Hüseyin GÜLERCE

Hüseyin GÜLERCE
Hüseyin GÜLERCE
Star GAZETESİ Tüm Yazıları
Çapa’lı Mücadeleci
5.12.2012
2750

 Ben İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne 1968’de girdim. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nda (biz daima Çapa dedik) okudum.

Aslında yurt sayılabilecek Çapa, meğerse Mücadele Birliği’nin ve Dev-Genç’in en kuvvetli olduğu yermiş. Mücadele Birliği o yıllarda ülkücülerle birlikte sağın en öndeki gençlik kuruluşuydu. “Antikomünist, antikapitalist, anti Siyonist, milli değerlere bağlı ve İslam’a saygılı olmak” esastı. 1969’da Çapa’da fikrî münakaşalar derinleşir ve yaygınlaşırken bir yarış başladı. Hemşehrilik bağlarından hareketle Mücadeleciler de, “komünistler” de bire bir ilgilenerek insan kazanmaya çabalıyordu. Bu arada Mücadeleciler bizim ekiple hususen ilgilendiler. Benimle birlikte Fizik-Matematik’te okuyan biri Çorumlu, diğeri Diyarbakırlı iki arkadaş bana adam adama markaj uyguladı. Biri hayatında sinemaya gitmemiş, sinemaya geldi. Diğeri hayatında topa tekme vurmamış, kendi aramızdaki maçlarda kaleye geçti. Hep “mesele” anlattılar. Ama bir gün olsun “sen de namaz kıl” demediler. (Ama bir kez cumaya gidince, Keşan adeta karıştı. Çevremizde, “Tüh tüh çocuğun beynini yıkamışlar, hem de fizikte okuyor.” lafları edildi. Rahmetli anneme gelip, “Üzülme Müzeyyen Hanım, geçici bir şey bu, yine düzelir.” dediler…) 3 Şubat 1970’te Mücadele Birliği’nin haftalık yayın organı Yeniden Milli Mücadele Mecmuası çıktı. İlk sayısından 1976 yılına kadar yazar kadrosunda yer aldım. Sarı basın kartım oldu, 1977’de günlük Bayrak gazetesinde birinci sayfadan yayımlanan “Günün İçinden” başlıklı yazıları yazdım. (Öğretmenliğimin yanında gazeteciliğim buralardan geliyor.)

    Çapa’daki fikrî münakaşalar önce yumruklu kavgaya, sonra sopalı kavgaya, daha sonra da silahlı çatışmalara dönüştü. Bu dönemde kim haklıydı kim haksızdı tartışmasının bugün için bir anlamı yok. Mücadeleciler, Çapa ve Ankara Yüksek Öğretmen hariç kavgalara girmedi. O dönemde sağda farklı gruplar vardı. Ülkücüler hemen her fakülte ve yurtta, Mücadeleciler Çapa’da kavganın ortasındaydı. Sayıları çok az olan Nurcu arkadaşlar ve yine MTBB’deki arkadaşlar kavgalardan uzak durdular. Zaten bütün Mücadeleciler, bütün ülkücüler de kavganın içinde değildi.

    Habertürk’te geçen hafta Balçiçek İlter’in programında anlatmaya çalıştığım şuydu. Biz o dönem vesayetçi derin yapı tarafından vuruşturulan bir gençliktik. Biz, kavga ettirildik. Halkın çocukları ideolojik kutuplaşma ile vuruşturuldu. 12 Mart darbesi için kaos ortamı oluşturuldu. Aynı şey 12 Eylül öncesinde, yeni bir kuşak için tekrarlandı…

        Çapa’da mescidimiz bombalandı. Kantinde otururken üstümüzdeki koridora dinamit atıldı, silahlı saldırı oldu. Yani gençlik olarak karanlık, kanlı bir fitnenin içine itilmiştik. Yoksa öyle namazdan çıkıp komünist dövmeye falan gitmedik. Bizim mümin gençler olarak yanlışımız şuydu: Bir yandan namaz kılıyor, bir yandan da kendimiz gibi gariban halk çocuklarıyla kavga ediyor, üzerinde “Allah için vur” yazılı sopalarla dine, vatana hizmet ettiğimizi zannediyorduk. Din bu değildi. İslam’ın özü sevgi, merhamet, hoşgörüydü. Kafaya vurmak değil, gönülleri fethetmek dinin özüydü. (Fırsat oldu, Salman Kaya ile birkaç ay önce helalleştik. Aynı duygularla bütün Çapalılarla helalleşmek isterdim…)

    Bugün geldiğim noktada insanlardan bir insan, düz bir Müslüman’ım. Nurcu değilim, İslamcı değilim, şucu bucu değilim. Kimseyi ötekileştirmiyorum, herkesin konumuna saygıyı önemsiyorum. İnsan geldim, insan gitmeye çalışıyorum… [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar