Hilâl KAPLAN
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Basın Danışmanı Ahmet Sever'in, Vatan gazetesinden Ruşen Çakır'a verdiği röportajın etkileri sürüyor. Ahmet Sever'in röportaj sırasında Cumhurbaşkanı Gül'ün tekrar aday olmasına ilişkin sözleri "Pekâlâ aday olabilir" diye özetlenerek kamuoyuna sunulunca da sıcak yaz günlerinde Suriye gündemi hariç 'ekmek çıkaramayan' bazı köşe yazarlarına da gün doğmuş oldu. Röportajda Cumhurbaşkanı'nın meseleye kendi bakışı da ifade edilmiş oysa:
Çakır: Sonuçta Anayasa Mahkemesi kararıyla iki seçeneğin ortasında bir noktaya geldik, yani süre 7 yıl ama bir kez daha aday olabilecek. Gül bu seçeneklerden hangisini istiyordu?
Sever: Kendi tercihini hiç telaffuz etmedi. Hep şunu düşündü: "Ben ne olursa uyarım ve bu sürede de görevimi en iyi şekilde yerine getirmek için çaba harcarım." Yaklaşımı hep bundan ibaret oldu.
"Pekâlâ aday olabilir" ifadesinin geçtiği bölümde ise Sever, temkinli bir üslup kullanmadığını ve bunun Cumhurbaşkanı'nı da rahatsız edebileceğini teslim ediyor:
"Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiş, pekâlâ aday da olabilir, niye olmasın? Sonuçta karar kendisinin, belki bana kızacak bunu bu şekilde ifade ettim diye ama şimdiden "oldu bitti, artık kenara çekilecek" havasının yayılması çok büyük haksızlık."
Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresine ilişkin belirsizliğin uzatılması yanlıştı. Bazı Ak Partililerin nerdeyse Sayın Gül'e kariyer danışmanlığı yapar gibi birtakım görevleri adres göstermesi de yanlıştı. Anayasa Mahkemesi'nin düzelttiği yasa metninde Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresinin bir defaya mahsus olarak belirtilmesi, normalde önü açık olan iki kez seçilme hakkının ondan esirgenmesi de yanlıştı.
Tayyip Erdoğan gibi Abdullah Gül de talip olan değil, matlup olan siyasetçilerdir. Millî Görüş'teki "gelenekselciler-yenilikçiler" ayrışması sırasında Abdullah Gül, Recai Kutan'ın karşısına aday olarak çıkarken de; Erdoğan'ın yasal durumu belli olana kadar Başbakanlık görevini yürütürken; Erdoğan'ın aktif siyasette kalması ihtiyacı hissedildiği için kendi siyaset hayatını bir yana koyup Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterildiğinde de böyleydi. Erdoğan'la böylesi bir yol arakadaşlığı yürütmüş, Ak Parti'nin fikir babası olmanın yanı sıra kuruculuğunu da yapmış ve parti içinde en önemli görevlerde hizmet etmiş birisine güvenilmediği izlenimi yaratılarak, anayasanın etrafından dolanıp iş yapmak gerçekten haksızlıktı.
Kardeşlik hukukuna saygısızlıktı.
Bu minvalde Başbakan Erdoğan'ın Baş Danışmanı Yalçın Akdoğan'ın dün Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a yaptığı açıklamada bu hususa değinerek partisinden 'kişisel görüş'lerini bildirenlere de bir nevi cevap niteliğinde aslında:
"'Tayyip bey olur' demek yada 'Abdullah bey olacak yada olmayacak' demek de doğru değil. Neticede bu konu; basit, birilerinin kendi kişisel keyfine, görüşüne kalmış bir konu değil. Bu konu oturulur, zamanı gelince değerlendirir (...) İki yıl öncesinden bu tartışmayı yapmak şahıslara saygısızlık değil mi? Neticede iki yıl daha Sayın Cumhurbaşkanı o koltukta oturacak. Bugünden, dışarıdan böyle bir yorumda bulunmak Cumhurbaşkanı açısından da Başbakan açısından da nezaketsizlik."
Bunca metin analizinden sonra başlıktaki soruya cevap vermeden olmaz.
Öncelikle "Gül-Erdoğan arası çekişme çıkacak" kabilinden yazılar döktüren yazarların 2014'e giden süreçte oldukça mahcup olacaklarını düşünüyorum. Zira Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday olmayı seçerse Cumhurbaşkanı Gül'ün de tekrar aday olması siyaseten de anlamlı olmayacaktır. Sayın Gül, kazansa da kaybetse de, aslında 'kaybetmiş' olacaktır. Çünkü Gül'ün, Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı yarışında yenmesi ancak CHP ve BDP gibi kendi siyasî geleneğine aykırı kitlelerin desteğiyle gerçekleşebilir. Bu da Gül'ün kamuoyu genelinde (ona oy verenler dahil) saygınlığının sıfırlanması anlamına gelir.
Kaybederse de sadece kendi eliyle etrafındaki bütün sosyal ağı yerle bir etmiş olmayacak; aynı zamanda Köşk'teki yedi yıllık muhteşem performansıyla değil, "Erdoğan'a kaybeden cumhurbaşkanı" olarak hatırlanacaktır. O yüzden Gül'ün Erdoğan'a karşı aday olacağını iddia edenler, kendisinin ya ahlâkî ya da siyasî vasıflarının yeterince farkında olmayanlardır.
Kanaatimce Abdullah Gül'ün, Sever'in biraz da 'heyecanlı' aracılığıyla ilettiği mesaj aktif siyasete devam edeceği yönündedir ve asgari nezâket sınırını bile aşan bazılarına "ben buradayım" demektedir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019