Hilâl KAPLAN
Bugün, kadının kadına yapacağı kötülüklerden birisi, yaşama hakkı gibi en kutsal değerlerden birini bile gündelik siyasete alet etmekti. Maalesef o da oldu. Sermaye güçlerinden siyasî partilere değin tamamen aparat haline getirilen meselenin yarattığı heyûlanın altında yine zulüm gören kadınların çığlıkları kaybedildi. Maktül Pınar Gültekin hadisesinde polisi bilgilendirmek gibi 6284 sayılı kanunu işletecek hiçbir adım yokken, sanki yürürlükteki kanun işletilmediği için genç bir kadın hunharca öldürülmüş gibi cinayet siyasî sloganların aracı haline getirildi.
İstanbul Sözleşmesi ve uzantısı 6284 sayılı kanun üzerindeki tartışma, şayet kanun revize edilirse kadın cinayetlerinin artacağı gibi basit bir denkleme indirgeniyor. Oysa ki hakikat maalesef bu tezin oldukça uzağında.
Size resmî rakamları bile değil, "Kadın Meclisleri" adı altında toplanan, bağımsız olduğunu iddia etse de aslında CHP-HDP tandanslı feministlerden müteşekkil oluşumun sunduğu verileri sunacağım.
İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında imzalandı ve 6284 sayılı kanun 2012'de yürürlüğe girdi. Kanunun, 2014'ten itibaren bürokratik süreçlerce benimsendiği ve her sene artan şekilde uygulandığı savunuluyor.
Şimdi bu tarihlerle paralel olarak, "Kadın Meclisleri"nin verilerine göre yıl yıl işlenen kadın cinayetlerine bakınız:
2011: 121
2012: 210
2013: 237
2014: 294
2015: 303
2016: 328
2017: 409
2018: 440
2019: 474
Sadece bu tabloya bakarak bile, tartışmanın "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" sloganına indirgenemeyeceğini görürüz. Yeri gelmişken, "İstanbul Sözleşmesi öldürür" sloganı da en az ilki kadar absürttür. Kadın cinayetlerinin sosyolojik, kültürel ve ekonomik açıdan analizi, Avrupa Konseyi bağlantılı bir sözleşme ve onun uzantısı tek bir kanun ile açıklanamaz.
6284 sayılı kanunun revize edilmesini ve aileyi her anlaşmazlıkta polisin müdahalesini davet eden bir yapı olmaktan kurtaran bir yasa düzenlemesini talep eden bizler, mevzunun hakikatini ısrarla anlatmayı ve samimi olarak kadın cinayetleri gerçeğiyle mücadele etmeyi sürdürmeliyiz.
Örneğin AK Parti, 2002'de 11 olan Kadın Konukevi sayısını 18 yıl içinde 14'e katlayarak 145'e çıkardı. Ya da 2013'e kadar kurulmamış olan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri bugün 81'e ulaşarak, sadece geçtiğimiz sene toplamda 164.945 kadın, 19.012 çocuk ve 9.494 erkeğe evsahipliği yaptı. Bu rakamların hepsi, Avrupa Birliği ülkelerinin büyük çoğunluğundan fazladır. Ancak aile içi şiddetle mücadelede önleyici uygulamaları artırmak ve şiddet mağdurunu korumak adına daha etkin icraatların sağlanması elimizde.
Fiziki şiddete maruz kalan kim olursa olsun, devlet 'nihai güçlü aktör' olarak zayıf kalanı korumak zorundadır. Devletin vazifesinin gereğini yapmasını sağlamak, siyaset üstü bir insanlık meselesidir. İstanbul Sözleşmesi'ne karşı olmak için yeterli ve haklı sebepleri olan bizler, meseleyi sloganik olana boğmadan topluma öncülük etmekle yükümlüyüz.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019