Hilâl KAPLAN
Otuz beş masumun kanına girildi. Kan döken, devletin savaş uçaklarıydı. Bombalama emrini onaylayan devletin güvenlik güçleriydi.
Ölense halktı; çoğunluğu 12-18 yaşları arasında olan, bölgedeki askerlerin bilgisi dahilinde hareket eden, eğitimi için harçlığını çıkarmaya çalışan gencecik çocuklar...
Uzun süre üç maymunu oynayan medya mahallesi yönünü -eskiden Genelkurmay'a yaptığı gibi- hükümete çevirip "hazır ol"da bekleyerek haber yaptı, yapıyor.
Katledilenlerin de cumhurbaşkanı olması beklenen Gül, bir Cuma namazı çıkışı ayaküstü baş sağlığı diliyor.
Bombaları atan Türk Silahlı Kuvvetleri, sanki 35 kişi durduk yere, eceliyle ölmüş gibi soğuk bir baş sağlığı mesajı yayınlıyor, hiçbir sorumluluk kabul etmiyor.
Orduya hâkim olduğu imajını veren Başbakan Erdoğan, yine Cuma namazı çıkışında ayaküstü açıklama yapıp, 35 Kürt kardeşinin hakkını değil, devletin hakkını savunuyor.
Sivillerin öldürüldüğü gün gibi ortadayken hükümet adına görüş bildiren Hüseyin Çelik cümleye "hata varsa..." diye başlıyor. Ardından daha soruşturma bile yapılmamışken "kasıt olmadığından eminiz" diye ekliyor.
Bir hastanenin bodrum katında 35 kişinin bedenine otopsi yapılırken, aileler ayazda ağlaşırken gazeteci milletinin bir kısmı fasıl programını iptal etmemekle kalmıyor, bunu sosyal medyada ele güne duyurmaktan da hayâ etmiyor.
Birinin ayağına yanlışlıkla basılsa dahi özür dilemek gerektiği bilinir. Otuz beş gencin bedeni bombalarla paramparça, devletin hiçbir kademesi sorumluluk beyan etmiyor, özür dilemeye yanaşmıyor. Sadece sabır dilemekle meşguller. Görevden uzaklaştırılan bir kişi bile yok.
Şimdi otuz beş vatandaşımızın katili PKK olsaydı olabilecekleri düşünün. Cumhurbaşkanı resmî bir mesaj yayınlayıp baş sağlığı dileğinde bulunacaktı. Başbakan Erdoğan bir basın toplantısı sırasında daha önceki "Ciğerim yanıyor" açıklamasına benzer, duygulu bir konuşma yapacaktı. Medya tüm gelişmeleri "son dakika" olarak duyuracak, hadisenin adını "Irak sınırında operasyon" diye değil "Irak sınırında katliam" olarak koyacaktı. Bunların hiçbiri olmadı. Çünkü bizi ilgilendiren masum insanların ölmüş olması değil; onların kimin öldürdüğü...
Uludere Katliamı'ndan sorumlu olanlar cezalandırılmazsa, özür beyanı ve tazminat yoluna girilmezse, o acılı ailelerin matemine ortak olunmaz, bölge halkının psikolojisini dikkate alan uygulamalara gidilmezse artık istediğimiz kadar "kardeşiz" diyelim; Kürtler kendi acısını görmeyen bir devlet aygıtı, onun hizmete hazır medyası ve katliama bahane arayan kamuoyundan ötesini görmeyecekler. O yüzden "Türklere göbekten bağlı değiliz" diyen Murat Karayılan'a, "Kürtler özerklikle yetinmeyecek" diyen Leyla Zana'ya boşuna kızmayın. Onlar üzerlerine düşeni yapıyorlar. Esas olan kardeşlik bilincini yansıtacak bir yönetim, medya ve kamuoyu tesis etmektedir. Başbakan'ın telefonla da olsa cenaze evini arayıp "acınız acımızdır" demesi, üç bakanın taziye ziyaretinde bulunması geç de olsa atılmış olumlu adımlardır. Ancak nasıl ki otuz beş gencin kanına girmek bir saat aldıysa, sorumluları bulup cezalandırmak da aylar sürmemelidir. Soruşturma bitene kadar bombalamayla direkt bağı olanlar görevden uzaklaştırılabilir.
Ben, Türk bir aileye mensup, eli kalem tutan Müslüman bir kadın olarak, kendi adıma tüm yaşananlardan ötürü, yapabildiklerimin sınırlılığından ötürü başta cenazesi olan aileler olmak üzere tüm Kürt kardeşlerimden özür diliyorum. Yasınız yasımızdır. Unutmayacağız, unutturmayacağız.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019