Hilâl KAPLAN
KCK'nın 17 Haziran 2011 tarihli açıklaması şöyle başlıyordu: "[Öcalan], Kürt sorununun çözümünde bir boyutu devrimci halk savaşı diğer boyutu da demokratik anayasal çözüm olan iki boyutlu olan bu sürecin anayasal çözümün gelişmesine fırsat sunulması bakımından KCK'nin devrimci halk savaşını devreye koymaması için çağrı yapmıştır."
Devamındaysa "ancak" diye başlayan itirazlar geliyordu. En sondaysa, Öcalan'ın çağrısına uyup uymamak noktasında istişare edeceklerini belirterek bitiyordu. Gerisini biliyorsunuz: "Barış Konseyi kuruluyor" açıklamasının ardından gelen Silvan pususu ile demokratik özerklik ilanı; plaj veya sağlık ocağı, anaokulu veya öğrenci yurdu, sivil ya da asker ayırt etmeden yapılan saldırılar…
PKK, DTK ve BDP'yi de yanına alarak, yıllardır muhatap alınması için uğraştıkları Öcalan'ı muhatap almayarak bariz biçimde çiğnedi. Şiddetin dozunu artırdı ve halkı galeyana gelmeye çağırdı. "Devrimci halk savaşı" çağrılarına rağmen, BDP tabanı ısrarla "barış" dediği için "dağdaki hesap ovaya uymadı".
'Kürt siyasî hareketi'nin artık bir karar vermesi şart: Öcalan'ın çağrı yaptığı yola dönüp demokratik siyaset zemininde mi mücadele edecekler, yoksa bir tür gövde gösterisi yaparcasına kan akıtmaya devam mı edecekler? Öcalan'ın "anayasal çözümün gelişmesine fırsat sunmak" olarak tanımladığı ilk seçenek tercih edilmezse, devlet de "boyun eğmeyeceğini" gösterecektir. Ve bunu, BDP'li siyasetçilerin sıklıkla başvurduğu bir kalıba atıfla "tehdit değil, tesbit" olarak yazdığımdan emin olabilirsiniz.
Geçtiğimiz sene Eylül ayında yazılan bu satırlar hâlâ gerçekliğini korumaya devam ediyor. BDP'liler, şimdi de hapishanedekilere destek amacıyla açlık grevine başlamışlar ve Meclis'teki hiçbir komisyona katılmama kararı almışlar. Çözüme katkı sunsun diye halkın oy vererek Meclis'e gönderdiği BDP'lilerin, çözüm zeminini Meclis'ten sokağa taşıması sadece kendilerini kısır bir döngüye hapsetmekle kalmıyor. Aynı zamanda Öcalan'la müzakereye hazır olduğunu sıklıkla yineleyen bir hükümet varken, Öcalan'ın üstünü çizmeye devam ettikleri anlamına da geliyor.
Üstelik bu noktada hükümeti sıkıştaracak türden bir siyasî kazanım elde edilmediği de aşikâr. Bunu görmek için Leylâ Zana'nın Avrupa Parlamentosu'na hitaben yazdığı mektubun cevabına bakmak yeterli. Stefan Fülle'nin kâleme aldığı yanıt mektubunda, "açlık grevindekilerin durumunun yakından ve endişeyle takip edildiği" ifade edildikten sonra açlık grevindekilere sağlıklarını ve hayatlarını tehlikeye atmamaları çağrısı yapılıyor. Hükümettense talepleri yerine getirmesi değil, "insan hakları standartlarına uygun olarak, mahkûmların sağlık durumlarının kötüye gitmesine engel olması" isteniyor. Anadilde savunma hakkının tanınmasının da memnuniyetle karşılandığı söyleniyor.
Ölmek veya öldürmek, sorunlarımızın çözümüne hizmet etmiyor; bilakis çözüm umudunu giderek yok ediyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019