Hilâl KAPLAN
Geçtiğimiz günlerde CHP kulislerinden duymaya alışageldiğimiz türden bir haber, bu sefer BDP cephesinden gündeme düştü. Partisini yerel seçimler öncesi olağanüstü kongreye götürmeye ikna edemeyen Eş Başkan Selahattin Demirtaş'ın seçim ertesinde istifa edeceği söylentisi BDP içindeki kaynaklar üzerinden dolaşıma sokuldu.
Bu söylentilerin ardından önce bir açıklama gelmedi, sonra iptal edildiği duyurulan BDP grup toplantısı yerine, Demirtaş Diyarbekir'de bir basın toplantısı düzenledi. İddiaları yalanladı, makamları halkın verdiğini ve alacağını söyledi.
En ilginciyse, Demirtaş'ın demokratikleşme paketinden bahsederken en az Devlet Bahçeli kadar öfkeli görünmesiydi. Duyan da Ak Parti hükümetinin, yer isimlerini iade etmekle, seçim barajını indirmekle, BDP gibi partilerin de devletten yardım almasını sağlamakla, faşist öğrenci andını kaldırmakla, Kürtçe siyasî propagandayı, Kürt alfabesindeki harflerin kullanımını ve eş başkanlık sistemini yasallaştırmakla büyük bir kabahat işlediğini sanabilirdi.
Açıkçası öfkeli söylemlerle bastırılmaya çalışılan ama Kürt siyasî hareketinde pek de rastlanmayan bu istifa söylentisini içerik olarak da zamanlama olarak da tesadüfi bulmuyorum. En büyük sebebinse, demokratikleşme paketindeki bir maddeyle alakalı olduğu kanaatini taşıyorum.
BDP kadroları, bugüne kadar sadece PKK'nın değil, şiddet içermeyen hemen her hâl ve hareketi terör suçu kapsamına alan devletin de gölgesinde ortaya çıktı. Bu süreç, belli bir siyasetçi kadrosunu şekillendirdi. Bu kişilerin en önemli özelliği işin 'bedelini', diğerlerine göre daha az ödemeleriydi. Elbette Diyarbekir Zindanı'nda en ağır işkencelere maruz kalmış Ahmet Türk veya yıllarca hapis yatmış Leyla Zana ve Sırrı Sakık gibi isimlerle KCK davalarıyla hapse atılan yerel yöneticileri bu çerçevenin dışına koymak gerekir.
En ilginciyse, daha sivil ve halkın nabzını daha iyi tutan siyasetçilerin daha ağır bedeller ödemişlerin içinden, en sert ve en maksimalist söylemlere sahiplerinse nisbeten daha az bedel ödemişlerin içinden çıkmasıydı. Kim bilir, belki de bu halkın gözünde parlamak veya 'bedel eksiği'ni kapatmak için bir nevi 'telafi mekanizması'ydı. Bunu eleştirmek için de söylemiyorum zira siyasetin ruhu biraz da böyle davranmayı gerektiriyor olabilir.
Ancak hükümetin açıkladığı ve BDP'nin 'kabak çıktı' muamelesi yaptığı pakette, BDP'nin kadrolarını ve geleceğini etkileyecek çok önemli bir madde vardı. Siyasî Partiler Kanunu'nun 11'inci maddesinde yapılacak değişiklikle, siyasi partilere üye olmayı kısıtlayan bazı engellerin ortadan kaldırılacağı ilan edilmişti. Böylelikle Seçim Kanunu hükümlerine göre, oy verme hakkına sahip olan herkesin, siyasi partilere de üye olabilmesinin önünü açılmış oldu. Yani, PKK ile ilgili davalardan uzun yıllar hapis yatmış ve cezasını bitirmiş olan kişilerin, BDP'de aktif siyaset yapabilmesinin zemini hazırlanmış oldu. BDP'de yenilenmenin ayak sesleri çözüm süreciyle beraber duyulmaya başlamıştı ve bu son haberin o seslerin daha duyulur olmasını sağlamak için sızdırıldığı kanaatindeyim.
BDP kadroları, devlet tarafından büyük baskılarla karşılaştı, hâlâ da fazlasıyla karşılaşıyor. Üç yıldan beri KCK davası iddianamelerindeki keyfîlikleri ve hataları yazan birisi olarak yapılan yanlışların farkındayım. Ancak bu siyasî iklimin değişmesinin, devlet kadar Öcalan ve KCK faktörüne bağlı olduğunun da farkındayım. BDP, tabanının kabul etmeyeceği çetrefilli ittifaklara bulaşmak yerine sivil siyaset alanında zemin kazandıkça, PKK'lıları dağdan ovaya indirmeyi tartışan bir Türkiye'nin 'KCK'lılar serbest kalıyor' cümlesini korku efekti eşliğinde dinlemekten usanacağını da biliyorum.
Paketi açıklamadan önceki girizgâhta, Başbakan Erdoğan'ın şu sözlerle işaret ettiği gerçek de buydu:
'Esas olan, hak ve özgürlük taleplerinin, altını çiziyorum, burada siyasi bir zeminde, demokratik bir kültürle veyahut da böyle bir kültür diline getirilebiliyor ve muhatap bulabiliyor olmasıdır. Esas olan, hak ve özgürlük taleplerinin, şiddetin, silahın dışlandığı bir ortamda, siyasetin meşru araçlarıyla dillendirilmesi ve mücadelenin de siyasi zeminde verilmesidir.'
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019