Hilâl KAPLAN
Kullandığı çelik zırhlı kurşunun istisnailiği, görüntülerde daha önce çatışma alanında çok bulunduğu ve çok insan öldürdüğünü belli eden soğukkanlılığı, İstanbul'un göbeğinde işlediği katliamı 7 dakikada gerçekleştirip üstünü değiştirerek olay yerinden kaçması gibi ayrıntılar adını DEAŞ koysak da maruz kaldığımız bu son terör saldırısının oldukça 'profesyonel' ve eğitilmiş bir katil tarafından yapıldığını gösteriyor. Nitekim dün DEAŞ da, saldırıyı üstlendiğini kendi hesabından ilan etti. Sebep olarak ise, 'mürted' yani dinden çıkmış Türk hükümetinin Suriye'de DEAŞ'a verdirdiği kayıpları gösterdi. Yani, 'mürted Türk hükümeti'ne bağlı Diyânet'in verdiği hutbeye bakmamışlar! Buna rağmen hâlâ mevzuyu hayat tarzına bağlamak,DEAŞ'ın toplumu ayırma amacına hizmet etmekten öte anlam taşımaz.
İki gündür bazı yabancı basın organları da, zaten terör saldırısı ile sarsılan Türkiye'ye bir de attıkları başlıklarla saldırdılar. Örneğin Deutsche Welle (DW) Türkçe servisinin verdiği bir haberin başlığı, "SZ: Saldırı, 2017 için umutları söndürdü" idi. Süddeutsche Zeitung'un Türkiye için uygun gördüğü ve DW'nin de paylaştığı başlık buydu. 'Bazı uzmanlar'dan alınan görüşleri derleyen bir diğer DW 'haber'inin başlığı ise, "Uzmanlar 2017'de Türkiye'de terörde artış bekliyor" idi ve seçilen fotoğrafta ay yıldızlı bayrağa sarılı yan yana dizilmiş bir sürü tabut görünüyordu.
İngiliz Daily Telegraph'ta çıkan bir yazının başlığı ise, "Türkiye, Avrupa'nın hasta adamınamı dönüşüyor?" idi. Nasıl, yeterince tanıdık değil mi? Amerikan CNN'in internet sitesinde uygun gördüğü başlık ise daha 'cüretkâr'dı: "İstanbul'daki terör saldırısı 2017 için açık bir mesaj: Aynısından daha fazla bekleyin." New York Times'dan Al Jazeera'ya tüm yabancı basın organlarında Türkiye'de PKK'nın yaptığı saldırıların öznesinin "Kürt militanlar" olarak belirtildiğini de ekleyeyim.
Haber veya analiz adı altında, terör saldırısına uğramış başka herhangi bir Batılı ülke hakkında yapmayacakları propagandayı Türkiye'yi nasıl daha fazla zor durumda gösteririz telaşıyla seçilen propaganda savaşının bu 'güzide' örnekleri aklımızın bir köşesinde dursun.
Peki, içerde dört terör örgütüyle, sahada DEAŞ ve PKK ile savaşan devletimiz, bu dış kaynaklı saldırıya yönelik neler yapmalı? Öncelikle istihbarat kurumlarımız arasında varsa bir koordinasyon eksikliği, bunun giderilmesi için alınması gereken önlemler ne ise, o ivedilikle yapılmalı. Daha önceki saldırılardaki eksiklerin tespit edilip, bir sonrakinde tekrar etmemesinin önleminin alındığı kamuoyuna anlatılmalı. Sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin önüne geçmek için resmî hesaplar daha etkin kullanılmalı ya da buna matuf ayrı bir çalışma yapılmalı. Bir terör saldırısı olduğunda, halk yüzünü kime döneceğini bilmeli.
OHAL süresinin yeterince iyi değerlendirilmediği aşikâr. Kahvehanelere DHKP-C sempatizanlarının dalıp insanları 'gericilikle mücadele' adı altında birbirine karşı kışkırttığı, AVM'ler başta olmak üzere sivillerin yoğun olduğu özel işletmelerde güvenliğin elinde çubukla insanları arayan güvenliklerden ibaret olduğu, kanaat önderlerinin kendi korumasını kendilerinin sağlamaya çalıştığı bir vasatta yaşıyoruz.
İstanbul başta olmak üzere genelde polis memuru ve özelde özel harekât mensubunun böylesi bir terör ortamıyla baş etmek için yetersiz olduğu defalarca tespit edilen bir durum. Diğer şehirlerden İstanbul'a polis kaydırılsa, o şehirlerin güvenlik açığı oluyor. Polislerimiz bırakın teröristle mücadeleyi, uzun saatler ve ekstra mesailerle sadece ayakta duracak mecalleri kalana dek çalışmak zorunda kalıyor. Evet, bir yandan yeni personel yetiştirme ve alımları sürüyor. Ancak sistem oturana dek, devletin özel müesseselerinin uygulayacağı güvenlik şartlarını belirleyip çalışan ve müşterilerinin güvenlikleri için dikte etmesi, gerekirse özel güvenlik şirketleriyle çalışmaya yönlendirmesi gerekiyor.
Açıkçası Paris'ten, Brüksel'den sokaklarda ağır silahlı polislerin olduğu fotoğrafların sanki kötü bir şeymiş ve demokrasimizin ileri oluşunun nişanesi gibi ele alınmasından sıkıldım. Güvenliğin demokrasinin bir şartı olduğunu zor yoldan öğrenen bir ülkeyiz. Gerekirse 'görünür' ve ağır silahlı güvenlik görevlilerinin kilit noktalarda olması gerekiyor.
Ve teröre sıfır tolerans... Sosyal medyadan sokağa, PKK'dan DEAŞ'a, FETÖ'den DHKP-C'ye, nerde bir terör örgütünü veya saldırısını öven varsa, devletimizin anında 'misafir etmesini' ve hukukun gereği neyse işletilmesini bekliyorum. Buna hâlâ illegal örgütlerin uzantısı olduğu aşikâr olan yayınların toplatılıp kapatılması dahil.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019