siz de demokrasi konusunda aynı kararlılıkta mısınız?”
Buna karşılık benim aklıma da şu soru takıldı:
“Hızla öyle bir noktaya geliniyor ki, bundan sonra ben barış oyununda yokum, diyebilir misin? Dediğin anda, ne yani savaş mı istiyorsun, sorusu devreye girmez mi? Böyle bir süreçte oyunbozanlık savaş taraftarlığı damgası yemez mi?”
Arkasından şunu ekledim:
“Çözüm süreci acaba geri dönülemez bir noktaya doğru mu yol alıyor? Belki de öyle. Süreç ağır ağır halka malolmaya doğru gidiyor. Öcalan’ın bugünkü tavrı orta yerdeyken, silahların yerine demokratik siyaset konuşsun demişken, sen bu oyunda yokum dersen, bunu kime nasıl anlatacaksın? Ya da 'silaha hayır' diyen Öcalan’ın karşısında iktidar demokrasi alanında hiç kıpırdamadan durabilir mi?”
Bir son değil, bir başlangıç!
Diyarbakır’da edindiğim izlenimleri şöyle özetleyebilirim:
“Evet, bugün gelinen nokta bir son değil, bir başlangıçtır. Ama bu saatten sonra oyunbozanlığın faturasının çok yüksek olacağını hem Ankara, hem İmralı, hem Kandil, hem de Kürtler görüyor. Ve Kürtler haklarını artık demokratik siyaset yoluyla alabileceklerini de görüyorlar.”
Evet, artık geri dönüşü hiç de kolay olmayan bir yolda ilerleniyor.
Ben de Mardin’den İpek Yolu’na çıkacağım, Viranşehir, Kızıltepe ve Nusaybin’de barışın nabzını yarınki üçüncü yazımda tutmaya çalışacağım.
Önceki Bölüm:
Diyarbakır'da genel hava: Çözüm sürecinden geri dönüş uzak ihtimal!
Canlı Blog:
Hasan Cemal Yollarda
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024