Hilâl KAPLAN
Ana muhalefet partisinin dış politikası genelde iki çizgi üzerinden yürüyor. İlki, Ak Parti'nin yaptığı ve müsbet olduğu çürütülemez bir katkı varsa, onun izinden gitmek; diğeriyse Ak Parti ne diyorsa onun tam tersini yapmak.
İlkine örnek olarak, Ak Parti hükümetinin açlık sorunuyla baş etmeye çalışan Somali için başlattığı seferberlik kampanyasının estirdiği rüzgarla Kenya'ya giden Kılıçdaroğlu ve ekibi gösterilebilir. Haklı olarak 'Mevzu Somali'yse, Kenya'nın alakası ne?' diye sorabilirsiniz. Basına 'Somali ziyareti' diye yansıtılmış olsa da, ekibiyle birlikte Kenya'da Somalililerin de kaldığı bir mülteci kampını ziyaret eden Kılıçdaroğlu, elindeki yardım paketini kamp çalışanlarına verdiği bir fotoğrafla beraber geri dönmüştü. Böylelikle, Somali'deki sefalet ve ızdırap yerine, tenis kortu bile olan istisnai bir kamp ziyaret edilmiş oldu. Ne yazık ki, Ak Parti hükümetinin Somali için yaptıklarının yanında, hem esamesi okunmayan hem de buruk bir gülümsemeyle hatırlanan bir anı olarak kaldı.
İkincisiyse çok daha önemli zira CHP'nin dış politika anlayışını genelde belirleyen damarı oluşturuyor: Ne pahasına ve hangi koşulda olursa olsun, Ak Parti karşıtlığı. Bunun en utanç verici örneğini, CHP'nin bir kez bile 'katil' diyemediği Esed'le yakın ilişkisinde görebiliyoruz. Geçtiğimiz Mart ayında Milliyet'ten Aslı Aydıntaşbaş'ın, 'Esad, CHP'yi zorlayacak' başlıklı yazısında, duruma ilişkin sunduğu özet şöyle :
'Geçen hafta CHP, 4. kez Beşar Esad'a apar topar bir heyet yolladı. Dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu ve emekli büyükelçi Osman Korutürk dahil birçok parti kurmayının bilgisi dışında bir gezi...
Heyet, iddia edildiği gibi Suriye'de tutuklu gazeteciler için olsa, gitmeden Beşar Kaddumi'nin eşi Arzu'ya haber verirdi. Bu yok. İddia edildiği gibi 'barış için' olsa, heyette diplomat kökenli vekillerinden biri olur, Arap Ligi ya da BM'den bir manda olurdu. Bu da yok.
Belli ki heyet, Beşar Esad'ın mesajını getirmek, Esad rejimine propaganda imkânı vererek Erdoğan'a muhalefet edebilmek için gitmiş. Yanlış. Bugün ne Fransa, ne Almanya, ne Japonya, ne Tacikistan Esad'a heyet yolluyor. Uluslararası vicdanı hiçe sayan CHP, bari kendi uluslararası imajını düşünseydi.
Görüntü, şu zamana kadar tüm dünyanın 'katil' ilan ettiği Beşar Esad'ı dili varıp kınayamayan (Muharrem İnce'nin 'Esad'ın canı cehenneme' lafı dışında bu partiden Suriye rejimine bir kınama yok) bir parti görüntüsü.
