Hilâl KAPLAN
BDP tabanının oy vererek Meclis'e gönderdiği isimler için de ödediği bedeller göz önüne alınırsa en çok sembolik önemi haiz birkaç kişiden birisi kuşkusuz Leyla Zana'dır. O yüzden çözüm umudunun Başbakan Erdoğan'da olduğunu ilan eden sözlerini BDP'nin açığa düşürmesi oldukça zordu, öyle de oldu.
Örneğin BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Leylâ Zana'yı ismi üzerinden 'Mecnun' göndermesi yaparak kendisine de yakışmayan bir üslupla aşağıladı. Ancak "Oslo süreci yeniden başlasın" talebini dile getirip Başbakan'a seslenerek Zana'yla aynı noktaya gelen kendisi oldu. Aynı şekilde sekiz gencimizi kaybettiğimiz Dağlıca saldırısı sonrasında PKK'ya "silahlı faaliyetlerine son vermesi" çağrısında bulunarak Zana'nın ortaya koyduğu perspektife destek çıkmaya çalıştı.
Zana kadar sembolik değeri yüksek başka bir isim olan Ahmet Türk de hâlâ Zana'nın yaptığı çıkışın anlamını doğru kavrayamamış olacak ki "Biz de yıllardır aynı şeyleri söylüyoruz" diyor. Hakikaten esasa baktığınızda Kürtlerin bir halk olduğunun kabülü, Öcalan'a ev hapsi, vb. noktalarda Zana ile aynı yerde duruyorlar. Fakat Türk'ü ayrıştıran nokta kurduğu dil ve öngördüğü yöntem sebebiyle esasen neyi savunduğunu usûlen geçersizleştirmesiydi.
Başbakan Erdoğan'ın Leyla Zana ile görüşmesi sırasında, Şırnak'ta bir korucu PKK'nın patlattığı mayın sebebiyle vefat etti. Aynı gün Dersim'de de askerî araca yönelik oldukça büyük bir bombalı saldırı gerçekleştirildi. Neyse ki aracın zırhlı olması sebebiyle murad edilen gerçekleşmedi ve hayatını kaybeden olmadı. Ancak neticede bu saldırıların hepsi zamanlama olarak bu sembolik kıymeti büyük buluşmayı hedef almaktaydı.
Mevcut durumda PKK içinde de BDP içinde de esas düşmanın 'devlet' mi Ak Parti mi olduğuna yönelik bir ayrışma sürüyor. Suriye'deki krizi fırsata çevirebileceğini düşünen kanat, Ak Parti'yi olabildiğince yıpratarak silahlı yollardan mücadele etmeyi öngörüyor. Örneğin dün KCK Yürütme Konseyi Üyesi olarak bilinen PKK'nın liderlerinden Duran Kalkan'ın PKK'nın yayın organı Fırat Haber Ajansı'nda bir röportajı yayınlandı. Eski Genelkurmay Başkanlarımızdan duymaya alıştığımız bir cümle röportajın başlığına çekilmişti: "Askerî çözüm sürecindeyiz." Röportajın bir bölümünde Kalkan şöyle demiş:
"Bazıları diyor ki, PKK AKP'yi silahla yenilgiye uğratamaz, böyle diyenler avuçlarını yalasınlar. Onlar kendi niyetlerini gerçekmiş gibi ortaya koyuyor."
Kalkan'ın "avuçlarını yalasınlar" diye sert biçimde seslendiği tarafın Ak Parti olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. PKK içinde iki yıldır süren iktidar mücadelesinin net bir ayrışmaya dönüştüğü sinyalini verecek kadar sert olan bu ifade Leyla Zana kadar Murat Karayılan'ı da hedef alıyor. Karayılan iki yıl önce Mavioğlu'na verdiği mülakatta ne demişti, hatırlayalım:
"Biz demiyoruz ki, zafer kazandık. Uluslararası güçler üzerimize bu kadar sefer yaptı, tasfiye edilemedik. İstenirse şiddet yolu devam ettirilir, bu durumda inanın PKK yine daha güçlenir. O zaman belki kendi çözümünü de kendisi geliştirir, ilan eder. Son seçenek olarak ona da gidebilir. Ama teslim olması ya da şiddet yoluyla tasfiye edilmesi mümkün değil. Ama şu var: Biz de devleti yenemeyiz. Yenişememe durumu söz konusu. Çözüm bu temelde kendisini dayatan bir gerçekliktir. Uzarsa karşılıklı kayıplar daha fazla olur."
Kalkan, röportajın geri kalanında AK Parti'nin çözümsüzlüğe mahkûm olduğunu savladıktan sonraysa nasıl bir 'yenilgi'nin gerçekleşeceğini, esas düşmanın Ak Parti olduğunu yineleyerek anlatıyor:
"Yani artık AKP'den bir şey beklenmemeli. AKP'yle çözüm nasıl olacak diye düşünülmemeli. AKP'nin Kürt sorununu çözeceğini, Tayyip Erdoğan'ın hala sorunu çözecek lider olduğunu söyleyenler geçmiş on yılı bir çırpıda yok sayıyorlar, üstünü çiziyorlar. Neye dayanarak bunu söylüyorlar, kanıtlarını göstersinler. Niye on yıldan bu yana çözülemedi hep oyalandı, yalanla dolanla Kürt halkı aldatıldı, binlerce evladı katledildi, on binlercesi tutuklandı işkence altına alındı. Görülmüyor mu bunlar?"
Murat Karayılan, Avni Özgürel'e verdiği son röportajda her şeyin Erdoğan'a bağlı olduğunu ve çözüm iradesi noktasında Başbakan'dan beklentilerini anlatmıştı. Bu yüzden Kalkan'ın sözlerinin "Başbakan'dan umutluyum" diyen Zana kadar Karayılan'a da olduğunu kabul etmek gerekir.
Kalkan'a yakın PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu da geçtiğimiz günlerde müstear isimle yazdığı Özgür Politika'da yayınlanan yazısında şöyle demiş:
"Leyla Zana'nın konuşmaları çözümle de, barışla da ilgili olmayan konuşmalardır. Türkiye'nin Güney Kürdistan'daki siyasî ilişkilerinin başka bir tezahürüdür (...) AKP bu destekle bir kısım Kürtler üzerinde beklenti ve oyalama politikasını sürdürmektedir. Dolayısıyla, Leyla Zana'nın söyledikleri de çözüm ve barış için bir değer ifade etmiyor. Sadece Kürdistan'da etkisizleşen AKP'ye bir nefes verme anlamına geliyor."
Zana, Karayılan'la aynı zamana denk gelmesi 'tesadüf'le açıklanamayacak çıkışıyla gerek BDP gerek PKK içindeki bir kesimi karşısına alarak ateşe su dökmek niyetiyle bir adım atmıştır. Bu adımın sağlam bir zemine atılıp atılmadığını gösterecek olan hükümettir.
Kefenini giyip yola çıkan bir Başbakan için barışı tesis etmek noktasında göze alınması zor olan şey olmasa gerek...
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019