Hilâl KAPLAN
"Barış" kelimesinden nefret etmemiz için tüm şartların olgunlaştırıldığı bir dönemdeyiz. Barış adına silah sıkan, barış adına adam kaçıran, barış adına politikaya girdiğini söyleyip "Barış için kurşun sıkan da yiyen de şereflidir" minvalinde konuşandan geçilmediği bir zamanda, zor bir kelimeyi başlığa çektiğimin farkındayım. Ama barışa değilse de bu yazıya bir şans verip sonuna kadar dayanın lütfen.
PKK'nın şiddeti tırmandırıp devlete demokratik özerklik projesini silahla dayatarak elini güçlendirme stratejisi çöktü. Bu bağlamdaki ilk işaret Selahattin Demirtaş'tan geldi. Bir BDP'li ilk defa açıkça "PKK yanlış yapıyor" dedi. Ardından BDP'li Gülten Kışanak Öcalan'ı etkisizleştirmeye çalıştığı aylardır söylenen Kandil'e tavır alacaklarını açıkladı. Bu gelişmeler üzerine söylemleriyle daha çok Kandil'in pozisyonunu savunacak gibi görünen Mahmut Alınak "Genel Başkanlığım kaçınılmaz oldu" gibi iddialı bir açıklamayla adaylığını ilan ettiyse de, dün "genel merkez barikatını aşamadığı"nı söyleyen sitemkâr bir beyanatla adaylığını geri çekti. Ve bugünkü BDP kongresinde Kandil'e karşı açıktan tavır almış, gerektiğinde PKK ile arasına mesafe koymaktan imtina etmemiş Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak'ın yeniden eşbaşkan seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
PKK'nın şiddet stratejisinin temelini askerlere düzenledikleri saldırılardan çok şehirlerde büyük karmaşa yaratmak amacını güden "devrimci halk savaşı" oluşturuyordu. Bu stratejiye de BDP tabanı beklenen desteği vermedi. Ne hastanelerden plajlara kadar uzanan provakatif eylemler, ne de Kadıköy'ü talan eden "barış göstericileri"nin yaptıkları vandalizm tabanda makes buldu. Bulmuş olsaydı, benzer tepkiler ülke çapında yaygınlaştırılırdı. Ancak BDP'li Kürtlerin büyük çoğunluğu da barışın cam çerçeve indirerek gelmeyeceğinin farkında.
BDP tabanında en çok ses getiren eylem dağda yaşamını yitiren PKK'lıların annelerinden müteşekkil "Barış Anneleri"nin, Hakkâri'deki sınıra gidip beyaz tülbentlerini toprağa bırakması ve "Ne olursa olsun, kan dursun" mesajını vermesi oldu. Geleneksel olarak kan davalarını bitirmek amacıyla yapılan bu hareket sadece devletin değil, devletin bombaları altındaki PKK'nın da şiddete son vermesi için yapılmış önemli bir çağrıydı. Keşke bu açıklama ve karşı duruşları devlet Kandil'i bombalamaya başlamadan önce görebilseydik ve şiddet bu kadar tırmandırılmamış olsaydı. Ancak zararın neresinden dönülse kârdır, "can"dır.
Bu noktada devletin PKK'nın şiddetini minimize edebileceği mücadeleyi vermesi anlaşılabilir bir şey. PKK saldırılarının zirve yaptığı bir dönemde devletin karşılık vermemesi beklenemez. Fakat mevcut durum bizi yanıltmasın: Adına ister Kürt sorunu ister PKK sorunu deyin, bu sorunun "son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar" stratejisiyle çözülmeyeceği çocuklarımızın kanıyla, annelerin gözyaşlarıyla edinilen acı tecrübeyle sabit. Çünkü her ne kadar Ak Parti, Kürt halkının kayda değer bir kısmını temsil etse de BDP'nin de temsil ettiği kayda değer bir kesim de var. Ve devlet bu tabanı kazanmak, onlarla birlikte yaşamanın yollarını açmak arzusundaysa bölgeye yatırım götürmekten daha fazlasını vaad eden, daha anlamlı bir yol seçmek zorunda.
"PKK'yı ver, demokrasi al" modeli, bırakın BDP'li Kürtleri, bir kısım Ak Parti'li Kürt için bile ikna edici değil. Bazı Ak Parti'li Kürtler içinde de yakınları hâlen dağda olan veya dağda ölmüş olanlar var. Batı'da "terörist" denilene, Doğu'da –ister Ak Parti'li, ister BDP'li olsun- hâlâ "gerilla" deniyor. Ve PKK'nın savaş lordlarına öfke besleyenler dahil, dağdaki gençlerin onyılların zulüm politikalarının kurbanı olduklarını düşünüyor, sağ salim eve dönmelerini arzu ediyorlar. Zira onlar için PKK sadece savaş lordları demek değil, aynı zamanda çocukları, akrabaları demek...
Ak Parti hükümeti, Kürtlerin ölerek ikna olmayacağını anladığından demokratik açılım gibi zorlu bir işe girişmişti. BDP, devletteki zihniyet değişimine gereken katkıyı sunmadı. Bu katkı sunulmadığı sürece devlet eski reflekslerine dönmeye devam edecek. Bu yüzden BDP'nin de PKK'ya daha fazla gencin kanına girerek devleti ikna edemeyeceğini göstermesi gerek. Bunu yapmak içinse meclise döneceğini bir an önce açıklaması, siyasetin önünü açması şart.
Ne ölerek ne de daha fazla öldürerek bu sorundan kurtulamayacağız. Barışa bir şans daha vermekten öte çaremiz yok.
Sivillere özen
Türkiye'nin İsrail hükümetinin zulmüne karşı sergilediği vicdanî tutumun aynısını Kürt meselesinde göstermeye azami çaba harcaması gerek. Üstelik bu gereklilik artık sadece vicdanları ya da iç politikayı ilgilendiren bir durum değil. Aynı zamanda Somali'den Gazze'ye uzanan geniş bir spektrumda "dünyanın vicdanı" olmaya aday işler yapan Türkiye'nin omuzlarındaki bir sorumluluk. Bu yüzden hava operasyonunda sivillerin zarar görmemesini sağlamaktan sivil göstericilerin ölümüne sebebiyet vermemeye kadar normalde İsrail'in elini buladığı türden fiilerden uzak durmak elzem.
Bu uyarıyı yapmamın sebebi, geçtiğimiz hafta Hakkâri sınırında silahların susmasıyla alakalı eylem yapan göstericilerden birisi olan Yıldırım Ayhan'ın (35) gaz bombasının göğsüne isabet etmesi neticesinde hayatını kaybetmiş olması. Daha önce dediğim gibi mezkûr göstericilerin sadece devlet operasyon yaparken değil, PKK saldırırken de aynı duyarlılığı göstermelerini bekleyebiliriz. Ancak bu beklenti, silahsız gösteri yapan birisinin öldürülmesini meşrulaştırmaya kadar gitmemeli. Güvenlik güçlerinin bu gibi protestolara nasıl müdahale edecekleri noktasında daha iyi yönlendirilmeleri gerektiği kanaatindeyim.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019