Bir de mülteciler meselesi var. Suriye'den kaçıp can korkusuyla Türkiye'ye sığınan yaklaşık 250 bin kişi var. Çoğu kamplarda yaşıyor ve halleri feci. Demokrasi ve özgürlükler adına yola çıkan CHP, bir kez bile bu mültecilere ziyaret edip, acılarını, hikâyelerini dinlemedi. Gönül isterdi ki Kılıçdaroğlu BM kökenli sevgili Şafak Pavey'i mülteci kamplarına derman dinlemeye yollasın. BM, birçok Batılı siyasetçi, hatta Angelina Jolie bile kampları ziyaret etti. Somali'ye giden CHP Suriyeli mültecileri ziyaret etmeye tenezzül etmedi. Pardon düzelteyim; Esad'a yakınlığıyla bilinen bir vekil, kamplara gidip 'Ne geliyorsunuz. Esad sizi affedecek. Dönün' dedi, Suriyelileri zor tuttular. CHP'nin Hatay vekilleri, Esad posterleri ve sloganlarıyla 'barış mitingleri' düzenledi.Gördüğüm kadarıyla da partinin Suriye politikasını da onlar belirliyor.'
Bunlara ek olarak, CHP Adana milletvekili Ümit Özgümüş'ün meclis kürsüsünden yaptığı utanç verici bir konuşmadan da bahsetmek isterim. Özgümüş, o dönem bir pilotumuzu da şehit etmiş olan Esed rejimi için 'Dost ülke' tabirini kullanmış, resmî rakamlara göre 94.000 insanın öldürüldüğü Suriye'de sadece 'teröristler'in öldürüldüğünü iddia edebilmiş, ülkemize sığınan mültecilerin zulümden kaçmadığı ve Türkiye tarafından daha iyi bir yaşam vaadiyle kandırılarak kamplara yerleştirildiği gibi mantık yoksunu bir tezi savunabilmiş, Suriye'deki durumu 'Esed'in katlettiğini söylediğiniz halk' diyerek tarif edip rejimin toplu katliamlarını yok sayabilmişti.
İki sözünden biri 'AKP'nin Suriye politikası iflas etmiştir' olan CHP iktidarda olsaydı, nasıl bir Suriye politikamız olacağını hayal edin. Esed'le sıcak temaslar devem edecek, katliamdan kaçan halka 'Esed sizi katletmiyor, geri dönün' denilerek mazlum Suriye halkına sınırını kapayan tek ülke olarak tarihe geçecek, Avrupa sosyalistlerine bile kendini anlatamayan Türkiye, Ortadoğu halkları tarafından da izole edilecekti. Hükümeti iflasla suçlayan ana muhalefetin hali buyken, kendini inandırıcı kılması oldukça zor görünüyor.
CHP, en kötü sınavınıysa, şüphesiz 51 kardeşimizi kaybettiğimiz menfur saldırının ardından verdi. Reyhanlı'nın hesabını esas failden sormak varken, 'Katil Erdoğan' diyerek, ülkenin birliğine yapılmış bir saldırının tam da amacına hizmet etmiş oldu.
Ağzından bir kez bile 'Katil Esed' sözünü duymadığımız Kılıçdaroğlu, hızını alamayarak Başbakan Erdoğan'ı Esed'e benzetmeye kalktı. Ancak konuştuğu yerin, CHP Grubu değil de Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu olduğunu unuttu. Sanırım Esed'in, Avrupa sosyalistleri arasında 'anti-emperyalist kahraman' olarak değil, Miloseviç gibi toplu katliamcılarla aynı kefeye konulduğunun farkında değildi.Böylelikle Türkiye'yi hem demokratik reform süreci hem de basın özgürlüğü gibi konularda eleştirmeye hazır olan Swoboda'yı bile çileden çıkarmayı başardı. Şimdi de kendilerini, Swoboda'yı 'yandaş' olarak lanse etmeye çalışarak savunuyorlar. Swoboda makarna-kömür aldığı için 'yandaş' olmadığına göre, CHP'nin kendisini gözden geçirmesinde fayda var.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































el kürdi
ve sende bu canilerin babasi olan rte yi ve onun pisliklerini örten a.k.p nice zamandir desdekliyorsun güya barish yapacaklar sende barish kelimesini kullanarak bu hirsiz ters partiye hertürlü desdexi veriyorsun
Ro$ev sîtav
Yerinde bir tespit..