Hilâl KAPLAN
Türkiye'deki İslâmcı hareket ve aktörler, diğer İslâm ülkelerine kıyasla farklı bir portre sunarlar. Zira cumhuriyetin kuruluşundan itibaren İslâmcı hareket ve aktörlerin büyük ölçüde Anglo-Sakson demokrasilerini örnek aldığını görmek mümkündür.
Örneğin Birinci Meclis'te Mustafa Kemâl'e en sert muhalefeti yapan ve onun tarafından suikaste uğrayan milletvekili Ali Şükrü Bey, tipik bir İslâmcı aydın ve siyasetçi olarak kabul edilir. Ancak Meclis'te yaptığı konuşmalara veya çıkardığı Tan Gazetesi'ndeki başyazılarına bakılırsa Ali Şükrü Bey'in birincil derdi Türkiye'de demokrasiyi konsolide etmek ve kişi hak ve hürriyetlerini tesis etmektir. Anglo-Sakson yönetim biçimi kendisini o kadar etkilemiştir ki yazı ve konuşmalarını bir süre kaldığı İngiltere'deki deneyimlerden veya 'Democracy in America' gibi eserlerden örneklerle süsler.
Ak Parti liderliğindeki Erdoğan'ın da 2002'den beri bundan farklı bir çizgisi olduğu söylenemez. Daha partinin kuruluşunda Necmettin Erbakan'ın siyasî çizgisine aldığı mesafeyi göstermek için 'Millî Görüş gömleğini çıkardık' açıklamasında bulunan Erdoğan, sonraki yıllarda da yaptıkları ve söyledikleriyle farklı bir siyaset yorumunu benimsediğini göstermiştir.
Hatta daha da geriye gidersek, Erbakan'ın Refah Partisi'nden belediye başkanı seçildiği İstanbul, onun zamanında bir 'parti mekânı' olmaya başlamıştır.
Yapılan araştırmalar da 2002-2012 yılları içinde Türkiye'deki içki tüketimi ve içkili mekân sayısının arttığını gösteriyor.
Erdoğan iktidarında kürtaj, sosyal sigorta kapsamına alınarak, kişi dilerse bedelini devletin ödeyeceği bir prosedür haline geldi.
Erdoğan iktidarında, 'laik' CHP'nin gasp ettiği gayrimüslim vakıfları sahiplerine iade edildi.
Erdoğan iktidarında ülke çapında açılan cemevi sayısında patlama yaşandı.
Yine Erdoğan iktidarında, Türkiyeli LGBT grupları dernekler kurdular ve hatta Ramazan'ın ikinci günü ülke tarihindeki en büyük yürüyüşü gerçekleştirdiler.
Aynı Erdoğan, Mısır ve Tunus gibi Arap ülkelerini ziyaretlerinde de sekülarizmin devlet yönetiminde önemli ve gerekli bir ilke olduğunu vurgulamıştı.
Geçtiğimiz günlerde Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak ülkeyi nasıl yöneteceğine ilişkin vizyonunu kalabalık bir topluluk karşısında ilan etti. Toplantıya 'Türkiye'nin Lady Gaga'sı' olarak anılan Hande Yener veya transseksüel şarkıcı Bülent Ersoy da katılmıştı. Belli ki onlar, hayat tarzları üzerinde bir baskı hissetmiyorlardı!
Şu satırlar da o toplantıda açıklanan Erdoğan'ın vizyon belgesinden:
'Nasıl devlet, din üzerinde tahakküm kuramazsa, dinî topluluklar da devlet ve diğer dinî gruplar üzerinde tahakküm kuramaz. Devletin görevi, dinlerin ve inançların kurduğu yaşattığı kurumların sivil toplum örgütlerinin serbestiyetini güvence altına almaktır.'
Ancak aynı Erdoğan, Müslüman kimliğini de ondan aldığı ilhamı da halktan saklamıyor. Amerikalı muhafazakâr politikacıların yaptığı gibi konuşmalarında inandığı kitaptan ayetlere yer veriyor. Mitinglerin bitişinde kalabalıklara, onları Allah'a emanet ederek veda ediyor. İslâm ülkelerinin sıkıntılarına gündemin ilk sıralarında yer veriyor.
Ne var ki bu, kendine demokrat diyen yazarların dilinde bir alay konusuna dönüşebiliyor. Akılları sıra Erdoğan'ı aşağılamak için bir anda Emin Çölaşan'a bağlanabiliyor, Bekir Coşkun'la aynı telden çalabiliyorlar.
Yukarıda saydığım gelişmeleri görmelerine rağmen ülkenin gittikçe dindarlaştığını ve Erdoğan'ın dinî bir tahakküm kurduğunu iddia edebiliyorlar. Bu vakıayı anlamak için sosyolojinin kodları tam olarak yeterli değil. Ama işin sosyolojik boyutuna bakarsak, sanırım laikler için en büyük rahatsızlık vesilesi ülkenin dindarlaştığı vehmi değil, ülkeyi eskisi gibi hegemonize edememenin verdiği sıkıntı olsa gerek. Artık tek ve makbul yaşam biçimi laiklerin sürdüğü değil çünkü. Artık toplumda var olan çoğulculaşmanın tezahürleri gündelik ve siyasî yaşama da yansıyor çünkü. Bunun izlerini başörtülü memurlara, Doğan medyada bile yer alan ve artan Ramazan programlarına, başörtülü ana karakterlerin oynadığı dizilere, vs. bakarak görmek mümkün.
Son on yılda Türkiye din alanının özgürleşmesiyle eşzamanlı olarak gerçekleşen bir sekülerleşme yaşıyor. Ancak kendine laik diyen aydınlar, halkın büyük çoğunluğunun inancından o kadar nefret ediyorlar ki, bu nefreti Erdoğan'ın şahsında tecessüm ettirerek ülkedeki değişime gözlerini kapamayı başarıyorlar. Tarih karşısında 'konu dışı' kalarak, kendi kendilerini tasfiye ediyorlar.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019