Hilâl KAPLAN
Temmuz 2011'deki Silvan saldırısından bu yana müzakere süreci askıya alınmıştı. Başbakan Erdoğan'ın Ağustos 2011'de açıkladığı gibi, o günden bu yana 'açılım güvenlik ekseninde' devam etti. Bu, kendisini 'devrimci halk savaşı'yla devirmeyi amaçladığını ilan etmiş yasadışı bir örgüte karşı hemen her devletin göstereceği klasik bir refleksti.
Eylül 2012'de Başbakan Erdoğan'a ulaştırılan mektupta PKK lideri, örgütünün yeni stratejisinin sadece hükümeti değil, kendisini de saf dışı bırakmaya yönelik olduğunu düşündüğünü ifade etmişti. Bunun üzerine müzakerenin muhataplarının merkezine Öcalan alınarak, diyalog yoluyla çözümde yeni bir aşamaya geçildi.
İmralı'ya iki BDP'li vekilin 'resmî' ziyareti, sürecin tarihi açısından iki 'ilk'e işaret ediyordu. Birincisi, daha öncekilerden farklı olarak BDP'ye yani siyasî kanada özel bir önem ve pozisyon veriliyordu. Böylelikle sorunun siyasî ve yasal zeminde tartışılmasının önü açılacaktı. İlkiyle bağlantılı olan ikincisi ise, yine öncekilerden farklı olarak sürecin kısmî bir şeffaflıkla ilerlemesine dikkat edilecekti. Böylelikle Öcalan'ın siyasî bir aktör olarak aleniyet ve dolayısıyla güç kazanmasına imkân sağlanmış olacaktı. Bu güç, aynı zamanda Öcalan'ın örgüt üzerindeki hakimiyetini tahkim etmeye yönelikti.
Dünkü BDP Grup Toplantısı'nda Eş Başkan Selahattin Demirtaş'ı dinlerken, BDP'nin bunların farkında olarak nasıl meseleyi yine ve sadece 'Öcalan'ın koşulları'na kilitlediğini anlamakta güçlük çektim. Öcalan, kendi koşullarını birincil önemde görüyor olsaydı, zaten BDP'li bir heyetle görüşmeye ihtiyaç duymaz ve kabul etmezdi.
Kaldı ki Öcalan'ın kendisinin kaleme aldığı yol haritasının ilk maddesi de bunu doğrular nitelikteydi. İlk aşamayı 'PKK'nın çatışmasızlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi' olarak tanımlayan Öcalan şunlara dikkat çekiyor:
'Bu aşamada tarafların provokasyonlara gelmemeye, güçleri üzerindeki kontrolü sıklaştırmaya ve kamuoyunu hazırlamaya devam etmesi gerekiyor.'
PKK kanadından çözümü 'askerî mücadelede' gören, nihai hedefi hükümetin bertaraf edilmesi olarak konumlandıran açıklamalar gelmeye devam ederken, devletten askerî operasyonlara son vermesini istemek, her şey bir yana gerçekçi değildir.
Eğer süreç 'merdiven yöntemi' çerçevesinde küçük ama güven tesis edici ve sürdürülebilir adımlar atılarak yürütülecekse, buna PKK kanadı ve kollarının riayet etmesi şarttır. Hükümet sanırım kimseden 'gözü kapalı' bir destek beklemiyor ama kısa vadede hayata geçirilebilir adımlar üzerinden gidilmesini talep ediyor. Dünyadaki diğer barış süreçleri incelendiğinde de benimsenmesi gereken yaklaşımın bu olduğu görülebilir. Her gün acı haberler ülkeyi sarsmaya devam ederken, sağlıklı adımların atılması mümkün değildir.
BDP, tartışmayı aynen Kandil gibi Öcalan'ın koşullarına kilitlediği müddetçe, Öcalan'ın koşullarının olduğu gibi kalmasına ve savaşın gittiği yere kadar uzatılmasına hizmet etmiş olacaktır. Bizi dinlemeyecekleri malum ama Öcalan'ı dinlerler belki.
Yakup Köse'nin çilesi
28 Şubat sürecinde, daha 14 yaşındayken idamla yargılanan Yakup Köse, yaşı gereği cezasını çocuk ıslahevinde çekmesi gerekirken, yetişkin koğuşuna yerleştirilmişti. Geçtiğimiz günlerde, bu husustaki şikâyetine yönelik bir cevap mektubu gelmiş. Mektupta, 'devlet' suçunu kabul etse de Nazilli'de bir Çocuk Cezaevi olmadığı için bu cürmün işlendiğinden bahsediyor. Köse, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: 'Mesela alt ranzada yatan mahkûm karısını öldürmekten cezaevindeydi. Üst ranzada yatarken gürültü yapmamaya çalışır ve beni ne zaman öldüreceğini düşünürdüm. İşte böyle bir çocukluk geçirilmesine sebep olunan kişiye devlet, 'Ne yapalım yerimiz yoktu' diyor!
Sorumlular, bırakın cezalandırılmayı, kınama cezası bile almadılar, almayacaklar. Köse'nin çilesi devam ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019