Hilâl KAPLAN
Geçen yazımda çokeşliliğin yasallaşmasının yanında ve karşısında yer alan Müslümanların söylemleri üzerinden bir durum tesbiti yapmaya çalışmıştım. Bugünse mevzunun dini ve sosyolojik boyutunu ele almaya çalışacağım.
Çokeşliliğe dair ayetlere baktığımızda bunun Allah'ın tavsiye etmediği bir yol olduğunu çok net görebiliriz. Mevzunun göbeğindeki ayet olan Nisa suresi üçüncü ayette "Adaletten ayrılmamanız için daha uygundur" diyerek nasihat edilenin tek eşlilik olduğunu unutmamak gerek. Aynı şekilde yine Nisa suresi 129. ayetin "Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz" diye başladığını hatırlatmakta fayda var. Yani çokeşlilik, hiçbir zaman için uygun görülen, tavsiye edilen bir seçim değil. Ancak cevaz verilen istisnaî bir durumdur. Bu minvalde Kur'an'ı "tarihselci" bir yoruma tabi tutarak, var olan bir kapı aralığını tamamen kapatmanın farz olduğunu iddia etmenin "haddi aşmak" olduğu kanaatindeyim. Bu nokta-i nazardan baktığımızda "Çalışan kadına mehir ödemek gerekmez" diyen de çıkabilir, "Başını örtmek farz değildir" diyen de... Yani "tarihselci" mantığı Kur'an'ı yorumlamanın merkezine yerleştirirsek, askıya alınabilecek hüküm sayısının haddi hesabı olmaz. Hatta tüm Kur'an askıya alınır, "çağa uygun" yaşar gideriz!
Türkiye'de mevcut olan evlilik pratiklerine baktığımızdaysa çokeşliliğin yaygın olmamakla beraber, var olan bir toplumsal vakıa olduğunu görmek mümkün. Üstelik iddia edildiği gibi bu sadece orta-üst sınıfta yer alan Müslümanların değil, özellikle bölgede kırsalda yaşayanlar ile aşiret yapıları içinde bulunanlarda sıklıkla gözlemlenebilen bir durum. Bu noktada çokeşliliğin yasallaşmasının beraberinde getireceği iki değişiklik var. Birincisi, bundan sonra, erkekler ikinci eş alırken iki defa düşünecekler. Zira ortada salt "boş ol" diye bitecek, nafaka ve mirastan pay vermeden bitirilebilecek ve çevresinden gizleyerek sürdürülebilecek bir evlilik olmayacak. Ancak "ilk eş"ler içinse, "esas" olanın kendi olduğu, ikinci eşin ayıplandığı, hor görüldüğü bir 'psikolojik üstünlük' vesilesi kalmayacak ya da azalacak. Çokeşliliğe karşı olan kadınları inciten sanırım biraz da bu psikolojik eşiğin ortadan kalkması. Ancak seküler hukukun ardına sığınarak, yapılması tavsiye edilmese de caiz olan bir edimin yasaklanmasını veya cezalandırılmasını savunmak ne kadar doğru?
Çokeşliliğe değil ama yaygınlaşmasına karşı olan bir Müslüman olarak, seküler hukuku ululayıp, bir tür "toplum mühendisliğe" soyunmaktansa, yapılması gerekenin yine toplumsal dinamikleri dönüştürmek için çaba sarf etmek olduğu kanaatindeyim. Bizleri en iyi bilenin uyarısını göz önünde bulundurarak çokeşliliğin beraberinde getirecekleri hakkında ve daha da önemlisi "Erkek ve aile" yazımda bahsettiğim gibi erkeklerin ev içerisindeki görev ve sorumlulukları hususunda erkekleri bilinçlendiren bireysel ve kolektif çaba harcanabilir. [Gerçi belediyeler çokeşliliği ideal olarak lanse eden Sibel Üresin gibi "aile danışmanları"na başvurdukça ne kadar etkili olabiliriz bilemiyorum!] Aynı şekilde, bu muameleye maruz kalmak istemeyen kadınları evlilik akdi öncesinde bu hususta bir şart koyabilecekleri hususunda bilgilendirecek türden çalışmalar yapılabilir.
Diğer bir husus ise çokevliliğin yasallaşmasını tek başına tartışmaya açmak yerine, Şeriatın sadece bir hükmünü değil, özel hayata dair olan hükümlerinin hepsini bütüncül bir şekilde savunmak gereği sanırım. Zira Şeriat bir bütündür. Kadın-erkek ilişkilerine dair hükümlerin içerisinden sadece bir tanesini seçmek, dinin hayatı kuşatıcılığına halel getirir. Bu sebeple, arzu eden inananların kendi dinlerinin hükümleri çerçevesinde bir medeni kanuna tabi olup olmayacaklarını tartışmaya açmak bana daha sağlıklı bir çıkış noktası gibi görünüyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019