Hilâl KAPLAN
PKK lideri Abdullah Öcalan, 7 Temmuz 1999'da, daha devlet 'Kürt' bile diyememişken Başkanlık Konseyi'ne gönderdiği mektupta şiddete son verme çağırısı yapmıştı:
'Anlamsız şiddet, sorunları içinden çıkılmaz hale getiriyor. Şiddete son vermek sorunların çözümünde temel halka olmaktadır (...) Şiddetin pratik olarak da güvenceli olarak da sona erdiğini kuşku götürmez bir biçimde kanıtlamak gerekiyor. Bu durumda en etkili sonuç alıcı yol, herkesi üzerine düşeni yapmaya zorlayacak ve aynı zamanda kolaylık sağlayacak olanı, barış için silahlı mücadeleye son verme ilanıdır. 1 Eylül 1999'da silahlı mücadeleye son verdiğimizi açıklamak ve güçlerimizi sınır gerisine, Güney'e çekip sürece göre değerlendirmek ve hazırlıklara çekmektir.'
Küçük bir grup hariç PKK sınır dışına çekildi, kötülükle özdeş hale gelmiş ismini değiştirdi. Ancak PKK'nın sınır dışına çekildiği süreçte devlet, kötü bir imtihan verdi. Çatışmasızlık sürecini başlatmak üzere sınır dışına çekilen PKK'lılardan yaklaşık 500'ünü öldürdü. PKK şiddeti olmadan geçen beş yıl boyunca da hiçbir somut adım atılmadı. Ak Parti hükümeti, ordu içindeki darbe planlarına rağmen demokrasinin konsodilasyonu için çaba gösterirken 2004 yılında, PKK tekrar şiddet üzerinden kazanım elde etme yoluna girdi.
Öcalan, Haziran 2004'te 'diyaloğun gelişmemesi ve ciddi bir siyasal iradenin ortaya konmamasını' gerekçe göstererek PKK'ya şiddete dönme çağrısı yaptı. Eski ismine geri dönen PKK, şiddeti tekrar tırmandırdı.
O günden bugüne devlet, birkaç kez barışa şans verdi. Ekim 2009'daki Habur'dan girişler tarafların iyi niyetine rağmen, hazırlıksızlık sebebiyle ve muhalefetle medyanın savaşkan tutumu sayesinde geri tepti. Aralık 2009'da Tokat Reşadiye saldırısında erzak alımından dönen silahsız askerlere yönelik saldırıda 7 asker vefat etti. Başbakan Erdoğan bunu 'açılıma yönelik bir PKK provokasyonu' olarak değerlendirdi. Habur'dan dönenlerin bir kısmı ceza alırken, konjonktür sebebiyle sözünü tutamayan devlet yargılananların önemli bölümünün Kandil'e dönmesine izin verdi.
Ardından Oslo görüşmeleri başladı. O dönem Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olsa da 'Başbakanın özel temsilcisi' sıfatıyla Hakan Fidan başkanlığında MİT temsilcileri, PKK temsilcileriyle görüştü. İmralı ile görüşme trafiği sürdürüldü. Basına sızan beşinci Oslo görüşmesinde PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu şöyle diyordu:
'Bence DTP'nin de bizim de Önder Apo'yu muhatap göstermemizden rahatsız olmayın. Önder Apo'nun muhataplığının meşrulaşması Türkiye'nin çıkarınadır. Türkiye toplumunun Önder Apo'yu muhatap olarak benimsemesi Türkiye'nin çıkarınadır. Şu söyleniyor: 'Otuz yıldır savaştık. Apo'yu nasıl muhatap olarak kabul edelim?' Bence aşiret devleti değildir Türk Devleti. Çıkarı söz konusu olduğunda Türkiye'nin bunları unutması demiyorum karşılıklı birbirimizi affetmesini bilmeliyiz.'
Ne var ki Öcalan'ın devrimci halk savaşına gerek kalmadığı ve Barış Konseyi'nin kurulacağı sözlerini takiben Silvan saldırısıyla aynı güne denk gelen demokratik özerklik ilanıyla PKK ve diaspora merkezli görüşmeler de çökmüş oldu. PKK önce Suriye krizini kâra tahvil etmek amacıyla Esed güçleriyle zımnen işbirliği içinde hareket etti. Türkiye'de devrimci halk savaşını gerçekleştirmeye çalıştı ama PKK tabanı savaş değil, barış istediğinden başaramadı. Öcalan'ın açlık grevini bitiren açıklamasında altı şehri ele geçirerek bir yere varılamayacağını ve Esed'e karşı hareket edilmesi gerektiğini belirtmesinden sonra muhalif saflara katıldı. Süreç, tüm katmanlarıyla Kürtlerin Türkiye ile işbirliğini zorluyordu. Devlet de Öcalan'ı muhatap olarak kabul etti.
BDP'li yasal temsilcilerin ziyareti Öcalan'ın siyasal aktör olarak tescil edildiğine ilişkin bir iyi niyet adımıydı. Bunu dördüncü yargı paketi, anadilde savunmanın yasalaşması ve Yerel Yönetimler Özerlik Şartı'ndaki çekincelerin kaldırılması izleyecek gibi görünüyor.
Şimdi sıra Kandil'in Mustafa Karasu'nun dediği gibi 'önderliği' muhatap olarak kabul etmesinde ve sürece olumlu katkı sunmasında. Taraflar çözüm takvimine uygun hareket ederlerse neden olmasın?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019