Hilâl KAPLAN
Bölgede savaş zamanı hem devlet hem örgüt yaşamı zorlaştırırken, barış zamanı ise sadece örgüt halka yaptığı baskılarla ön plana çıktı. En son 40 kişinin hayatına mal olan iç savaş denemesi bunun en net kanıtı oldu. O yüzden hem bölgede yaşayıp hem de açıktan PKK'yı eleştirmek ateşten bir gömlek. Bu sebepten ötürü müstear isimle yazsa da, bu ateşten gömleği giyenlerden birisinin gelinen noktayı anlattığı yazısını paylaşıyorum:
Ülke genelinde 40'a yakın insanın öldüğü olaylardan sonra, Diyarbakır'da sakallı insanlar berberlerin yolunu tutmuştu. Her gördüğü sakallıyı IŞİD militanı diye hedefe koyan örgütlü kitlelerin eline düşmemek için önlem alıyordu insanlar, ve PKK'nin Sterk TV kanalında çalışan bir adam bunu 'Sonunda anladılar temizlik imandandır' diye keyiflenerek paylaşıyordu.
Kurban Bayramı sonrası eve geldiğimde abim anlattı.
Van'daki olaylardan sonra, bizim köyün tek bakkalının sahibi olan, hiç kimseye bir fiske zararı olmamış, Hüda-Par'lı bir komşumuz bile sakalları kesmiş. Bakkalı da kapatmış bu aralar.
Kürdistan'da dindarlığını çeşitli sembollerle dışarıya yansıtan insanların üç gün boyunca lince uğraması, bunun yarattığı şiddet atmosferi, gelip komşumuzun kapısına kadar dayanmış durumda.
Kürt gençlerinin her gördüğü sakallıyı IŞİD militanı zannedip, günlerce IŞİD'ci avına çıkmalarının müsebbibini sırf IŞİD'in dünya çapında yarattığı atmosferle açıklamak mümkün değil. Bunun müsebbibi, IŞİD'e tepki olarak Van'da Bediüzzaman Külliyesi inşaatını yakacak cehalette bir siyasi kitle yaratanlardır öncelikle.
6-8 Ekim olaylarında o kadar insanın ölümüne yol açan şey sadece Kobani hassasiyeti, Kobani üzerinden her türlü dezenformasyonla, IŞİD=AKP propagandalarıyla doldurulmuş insanların öfkesi, bir yıldan fazladır geliyorum diye bağırıp, bağlı bulundukları siyasi hareket tarafından hiçbir şekilde isimleri dahi ağızlara alınmayan YDG-H tehlikesi, HDP'nin sorumsuzluğu, Cumhurbaşkanı'nın IŞİD ne ise PKK odur sözü değildi. 6-8 Ekim'deki şiddet ve nefret dalgasını yaratan şey, PKK eksenli Kürt siyasetinin kuruluşundan bugüne kodlarında taşıdığı İslamofobi'nin, 'uygun bir anda' dışarıya akmasıydı aynı zamanda.
PKK, din olgusunu, yönetebildiği siyasi kitlenin gündelik hayatından o kadar uzaklaştırıp, kitleyi o kadar yabancılaştırdı ki, bugün Kürt gençleri IŞİD'in tekfir ettiği örgütlere, IŞİD destekçisi diye saldırabiliyorlar. Van'da Akabe Vakfı'nda çalışan 65 yaşındaki bir insan evine giderken öldürülebiliyor.
Zamanında ceberrut devletin örgüte yardım ediliyor baskısı yüzünden iş yerlerini kapatıp batıya kaçan insanların yerini, sakallı ve dindar diye Van Erciş'te iş yerleri yakılan insanlar aldı.
Diyarbakır HDP İl Eşbaşkanı çıkıp bir radyoda 'Sadece Diyarbakır'da IŞİD'e yardım ettiğini bildiğimiz 400'e yakın dernek/kuruluş var' diye açıklama yaptı. Bu Diyarbakır'daki tüm İslami dernekleri hedef göstermek, sadece İslami saiklerle hareket ettikleri için hepsini tek bir nefret odağına dönüştürmek değil de nedir? Bu sözler, bir zamanlar Tansu Çiller'in elimizde örgüte yardım eden iş adamlarının listesi var açıklamasını hatırlatıyor. Ki o iş adamlarının akıbetini hepimiz biliyoruz.
Son olarak 29 Ekim'de, T24 sitesine 'AKP partner olmaktan çıkmıştır' ana temalı yazı yazan Aysel Tuğluk, 'IŞİD bitirildikten sonra bunlar Anadolu'da 'İnsani Yardım Dernekleri' olarak çalışmaya devam edecekler' deyip, bugün Suruç'ta Kobani'den gelen insanlara günlük sıcak yemek dağıtan dernekleri dahi IŞİD'çi olmakla suçladı.
Bu taze örneklerin, Öcalan'ın PKK'ye yaptığı, İslamî camiayla ilişkilere ve İslam'a bakışa yönelik telkinlerinden sonra ortaya çıktığını da hatırlatalım.
Peki, nasıl oluyor da Kürtler bu İslamofobik siyasete hâlâ böyle teveccüh gösterebiliyor?
Başta Kürtlerin yarısından çoğunun devletten gördükleri bütün zulümlere rağmen İslami ya da merkez partilerine yönelmelerinin birincil müsebbibi, bu siyasi ideolojinin içinde taşıdığı dindarlık düşmanlığının bizzat kendisidir.
Kürtlerin geri kalan yarıya yakını da kolhoz'larda, komünlerde yetiştikleri için PKK'ye destek vermiyorlar. PKK, Kürtlere yapılan zulmün zirve yaptığı bir dönemde direnişin adresi olarak görüldüğü için teveccüh buldu. Kürtlerin bu kesimi için çoğunlukla ya PKK'nin dine bakışı görmezden gelindi, ya dini hassasiyetler ikinci planda kaldı ya da PKK'nin zaman zaman başvurduğu 'yurtsever ve milli' din adamlarıyla yeni bir form kazandı. PKK bugün de o direniş etrafında ortaya çıkan yaşanmışlıkların, acıların yarattığı büyük hikâyenin üzerinde, Kürt çocuklarının ölerek yarattıkları manevi bağ üzerinde siyaset yapıyor. Bu büyük hikâye hâlâ o kadar taze ve yakın ki, ideolojik olarak Kürt sosyolojisiyle kavgalı olduğu halde PKK'ye bu imkânı sunuyor.
IŞİD vesilesiyle ortaya saçılan bu toptancı, üç genci linç ederek öldürtecek kadar nefret ve cehalet dolu anlayış daha uzun süre gündemimizi işgal edecek. Çatışma ve şiddet kamusal alandan çekildikçe, PKK'nin ve onunla aynı dönemde ortaya çıkmış diğer sol örgütlerin Kürt toplumuna ve siyasetine miras bıraktıkları, kabaca dini ve dindarlığı gerici kabul eden, onlarca farklı İslamî yorumu tek ve en kötü forma indirgeyen İslamofobik anlayışla daha çok karşı karşıya kalacağız. Hem Kemalist eğitim sisteminin tedrisatından geçmiş, hem de fikri takvimleri otuz sene öncesine sabitlenmiş sosyalist bir siyasi aklın yönettiği örgütün epey tesiri altında kalmış, kalmaya devam eden bir halk için, hiç kolay değil.
Yazının tamamı: http://cahitbulent.tumblr.com
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019