Hilâl KAPLAN
Tüm seçim kampanyalarını Ak Parti'yi zayıflatıp denklemden çıkarmak üzerine kuran muhalefet partileri, şimdi de bir yolunu bulup Ak Parti'yi denklemde tutarak koalisyon hükümeti kurmaya çalışıyorlar. Özellikle MHP lideri Bahçeli'nin, azınlık hükümetine destek vermeyeceklerini açıkladığı dünkü konuşmasından beri Ak Parti'siz bir koalisyon ihtimali kalmadı.
Seçimlerin önümüze koyduğu tablo aşağı yukarı şöyle: Ak Parti, en yüksek oya sahip olmasına rağmen söylem olarak açık ara en uzlaşmacı parti görünümünü veriyor. Başbakan en son, "Diğer partilerin aksine hiçbir kapıyı kapatmadan, bütün seçeneklere açığız. Biz kapı kapatan değil, ufuk açan bir partiyiz" diyerek seçmen kitlesini de koalisyon fikrine ısındırmaya yönelik bir hamle yaptı.
Ancak eminim koalisyon kurmak noktasında onların da çok çekinceleri var. Yine de şimdilik ellerinden geldiğince koalisyon seçeneğini değerlendirecekler. Şahsi kanaatim, Başbakan'ın, daha ilk günden 'asmayacağız, yargılayacağız' ve 'AKP ile asla' diyen HDP lideri ve yetkililerine kulak verip, HDP'nin kapısını çalmamaları gerektiği yönünde. Ak Parti defalarca kapıdan kovulup, bacadan girmeye çalışan bir parti olmasa gerek.
CHP de, Ak Parti'den sonra, koalisyon noktasında uzlaşıya en açık parti görünümünü veriyor. Kılıçdaroğlu, Sabah'a verdiği röportajda 'Başbakan'a kapılarının açık olduğunu' belirtmişti. Fakat Veli Ağbaba ya da 'Önceliğimiz AKP'nin iktidarda olmadığı bir koalisyon' diyen Sezgin Tanrıkulu gibi partinin bir kanadını temsilen konuşanların Ak Parti ile koalisyona kategorik olarak karşı oldukları, partiye merkez sağdan giren isimlerle üst yönetimin bir kısmının Ak Parti ile koalisyona daha sıcak baktıkları söylenenler arasında.
İkilem, Ak Parti'nin de CHP'nin de tabanının bu iki partinin koalisyonundan rahatsızlık duyması. Zira birbirinin anti-tezi olan bu iki parti koalisyon yaptığı takdirde, yıllardır birbirleri aleyhinde söyledikleri her şeyi geçersiz kılmış olacaklar. Ak Parti, en azından uzunca bir süre 'eski Türkiye, üst akıl ve İstanbul sermayesi'ni ağzına alamaz hale gelecek. Kendini özgün olarak sunduğu alanlar boşa çıkmış olacak. CHP ile yapılan koalisyon sonrası, Ak Parti'nin MHP'ye de bir miktar oy kaybedeceği muhakkak.
Bir diğer ikilem, Ak Parti tabanı da MHP tabanı da partilerinin birbirleriyle koalisyon kurmasına sıcak bakmalarına rağmen, özellikle MHP üst yönetiminin ve ağırlıklı olarak Devlet Bahçeli'nin buna şiddetle karşı çıkmasıdır. Bahçeli zaten daha seçim gecesi 'ana muhalefet görevini üstleniriz' diyerek tüm koalisyonlara kapısını kapatmıştı. Bunun uzlaşmaz bir imaj çizmesinden çekinilmiş olacak ki bu sefer de Ak Parti'nin razı olamayacağı Cumhurbaşkanı'nın konumu gibi meseleleri öne sürerek kapı aralık bırakılır gibi yapılıp kapatıldı. Yine de bu hususta bir ilerleme olabilir, bekleyip görelim.
Çözüm süreci mi demiştiniz? MHP ile eşit sayıda 80 vekili ve 100 belediyesi olan, seneye 27 milyon lira hazine yardımı alacak olan parti daha hâlâ 'silahlı mücadele değil, siyasî mücadele' diyemiyorsa,
HDP zaten üç kez silahsız mücadele çağrısı yapan Öcalan'a gitmek isterken, KCK 'Öcalan silah bıraktıramaz' diye karşılık veriyorsa,
Demirtaş, bölgedeki barış ortamını suistimal edip onlarca kişiyi öldüren YDG-H'yi arkalıyorsa ve halihazırda 'MHP ile bile çözeriz, AKP'yi asla desteklemeyiz' diyorsa, bence çözüm sürecini otomatik olarak dondurucuya kendileri koymuş oluyorlar zaten. Paralel yapıyla mücadele bağlamında da en etkili seçenek Ak Parti-MHP seçeneği olarak görünüyor. Zira hâlen bürokraside MHP'ye yakın isimlerle beraber yürütülen bir paralel karşıtı mücadele devam ediyor. Siyasî birliktelik bunu pekiştirebilir. CHP'ninse uzun bir süredir paralel yapıyla mücadele diye bir derdi yok. Kaset meselesine aşinalıkları tüm partilerden daha eskiye dayandığı için olabilir.
Her şeye rağmen görünen, kısa vadede kapımızı çalacak bir erken seçim. Allah kerim...
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019