Hilâl KAPLAN

Şehitler ölmez, Vatan bölünmez
24.03.2013
3432

 PKK ile sürdürülen mücadele sürerken, en milliyetçisinden en muhafazakârına kadar her kesimin benimsediği bir slogandı bu.

Gelinen noktada, halkın sinir uçlarını özetleyen bu deyişe aykırı bir iş yapılmadığı kesinleşti.

21 Mart 2013, son 30 yıl içinde bölünmekten en uzak olduğumuz gündü.

'Bölücü terör örgütü' PKK'nın lideri, yaptığı çağrıda 'Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz, ayrıştırmak isteyenlere inat birleşeceğiz' dedi.

PKK'nın, silahla 'alan hakimiyeti' elde edip, Suriye'de olduğu gibi Türkiye'de de fiilî bir durum oluşturma stratejisi, aslında 'Bağımsız Kürdistan' arzusuna bir geri dönüşü ima ediyordu. PKK, bu hususta başarı elde edememiş ve Şemdinli çıkarması hezimetle sonuçlanmış olsa da aynı yöntemi denemeye devam edeceğini ilan etmişti. Bu noktada, milyonlara 'hükmedebilen' Öcalan'ın PKK ile PYD gibi alt örgütlerinin yüzünü İran-Suriye ekseninden Türkiye'ye döndürmüş olmasından memnuniyet duymak gerekir.

Bölünmek bir yana Misakı Millî'ye referansla sınırlar ötesi bir birleşmeye atıf yapan Öcalan'ın çağrısındaki ikinci en önemli nokta 'yöntem olarak silahlı mücadele'nin sonunu ilan etmesiydi. Toplam iki sayfa tutan konuşma metninde Öcalan, tam üç kez silahın döneminin kapandığını duyurdu:

- Çağrımı bağrına basan gençler, mesajımı yüreğine katan yüce kadınlar, söylemlerimi baş-göz üstüne diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar... Bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor.

- 'Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun' noktasına geldik. Yok sayan, inkar eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Türküne, Kürdüne, Lazına, Çerkezine bakmadan insandan, bu coğrafyanın bağrından akıyor.

- Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.

Peki neden hâlâ mutsuz olanlar var? Çünkü bugüne kadar PKK'nın sadece gölgesiyle karşılaşmışken, Nevruz günü suretiyle yüz yüze geldik. Devletin zulüm politikaları sebebiyle PKK'ya sarılmış milyonların olduğunu bilip, bilmiyormuş gibi yapıyorduk. Artık acı da olsa gerçeklerle yüzleşmeye başladık. Ki bu acı, evlât acısından daha yaralayıcı olmasa gerek...

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, verdiği bir mülakatta, '1984'ten 2010'a kadar geçen 26 yılda, 40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi' demiş ve eklemişti: 'Matematiksel olarak baktığımızda 26 yılda, güvenlik kuvvetleri 5 defa bu PKK terör örgütünü bitirmiş.'

26 yıl içinde 5 defa 'bitirilen' PKK, altıncı seferdir devam ediyordu. Yani, 'şahin'lerden sayılan Genelkurmay Başkanı bile, PKK meselesinin salt askerî yollarla çözülemeyeceğini itiraf ediyordu Ya da daha uzun yıllar, ölmeye ve öldürmeye devam edilebileceğini belirtiyordu. Tabii otuz yılı aşkın bir şiddet döngüsünün Türkiye'nin siyasî ve sosyolojik yapısını nasıl değiştirebileceğini kestirmek mümkün değildir.

Ancak şu an için net olan bir şey var. Evleri yakılmış, ataları asılmış ya da sürülmüş, önceki nesli ya faili meçhullere ya da Diyarbekir işkencehanesine kurban vermiş, fare yemekten copla tecavüze kadar yaşamadığı kalmamış, köylülerine dışkı yedirilmiş, dili nerdeyse bir asırdır yasaklanmış Kürtler bu vatana, devlete ve bayrağa aidiyetle bağlanmak istiyor. Sistemin entegre edemediği Kürtlerin lideri Öcalan, onları buna çağırıyor ve davetine icabet ediliyor.

Hâlâ 'Şehitler ölmez, Vatan bölünmez' diye inanıyorsak, bu imkânı değerlendirmek gerekir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar