Hilâl KAPLAN
'Devlet adamlığı unvanını taşımak, gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünerek hareket etmeyi gerektirir.'
R.T.Erdoğan
Yeni Türkiye, bir durum tesbiti olduğu kadar, devam etmekte olan bir sürecin de adıdır.
Yeni Türkiye, daha adil, daha müreffeh, daha iyi ve daha güzel bir ülke olma yolundaki mücadelenin adıdır.
Yeni Türkiye, başörtülülerin serbestçe yaşadığı, barışın hakim olduğu, katillerin tenzili rütbeye, gadredilmişlerin iade-i itibara uğradığı, kimsenin kimliğinden ötürü dışlanmadığı, sivil ve özgün anayasasını yapmış, asker-sivil tüm bürokratların görev tanımlarının sınırına çekildiği, Gazze'den Arakan'a kadar geniş bir gönül coğrafyasındaki mazlumların hakkına sahip çıkan, ekonomik olarak güçlü, kültürel olarak zengin, mimarî olarak geleneği ihya ederek bugüne uzanabilmiş bir ülke inşa etmenin imkân şartlarının hasıl oluşudur.
Ancak böyle bir ülkeyi oluşturabilmenin yolu, bu amaca hizmet etmek isteyenlerin, inşa sürecinin ne kadar ciddi bir mesele olduğunu kavramasından geçer.
Bu kavrayışın önkoşulu da 'daha az şeytan taşlayıp, daha çok salavat getirmektir'. Zira geçmişin hatalarını geleceğe taşımamak için önce özeleştiri, ardından telafi yoluna gidilmelidir. İnşa, önce 'La ilahe' deyip, ama ardından illâki 'İllallah'ı eklemeyi unutmamaktır.
Seçimler ertesinde, siyaset alanı müdahalelere açık, kırılgan bir alan olmaktan çıktı. Siyasetin güçlenmesi, ihmal ettiğimiz toplumsal ve ahlâkî sorunlarımıza ihtimamla göstermemiz gerektiğini daha da derinden hissettirmeye başladı.
Son bir hafta içerisinde Haşmet Babaoğlu, İsmail Kılıçarslan, Ali Nur Kutlu, Fahrettin Altun, Hatem Ete gibi yazarların 'Nasıl bir inşa süreci?' sorusu etrafında, özellikle gençliğin yetiştirilmesi noktasında kafa yordukları yazılar kâleme alması bunun göstergesi.
Yalnız inşa sürecinin sadece Başbakan Davutoğlu ile başlatılması Cumhurbaşkanı Erdoğan'a büyük haksızlık olur. Zira Erdoğan'ın Genel Başkan ve Başbakan olarak, bu kimliklerin elverdiğinden bile daha fazla medya, akademi, sivil toplum alanlarında atılım yapmaya çalıştığına şahidim.
İstisnalar bir yana, vazife tevdi edilen/destek sunulan kişi ve kurumların çoğunluğu, Erdoğan'ın ihlasının yüzde biri nisbetinde iş ortaya koyabilmiş olsalardı, şimdi bu inşa sürecine de ciddi bir birikimle girilmiş olunurdu. Fakat artık vakit, bu vakittir.
Unutulmamalı ki inşa hareketi, ancak kendi kadro hareketini de yaratabilirse başarılı olabilir. Nitekim 17 Aralık'tan beri kadro niteliğinin, inşanın niteliğini de nasıl belirlediğini hayretler içerisinde müşahade ettik.
Ancak 'kadro' deyince birbirleriyle organik ilişki içerisinde, sıkı sıkıya bağlı bir bürokratlar ordusunu kast ediyor değilim. Bilakis, hayatın her alanında, boşluk bırakmayacak şekilde vazife üstlenebilecek, oryantalist komplekslerden münezzeh, ilim ve ihlâs sahibi insanlar yetiştirmekten bahsediyorum.
Erdoğan, diğer siyasî partilerden farklı olarak gençlere geleceği değil şimdiyi emanet eden bir siyasal çizgi oluşturdu. Onlara bir ideolojinin bekçisi değil, öznesi olma imkânını verdi. Bu, kuşkusuz siyaset dışında hizmet etmek isteyen gençleri de cesaretlendiren bir bakış açısı.
O yüzden işe ilk olarak gençlerimizden şikâyetçi olmak yerine, onlara nasıl bir 'özneleşme süreci' sunduğumuzu gözden geçirerek başlayabiliriz.
Sadece siyaset alanında değil, medya, akademi veya sivil toplum alanında da bu sorumluluğu hakkıyla yüklenmeye hazır gençler yetiştirmek için yapılması ve yapılmaması gerekenleri de sonraki yazıda ele alalım inşallah.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019