Hilâl KAPLAN
Bir ülke yönetiminin bir diğer ülkenin istihbarî yönetimi aleyhinde açıktan propaganda yaptığı görülmemiştir, ta ki 2010'da, MİT'in başına Hakan Fidan atanana kadar... Hatırlarsınız, İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu ve dönemin Savunma Bakanı Ehud Barak, Fidan'ı İrancı olmakla suçlayan sert açıklamalarda bulunmuşlardı.
İsrail'in bir zamanlar can düşmanı olan İran ile Fidan'ı özdeşleştirmesinin anlamı kısaca şöyle özetlenebilirdi: 'Şimdiye dek Türk istihbaratı, MOSSAD'ın bazen güdümünde bazen yönlendirmesiyle İsrail'in çıkarlarıyla hep örtüşen işler yaptı. Ancak bundan sonra dalganın yönü değişebilir.'
İsrail'in, Fidan'ın MİT'in başına geçmesiyle beraber Türk yönetiminin bölgede kendi inisiyatifini güçlendirecek özgün kararlar almaya başlamasının bir işareti olarak gördü ve ön almaya çalıştı. Belki işe yaramadı ama Türk dış politikasının 'özgürleşebileceği' kaygısında İsrail haklı çıktı.
Türkiye, Suriye politikasından anlaşılacağı üzere, ne İran'ın ne de İsrail-ABD'nin güdümünde hareket etti.
Mısır darbesi boyunca Suudi Arabistan, İran, Suriye, İsrail ve ABD aynı çizgide buluşurlarken, Türkiye kendi yolunu çizmeyi tercih etti.
Çözüm sürecine üçüncü bir yabancı devleti araya sokmadan (örneğin Oslo sürecinde İngiltere devredeydi) kendi barış istikametini çizmeyi tercih etti ve daha önceki süreçlere göre de şimdiden daha uzun mesafe kat etti, ediyor.
Bu üç politikanın yöneteni ve hamisi Başbakan Erdoğan, diplomatik alanda uygulayanı Ahmet Davutoğlu ve sahadaki başat aktörü de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dı.
Peki, dünya üzerinde (sadece Türkiye'de demiyorum, dünya çapında) İsrail dışında, Hakan Fidan'ı 'İrancı' ilan eden başka hangi odaklar vardı: Doğru bildiniz, elbette Gülenciler.
2010 yılından itibaren, Fidan karşıtı bir kampanya başlatıldı. Önce Oslo sızıntısı geldi. Başbakan Erdoğan'ın Arap Baharı'nın bahar olduğu günlerde bölgeye yaptığı ilk ziyaret sırasında Oslo sızıntısı patlatıldı. İstenilen tepki alınmadı, hatta halkı çözüme ısındıran bir artı etkisi bile oldu.
Ardından 7 Şubat'ta yargıdaki paralel yapılanma eliyle, yine çözüm süreci eksenli bir soruşturma bahane edilerek Fidan, ülke istihbaratının bir numaralı ismi, şüpheli sıfatıyla savcılığa ifade vermeye çağırıldı. Bu da Başbakan Erdoğan'ın ikinci ameliyat sürecine denk getirildi. Devlet, paralel devlete direndi. Yine olmadı.
Sonunda 'İran' kartı masaya açıktan konuldu. 17 Aralık süreci boyunca Fidan başta olmak üzere Ak Parti'ye yakın bürokratların en çok suçlandığı şey 'İrancı' olmalarıydı. Suriye'de İran'ın zıddı bir politika güdülüyor olmasına rağmen, Fidan'ın adı itinayla İrancı olarak geçirildi. Bunu Gülen medyası gazetelerinde daha incelikli bir dille yaparken, sosyal medyadaki Gülenciler, işi, Fidan'ın Humeyni'nin yetiştirdiği evlatlık çocuğu olduğunu iddia etmeye kadar götürdü.
Ve 7 Şubat'ta becerilemeyen operasyonun nihayete erdirilmesi için düğmeye basılan 17-25 Aralık sürecinin merkezindeki Selam-Tevhid dosyası... Bu uydurma örgüt üzerinden tam üç yıl süreyle Başbakan ve MİT Müsteşarı'nın da bulunduğu 251 kişi ve toplamda 2280 kişiyi dinlediler.
Başbakan, o dosyayı, Dolmabahçe'deki gazetecilerle toplantısında şöyle özetlemişti:
'Savcı geliyor, iki şema çiziyor. Birinin başına oğlumu, diğerine damadımı yerleştiriyor. Tabii baş örgüt lideri de benim. Bu konuda da çok rahatım. Bu ülkeyi kalkındırma adına her şeyini feda eden bir örgütün lideriyim. O örgütün adı da Ak Parti'dir.'
7 Şubat'tan 25 Aralık'ta devreye konan Tevhid-Selam'a kadar işletilen aynı darbe çizgisidir. Hükümeti yıkmayı amaçlayan bu çizgiyle yüzleşmek, yargının olduğu kadar toplumun da sorumluluğudur.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019