Hilâl KAPLAN
Sömürgeci bakış, sömürgeleşeni 'patolojik' ve onun üzerinden sömürgeleştireni 'normal' (norm olan) olarak tanımlamanın imkânını sunar. Ne yazık ki sömürgeci bakış, sosyal bilimcilerin de dûçar olduğu bir illettir.
Sömürgeleştiren taraftan gelen sosyal bilimcilerin, sömürgeleştirdikleri halkları araştırırken onları, araştırmalarının nesneleri yaparak asimetrik bir ilişki kurmaları ve 'anlamaya' çalışmaları bir dereceye kadar 'doğal' karşılanabilir. Çünkü zaten iktidar sahibi olan, yabancı olduğu ve tahakküm kurmaya çalıştığı insanları ele almaktadır.
Asıl ilginç olan, bir sosyal bilimcinin kendi ülkesinin insanlarını aynı sömürgeleştirme sürecinde gerçekleşen nesneleştirmeye tabi tutarak 'anlamaya' çabalamasıdır. Ancak ne de olsa Türkiye tarihi, istisnai ve karmaşık bir sömürgeleştirme hikâyesidir. Bu hikâyeyi müstesna kılan esas unsursa sömürenin de sömürülen gibi "yerli" olmasıdır.
Nilüfer Göle, herkesin başörtülülere "hasta" muamelesi yaptığı bir dönemde çıkıp onları "sosyal bilimin nesnesi" konumuna 'yükseltmiş'tir. Bu bakımdan zamanında pek çoklarının cesaret edemediği bir işe imza atmıştır. Ama yaptığı, yapabildiği esasında sadece budur: Muhatap dahi alınmayan patolojikleştirilen madunu, nesne olarak ele alıp tanımlamak.
Ancak madunlar, bu kadarını bile takdire şayan bulacak bir mahrumiyet noktasında olduklarından Göle'nin "Modern Mahrem" çalışmasından elde ettiği prestij Müslümanlar arasında uzunca bir zaman daha süreceğe benziyor. Sürsün, meselemiz o değil. ("Modern Mahrem" kitabına ilişkin görüşümü merak edenler "Bir 'modern mahrem' olarak Nilüfer Göle" yazımı okuyabilirler.)
Geçtiğimiz haftalarda Göle, Radikal'den Ezgi Başaran'a bir röportaj verdi ve Fransa'da üç askeri, bir öğretmeni ve üç Yahudi çocuğu öldürdüğü iddia edilen Cezayir asıllı Fransa vatandaşı Muhammed Merrah'ı ve onun üzerinden İslâm dünyasını analiz etti.
Özel eğitimli polislerin nedense kafasından vurarak infaz etmeyi tercih ettiği, yaklaşık bir yıldır telefonu polis tarafından dinlenen, Fransız istihbaratının eski başkanının "polis ajanı" olduğunu iddia ettiği ve sanırım sadece olay günü polis tarafından takip edilmeyen Merrah'ın işlediği iddia edilen cinayetlerin ardından zaten ayakta olan Fransız sağı elbette şaha kalktı. Peçesinden minaresine kadar yasaklarla görünmez kılınmaya çalışılan, "helal et" gibi suni tartışmalarla sindirilen Müslümanlar, Merrah olayının ardından bir kez daha hedefe konmuş bulunuyor.
Ancak şimdilik işin içinde hiçbir bit yeniği yokmuş gibi yapıp Göle'nin analizine bakalım: "Patolojik bir oğlanın haleti ruhiyesiyle İslâmî ideoloji birbirine giriyor (...) Tamamen delilik ya da patolojik demek zor. İdeolojik iklimden besleniyor".
Göle'nin işaret ettiği ideolojik iklim elbette ki İslâm... Devam edelim: "İslâmla terörün hiçbir alakası yok diyemezsiniz bugün çünkü ondan besleniyor."
Bu bakış açısından hareketle bir sosyolog "Kürtlükle terörün hiçbir alakası yok diyemezsiniz bugün çünkü ondan besleniyor" dese ne olurdu? Haklı olarak yer yerinden oynardı. Ancak mevzubahis İslâm ve Müslümanlar olunca, vurun abalıya.
Sayın Göle'ye Müslüman bir ülkedeki yasaklar sebebiyle akademisyen dahi olamayan bir sosyolog olarak naçizane tavsiyem İslâm ve Müslümanlar üzerine kelâm ederken yüzyıllardır süren, hâlâ sürmekte olan sömürgeleştirme sürecinin ve ondan mülhem iktidar ilişkilerinin Müslümanlar üzerindeki yansımalarına da biraz dikkat kesilmesidir.
Nasıl ki bugün ortada PKK diye bir realite varsa ve bunu en başta 1980 darbesi sonrasındaki devlet terörünün marifetlerine borçluysak, İslâm'ı kendisine mündemiç barbar bir öz varmış gibi lanse etmeye yarayan "İslâmî teröristler" tanımını da devam etmekte olan Batılı sömürgeleştirme süreçlerine borçluyuz.
Üstelik bu kadarını görmek için arif olmaya da gerek yok, sosyolog olmak kâfi...
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019