Hilâl KAPLAN
"Ne zor ülkeye düştük" diye hayıflananlar, kapağı Avrupa'ya atmayı düşleyenler, halkına baktığında içi aşağılama ve nefret hisleriyle dolanlar azcık kenara çekilsin. Memleket sevdalılarıyla konuşmamız lazım zira.
Son on yılın verilerini, devletimizin kuruluşundan bu yana geçen zamanın toplam verileriyle kıyasladığımızda bile, ülkemizin kalkınma, sanayi ve ticaret alanlarında atak yaptığını, altyapı çalışmalarının 80 yılın bile üzerinde bir performans sergilediğini ve ortalama hayat standardının kimisi için iki kimisi için 10 katına yükseldiğini, orta sınıfın tarihimizde olmadığı kadar genişlediğini görüyoruz. Ancak bu gelişmelere mukabil, güçlenen Türkiye millî savunma ve enerji başta olmak üzere daha önce bağımlı kılındığı alanlarda da güçlenmek istedi. İp burada kopmaya başladı. Dış politikada etki alanımızın ve nüfuzumuzun artması da elbette pek mutlu edici bulunmadı.
Anıtkabir'de göndere çekilen bayrağımızın ipini üretmekten sevindiğimiz yıllardan bugüne on yılda geldik. Artık millî piyade tüfeğimizi, tankımızı üretiyoruz. ABD Senatosu'nun bize vermeyi reddettiği silahlı İHA'ları kendimiz yapıyoruz. Peki, bu yolu kendimiz mi seçtik? Hem evet, hem hayır.
Evet çünkü Erdoğan, İsrail'e verilen tank modernleştirilmesi gibi yüksek fiyatlarla yabancı devletlere ihale verip, üstelik verim alınmayan ve yazılımları da o devlete bağımlı olan askerî atılımlar millî çıkarlarımız aleyhinde olduğu için milletin çıkarı doğrultusunda askerî teknoloji geliştirilmesini sağladı. Sanki bir politik nüfuz hinterlandımız yokmuş gibi davranmadı. Global ticari rekabet listesine ülkemizin eklenmesinin önün açtı.
Hayır çünkü müttefikimiz saydığımız ne kadar devlet varsa, öncelikle bunca yıl bize sadece yedek kulübesinde yer olduğunu göstermişlerdi. Ne füze savunma sistemimiz ne nükleer silahımız ne de savunma teknolojimizin olmasına müsaade etmişlerdi. Ayrıca son on yılın yarısında da, yapılmaya çalışılan her atılımı sadece engellemekle meşgul olmuşlar ve güç yetiremeyince YPG gibi düşmanlarımızı açıktan silahlandırıp desteklemeye kadar işi vardırmışlardı.
Sadece bir örnek vereceğim. Türkiye'nin Çin'e vermeyi düşündüğü füze ihalesini hatırladınız mı? 2013'teki ihaleden itibaren iki sene boyunca NATO ve ABD'den uyarılar geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan en uygun fiyat ve teknoloji aktarımı veren ülkeyi seçtiklerini söyleyerek itiraz etti. Bu haklı bir kaygıydı çünkü bugün Moskova'nın da Tahran'ın da Şam'ın da Ankara'yı vuracak güçte füze sistemleri var ve buna karşın Türkiye'ye koruma sağlaması gereken NATO şemsiyesi, Patriotları bile Türkiye'yi sıkıştırıp pazarlığa zorlayacak bir araç olarak kullandı, kullanıyor.
Cumhurbaşkanı en sonunda, tam da Obama ile sıcak fotoğrafların verildiği ve Antalya'da gerçekleşen G-20 zirvesine denk gelecek şekilde füze ihalesinin iptalini kabul etti. NATO'nun Türkiye'yi ikna edecek güvenceler verdiği yorumları yapıldı. Bir ay sonra ne oldu? FETÖ'cü bir pilot, Rus savaş uçağını düşürdü. ABD ile iyice yakınlaşmak ve Rusya'nın agresyonuna karşın pazarlık kat sayımızı da düşürüp gardımızı indirmek zorunda bırakıldık. O süreçte NATO'dan üç beş açıklama dışında askerî açıdan bir yardım görmedik. Bilakis, AB mülteci anlaşmasını bir dayatma olarak kullandı ve ABD'nin de YPG'ye desteği arttı. Bugün Bab'da Mehmetçiğimiz canı pahasına mücadele ederken de, İncirlik'teki ABD uçakları dinleniyor.
Ha pardon, geçenlerde 'gövde gösterisi' uçuşu yapmışlar!
Şimdi nasıl bir varlık mücadelesi verdiğimizi anladın mı güzel kardeşim? Bu saatten sonra sanma ki dertleri Erdoğan ve o giderse bizi rahat bırakacaklar. Hayır, Türkiye bir kere başını kaldırıp gün yüzü görmeye yeltendi ya, o başı daha yeterince büyümemişken ezmeye çalışacaklar. Cumhurbaşkanı bu noktadaki merkezî gücümüz, umarım geç olmadan anlarız.
Vatanın sana bugün ihtiyacı var. Başını dik tutmana, işini en iyi şekilde yapmana ve komşuna sahip çıkarak ülkene sahip çıkmana... Bir de şu duaya ortak olmana: Allah kimseyi, yüz yıl öncekiler gibi 'boyun eğelim, gitsin' diyenlere benzetmesin.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019