Hilâl KAPLAN
Toplum, kendisi hakkında on yıllık planlar yapmaz; an içerisindeki mağduriyetlerini en aza indirmek birincil derdidir. Ama hükümetler yapar, yapmak zorundadır. Nüfus politikaları da bu alana girer. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan'ın, mevzuyla gayet alakalı bir zemin olan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Forumu'nda yaptığı konuşmayı zamansız veya toplumun talepleriyle alakasız bulmak bana geçersiz bir eleştiri gibi görünüyor. Uludere ile kürtajı "cinayet" kavramı üzerinden ilişkilendirmesi yersiz bir teşbih olsa da tıbbi gerekliliğin 10 katına çıkmış olan yaygın sezaryen uygulaması ve kürtaja ilişkin sözleri değinilmesi gerektiğinie inandığım bir meseleydi.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere... Laik bir ülkede yaşıyormuşuz, o yüzden kürtajı dinin kodlarıyla tartışmayacakmışız. Şimdilik bu isteğe 'eyvallah' deyip kürtajın bir seçim hakkı olduğunu öne sürenlere şu basit soruyu soralım:
İnsan nerede başlar?
Ve tamamen seküler bir noktadan bize cevap vermelerini isteyelim. Verebilirler mi? Kutsal değil diyerek kutsadıkları bilim, İnsan'ın veya hayatın bidayetinin sınırını saptayabilmiş midir?
Bu basit soruya teolojinin alanına girmeden cevap vermek mümkün müdür?
Basit diyorum ama lafın gelişi; zira kürtajı hak olarak savunanların ("hak"kı da teolojiye 'bulaşmadan' tanımlasalar da görsek; yüzyıllardır filozoflar yapamıyor ama bizimkiler elbet becerir, ha gayret) kesin bir biçimde yaşam hakkını da ihlal etmediklerini kanıtlamaları şart. Çünkü yaşam hakkı, her zaman için –ki bu liberal haklar teorisi için de geçerlidir- seçme hakkından önce gelir.
İnsanın veyahut yaşamın nerede başladığına dair net bir cevap yok; inananlar için var da "biz" şimdilik konu dışındayız... Kimisi 4 hafta diyor, kimisi 8, kimisi 10 ama neticede KESİN bir hüküm bildirilemiyor. Ancak 10 hafta deyince diğer görüşler de 'içlendiğinden' ve düzene angaje, sağlıklı, üretken bir bireyin yaşamını 'aksatabilecek' bebekler en başta düzene zararlı olduğundan (hele Allah muhafaza bir de o bebeğin 'özürlü' doğma ihtimali varsa ki "ihtimal" diyorum, dikkatinizi çekerim) kürtajı yasallaştıralım gitsin.
Evet, kürtaj çoğu kadının hayatında verebileceği en zor kararlardan birisidir.
Evet, Ak Partili bazı siyasetçiler üslup olarak bendenizi de çıldırtan açıklamalara imza attılar.
Ve evet, yasağa ek olarak tecavüzün müebbet hapisle cezalandırılması, ebeveynleri bebekleri hakkında evhama sevk eden genetik testlerin uygulanmasının denetimi, doğum kontrol yöntemleri, eşi tarafından kürtaja zorlanan kadına sağlanması gereken sosyal destek sistemi ve kürtajın zararları hakkında bir bilinçlendirme seferberliği yapılması gibi ek uygulamalar şart.
Ancak bunların hiçbiri sonuç itibariyle kürtajı hak olarak savunanların yaşam hakkı ihlalini de savunduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yani annenin fizikî ve psikolojik sağlığı ölüm tehlikesi sınırlarını zorlamadığı durumlarda kürtaja karşı çıkanlar 'günah işleme özgürlüğü'ne değil, 'cinayet işleme özgürlüğü'ne karşı çıkıyorlar. Seçim hakkına değil, yaşam hakkı ihlaline karşı çıkıyorlar.
"Nerden cinayet oluyormuş, fetüs yaşadığını nerden bilecekmiş?" diyenlerdenseniz, yani "farkındalık ve bilinç" sizin yaşam tanımınızın çekirdeğini oluşturuyorsa, buyurun gelinen son noktaya... En hakiki mürşit olan bilim, yaşamın nerede başladığını hâlen tartışadurduğundan, mevzuya dair ortaya atılan taze kavramlardan birisi de "doğum sonrası kürtaj". Serdar Kaya'nın yazısından (Taraf, 03.06.2012) okuyalım:
"Felsefeci akademisyenler Alberto Giubilini (Milan Üniversitesi) ve Francesca Minerva(Melbourne Üniversitesi), 2 Mart 2012 tarihinde Journal of Medical Ethics adlı akademik dergide yayımlanan makalelerinde, konunun bu yönüne (yeni doğanların bilinç seviyesinde olmamasına- H.K.) değindiler. Tıpkı fetüsler gibi, yeni doğmuş bebeklerin de sadece birer potansiyel kişi olduklarını ve dolayısıyla da gerçek kişilerle aynı ahlaki statüye sahip olamayacaklarını belirten akademisyenler, annelerin talepte bulunmaları durumunda yeni doğmuş bebeklerin öldürülmelerinin de etik olarak kabul edilebilir olacağını ileri sürdüler. Bu operasyon için seçtikleri isim, "doğum sonrası kürtaj" oldu."
Kürtajın yaşam hakkı ihlali olduğunu savunan benim gibi insanlara "gerici, yobaz, ve hatta 'tecavüze uğra da gör'", vb. demeden evvel bizi ikna edin:
Kürtaj nasıl ve neden bir cinayet değildir?
Ama bunu yapmak için şu 'basit' soruya da KESİN bir cevap vermek zorundasınız:
İnsan, nerede başlar?
Süreniz başladı.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019