Hilâl KAPLAN
Uzun süredir çeşitli vesilelerle 28 Şubat sürecinin sona erdiğine dair açıklamalar duyuyoruz. Gerçekten durum bu mu? 28 Şubat sürecinin sebep olduğu derin tahribat onarılabildi mi hakikaten?
Ben başörtülü öğrenciler hâlen okul kapılarından geri çevrilirken böyle düşünmekte zorlanıyorum. Milleti temsil ettiği iddia edilen Meclis'te hâlâ bir başörtülü vekilimizin bile olmayışı karşısında bu kadar iyimser bakamıyorum.
Elbette 28 Şubat'tan sonra o köprünün altından çok sular aktığının farkındayım ama laikçi söylemlerle ötekileştirilmeye çalışılan başörtülü kadın öznelliğinin milleti temsil eden Meclis'te de karşılık bulmasını 28 Şubat sürecinin açtığı yaralara merhem olmanın bir ön şartı olarak telakki ediyorum. Ve soruyorum: 28 Şubat bitti mi? Zira gerçekten bittiyse, neden yıllarca parti teşkilatlarında emek vermiş, canını dişine takıp çalışmış olan liyâkat sahibi kadınlar sırf başörtülü oldukları gerekçesiyle seçim listelerinden dışlanıyor?
2011 Meclisi'nin yeni anayasayı da yapacağını, yani toplumsal sözleşme metnini yazacak insanlardan müteşekkil olacağını biliyoruz. Bu yüzden gayri-müslim, sol veya liberal kesimlerden çeşitli isimlerin Meclis'te olması için muhtelif girişimler yapıldığını da biliyoruz ve destekliyoruz. Ancak çoğulculuğun önemsendiği bir Meclis'ten başörtülü kadınların dışlanması kabul edilebilir bir durum değil. Böyle giderse "kurucu meclis" olması gereken bir kurumda ülke kadınlarının %70'i temsiliyet bulamayacak. Bu ne kadar vahim bir durum farkında mısınız?
Üstelik başörtülü vekil olmanın önünde herhangi bir hukuki engel yok, bu sebepten ötürü Yüksek Seçim Kurulu da adaylık başvurularını kabul ediyor zaten. Aşılması gereken sadece psikolojik bir bariyer ama siyasetçiler diğer partilerin verebileceği tepkilerden çekinerek adım atmakta tereddüt ediyorlar. Bu yüzden gelin seçimlerden sonra Meclis'te yer bulması muhtemel olan partileri göz önünde bulundurup duruma bir bakalım:
Başörtülü vekil(ler) Meclis'e girdiğinde en çok tepki vermesi beklenen CHP milletvekillerinin çocuklar gibi toplaşıp "Dışarı!" diye tempo tutacaklarını sanmıyorum. Buna en başta CHP'yi sadece laiklik bekçiliğine indirgemekten kurtarmak isteyen "yeni CHP'liler" karşı çıkacaktır sanıyorum. Gürsel Tekin'in parti üzerindeki etkisi, CHP'nin milletvekili kadrolarının seçim öncesi uğrayabileceği değişiklikler ve Parti Meclisi'nden Meclis'e girmesi kuvvetle muhtemel olan Enver Aysever gibi klasik CHP'lilerden çok daha demokrat olan partililer gözönünde bulundurulduğunda korkmayı gerektirecek kadar büyük bir tepki verileceğini hiç sanmıyorum. En fazla Sertergiller ses çıkarır ama onlar da son başörtüsü tartışmalarında olduğu gibi marjinal kalmaya mahkûmdur.
MHP zaten referandumdan beri barışmaya çalıştığı muhafazakâr tabanını ürkütmemek için tepki vermekten kaçınacaktır. BDP ise başından beri başörtülü milletvekili olmasını destekleyen bir duruş sergiliyor. AK Parti'ninse zaten bu meseleyi dert edindiğini ama cesaret etmekte zorlandığını biliyoruz. O zaman sorun ne? Başörtülü vekil(ler)imizin olmasının önündeki engel sadece bir avuç Sertergiller mi yani?
Bazıları da parti aleyhinde kapatma davası açılabileceğinden, daha zamanın erken olduğundan bahsediyorlar. Peki, referandumda "yetmez ama evet" ya da sadece "evet" diyenlere yargının siyaset üzerindeki vesayetinin kaldırılacağı sözü verilmemiş miydi? Kaldı ki bugüne kadar AK Parti e-muhtıraya karşı duruşundan cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül'ü (ve dolayısıyla "first-lady"liğe Hayrunnisa Gül'ü) aday göstermeye kadar aldığı her kararda halka güvenerek hareket etmedi mi? Referandumda bu güvenin karşılığını fazlasıyla almadı mı? Öyleyse bu mevzuda neden halka güvenilmiyor? Mevcut dengeleri göz önüne aldığımızda açılması oldukça şüpheli olan bir kapatma davasının bu meşru hak talebini gölgelemesine izin vermeye razı mısınız? Zamanın daha gelmediği Abdullah Gül'ün adaylığı için de söylenmişti, Kürt açılımı için de ama bu argümanların hiçbiri cesaretle adım atmaya engel olmadı. Neden başörtülü vekil meselesinde hâlâ "Daha zamanı değil" demekte ısrar ediliyor?
Hülasa, başörtülü kadınlar 1934'ten beri tanınmış olduğu iddia edilen seçilme hakkını istiyor. Ne dersiniz, 28 Şubat bitti mi?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019